Enkaz
  1. Anasayfa
  2. Deneme
Trendlerdeki Yazı

Enkaz

0

Enkaz

Dev bir enkazın altında kaldım. Üstümde kalan taşları biraz temizledikten sonra nefes alabiliyorum şimdi. Ama sadece nefes alabiliyorum. Bir ışık göremiyorum. Taşların ardından uzanan bir el var mı, bilmiyorum. Yıkmak değil yapmak istedim hep. İş, arkadaş, aşk, aile… Bütün ilişkilerim hep bu yapıcılık üzerineydi. Kanımın son damlasına kadar mücadele ettim. Şimdi yaptığım bu bina üzerime çöküverdi bir anda. Binayı dikerken, kum zemini hesaba katmamışım meğer. Bu enkazın içinde yaşam mücadelesi veriyorum. Başımı hangi yöne çevirsem toz toprak, moloz yığını. Dışarıdan bazı gürültüler işitiyorum ama duymuyorum. Anlamlandıramıyorum olup biteni. Ellerim kan içinde kalmış taşları üstümden savururken. Durup soluklandığımda hissediyorum ancak acısını.

Ne zaman temizleneceğini bilmiyorum bu enkazın. Büyük bir sarsıntıyla yıkıldı her şey üzerime. Duvara monteli, sağlam, düşmeyeceğinden emin olduğum şeyler bile bu taş yığınlarının arasında şimdi. Hayallerimi bu enkazdan çıkarabilecek miyim, emin değilim. Yaşayacak kadar temizlesem yeter diyorum önce, daha fazlasına ellerimin acısı dayanmaz çünkü. Sonra, umutlarım olmadan yaşasam ne olacak diyorum. Yaşamakla yaşarken ölmek arasındaki çizgiye dokunuyorum kanayan ellerimle.

Şimdi durduğum bu noktada, beklentimin yok sularında olduğunu görüyorum. İnsanlardan, gelecekten ve bu dünyadan bir alacağım varmış gibi hissetmiyorum artık. Bu noktaya kadar, yaşadığım tüm kötü şeylere karşılık, bir alacağım vardı bu dünyadan. Bu kavgayla geçti, yetişkin olduğum son yıllarım. Öyle ya, sadece babamı aldığı için bile büyük bir borcu vardı bana bu dünyanın. 17 yaşımda duvara toslamanın elbette iyi bir karşılığı olacaktı. Yaşadığım her kötü şey için hayalini kurduğum bir şeye kavuşacaktım. İşte şimdi, dünyayla verdiğim bu kavga bitmiş gibi hissediyorum. Küçükken abim ve ablamla, babamdan gizli; geceleri Amerikan güreşi izlerdik hep. Rakiplerden biri diğerini yere serdiğinde, 3’ten geriye sayardı. 3 saniye içinde yerdeki kişi kalkarsa mücadele devam ederdi. Yerde nakavt olmuş bir şekilde yatarken, rakibin üçten geriye saydığını işitiyorum, hiç bilmediğim bir dilde. Anlamlandıramıyorum.

Yeniden doğmayı düşlüyorum. Anne karnından ilk çıktığım o ana, hafızam sıfırlanmış bir şekilde başlamak isterdim. Hayattan aldığım tecrübeler bu yaşanmışlıkla kalsın, yeni tecrübeler edineyim isterdim. Bunun mümkün olmaması ve elimdekini daha iyi bir hale getirmeye mecbur olma düşüncesi kemiriyor içimi. Fakat bir dostumun dediği gibi: “Hayat yeni kartlar dağıtacak. Kötü kartlar da gelebilir, problem değil. Kötü kartlarla bile verebileceğin en iyi mücadeleyi vermişsen, oyunun sonunda masadan gururla kalkabilirsin.”

Kanayan ellerimle yeni kartlarımı tutacağım şimdi. Bu moloz yığınından kendimi çekip kurtardığım o aydınlık günü bekleyeceğim. Çünkü kimse yokken bile, ben her zaman buradayım.

Yazarın (Zeynep Çelebi) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

İnstagram hesabımızı da takip edebilirsiniz.

Enkaz

İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir