Farklı Bir Yol
  1. Anasayfa
  2. Öykü
Trendlerdeki Yazı

Farklı Bir Yol

0

Farklı Bir Yol

“Daha neler göreceğiz acaba?” diye sora sora yürümeye devam etti evinin yolunda. Her zaman aynı güzergâhtan giderdi, kaç ay oldu sorsanız o da bilemez. Fakat bu sefer anladı bu garip durumu ve okuduğu bir yazıdan aklında kalan bir cümleyi hatırladı; “Sağlıklı bir hafıza için yapılması gereken ufak şeylerden biri de eve giderken farklı yollar denemek gibi bir şeydi galiba” dedi içinden ve evine ulaşmak için çok farklı güzergâhlar yaratabileceğini fark etti. Bu durumun onun telaşa meyilli bedeninde ufak bir heyecana sebep olması, bu kararı düşünmesinden bile kısa sürdü. Çünkü uzunca bir zamandır her şey aynıydı onun için. Bu yüzden güzergâh değişimi sanki az sonra yamaç paraşütü yapacakmış gibi bir his uyandırdı. Hayatı son bulmadan kendini kuşlar gibi özgürleştirmeyi çok isterdi fakat en korktuğu şey olan yükseklik yüzünden, her zaman “kuşlar gibi olmaya daha ne kadar yaklaşabilir ki insan?” diye söylenerek -hatta bir çocuk gibi- iç geçirerek bakacaktı yamaç paraşütü yapanlara.

Adımları yavaş, tedirgin bir şekilde yön değiştirdi. Kalbi sanki ağzında çarpıyor, aynı yol üzerindeki tüm insanlar, bakışlarını ona yöneltmiş gibi bir his ile aldığı nefesten bir haber, sanki ilk kez yürüyormuşçasına ayakları birbirine dolanarak devam etti yürümeye. Günlük market listesine içeceği çaydan, yiyeceği çikolataya kadar asla farklı bir şey katmayan o, hayatına uzun zaman sonra farklı bir şey katıyor ve bunu yaşıyordu. Yüzünde kocaman gülümseme ile devam etti yoluna.

Küçücük evinde, ona sanat eseri izler gibi huzur veren dört duvarı ile mutluydu. Güvendeydi. Bu hale gelmeden hemen önce hayatı tepetaklak olmuştu. Artık kendi yarattığı özgüvensiz, fark edilmeyen sadece onun bildiği ve kontrol ettiği bir hayatı tercih etmişti. Kendini, kendinden başka tüm insanlardan soyutlamıştı. İnsanlarla vakit geçirmek istediğinde, iş arkadaşları ile kendi yalnızlığını hissettiği anları yok edecek ve kendini sosyal olarak tatmin edecek kadar yalan ve de acı verici bir iletişim kuruyordu. Bu yeni hayat düzeninde kalbi kırılmayacak, bildiğini sandığı hiçbir şey yıkılmayacak, ruhu yara almayacak, kendini aldatılmış ve hatta üzerine çamur yığınları atılmış gibi hissetmeyecekti. Nihayet tam istediği gibi oldu, çok mutluydu.

Başucunda geçmişin izleri ile dolu bir albümü vardı. Bazen bu seçtiği hayata da küsmek üzere olduğunda albümü açıp yaşadıklarına, şahit olduklarına, maruz kaldıklarına, hissettiklerine bakar; kendini yine bu düzene hapsetmeye devam ederdi. Gündüzleri sevmezdi, geceler onun için güvenliydi. Ona göre gündüzler hayatın tüm pisliğini gösteren beyaz bir elbiseden ibaretti. Fakat gecenin karanlığı ve yıldızların ışıkları ile hayat güzel, hayat tam yaşanılması gerektiği gibi olurdu. Bir türlü tutturamadığı dileklerine ağlardı bazen, kurmaktan vazgeçtiği hayallerine ağlardı çoğu zaman. Tüm bunlar, bu yeni yol üzerinde tek tek aklına gelmeye başladı. Adımları hızlandı, kalp atışları da… Hızlı adımlarını bir an önce eve gitmek, yatağına yatmak ve yatağının üzerindeki bir düzine yastığa sarılmak için atıyordu. Bir insana sarılmaktansa yastıklara sarılmak her zaman daha iyi diye düşünüyordu. Çünkü sarılmak asla karşılıksız olmadı onun geçmişinde.

En çok denizi, rüzgârı ve gemileri severdi. Evinden sadece onlar için ayrı kalırdı. Rüzgârın ona dokunmasını, saçlarını savurmasını, denizin üzerinde yıldız şeklinde uzanmayı ve dünyanın dönüşünü hissetmeyi çok severdi. Atamadığı çığlıklarını sessizce bırakırdı denizin dalgalarına, rüzgârın akışına… Bazen de içindeki kargaşayı renklerle karıştırmak onu mutlu ederdi. Karıştırdığı renklerle dolu tabloları duvarlarına asardı, baktıkça severdi o kargaşaların duvarda duruşlarını.

Evini görür görmez, aldığı derin nefesi verdi bir çırpıda. Kapının kilidini açtı, kendini içeri attı, artık güvendeydi. Bu telaş, bu değişiklik içinde heyecan ile birlikte mutluluk da hissettirmişti sanki. Böyle büyük bir değişikliği tekrarlayıp tekrarlamayacağı hakkında düşünmek yerine kahvesini yaptı ve pencerenin kenarındaki yerini aldı.

Şimdi izleme sırasıydı akıp giden hayatı ve korkup kaçtıklarını.

Yazarın (Venüsyalı Biri) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

İnstagram hesabımızı da takip edebilirsiniz. 

Bence sadece yaşamalıyız ama nasıl? Yaşamaktan başka gaye değil de nasıl yaşamak lazım diye çok sorum var ölmeden bir kaçına cevap bulmak dileğiyle günleri geçiriyorum.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir
Öykü: Muhatap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir