1. Anasayfa
  2. Deneme
Trendlerdeki Yazı

Sessizlik Çağı

“Sözünü tartmayan, cevabından incinir.” **


0

Sessizlik ÇağıDeneme: Sessizlik Çağı

“Sessizlik sıkıcı olabilir. Herkes sessizliğin nasıl da dışlayıcı, rahatsız ve kimi zamanlar korkutucu bir hale gelebileceğini tecrübe etmiştir. Ya da diğer zamanlarda yalnızlığa dair bir işarettir. Veya keder. Sonrasındaki sessizlik ağırdır.” *

Kulaklarımın içinden ince bir hat içinde ilerleyip beynimde birbiriyle çarpışan sesler, kafatasımda küçük çatlakların oluşmasına sebep oluyor. İşitmememin mümkün olmadığı tüm bu sesleri artık yok saymaktan başka bir şey yapamıyorum. Odağını kaybeden herkes gibi yok saymak dini bir ritüele dönüşüyor. Bir süre sonra kendi sesime dahi tahammül edemez hale gelip susmanın ve anlatılanları dudak okuyarak anlamanın daha doğru olduğuna karar veriyorum. Ama sadece seslerin beynimde patlamalar yaratmadığını da fark ediyorum. Çünkü artık her an birilerinin bir tık uzağındayım. Öyle alelade yazışmalardan tutun da çok mühim tartışmalara kadar her türlü mesajı boş gözlerle okuduktan sonra en ufak bir eylem gerçekleştirmek gelmiyor içimden. Hemen ardından telefonumu sessize alıp bildirimleri kapatıyorum. Ama bunun büyük yaptırımları oluyor. Çünkü zamanında verilemeyen cevaplardan dolayı mahcup oluyor ve özür dilemek zorunda kalıyorum. Ağırıma gidenin özür dilemek olduğu sanılmasın… Bence insan hiç olmadık zamanlarda bile kendi kendine özür dileyebilmelidir. Bilmeden birini incitmenin sorumluluğunu bu şekilde üstünden atabilmesi adına bu önemli…

Bu yaşıma kadar bir şeylere takılı kalıp, takılı kalınanın koyu bir savunucusu olmadım. Her dönem kendimi güncelleyerek bu günlere geldim. Kitaplığım bin bir çeşit aydının, fikir erbabının eserleriyle dolu. Okuma eyleminin çok çeşitli yapılması gerektiğine inanıyorum. İnsan anca böyle gelişebilir. Kendini en ilerici görenlerin ne kadar da geride olduğunu da gördüm, hiçbir iddiası olmayıp sadece kendi şahsi meselelerinin evrensel boyutta bir değişimi gerçekleştirebileceği göz ardı edilenleri de… İnsanlığın mevcut tüm meseleleri bir kenara bırakıp çağlar boyunca geçirdiği değişimleri, kavgaları, savaşları ve tüm mücadeleleri gözden geçirmesi gerektiğine inananlardanım. Sırtlarını birbirine dönmüş, yanındaki acıyı ya da dünyanın bir köşesindeki kargaşayı görmezden gelip salt kendi varlığının derdinde olanların dünyasını hiç sevemedim. Dilleri farklı olsa da atılan çığlıklar evrensel bir dile sahiptir… Göremediğimiz şey de buydu. Bunu göremeyip konuşulacak hiçbir sorunun gerçek bir çözümü de olamazdı. İşte tam bu yüzden konuşmayı bıraktım.

“sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi.
bilmez ki sorsun, bilse sorardı.” **

Dinliyorum. Dinlediğim sanılıyor. Dinlediğim sanılsın diye yüzümü şekilden şekle sokuyorum. Hiç şaşırmayacağım bir sohbette inanılmaz şaşırıyor, gülmemin beklendiği yerde kahkahalara boğuluyorum. Beylik laflar eden, bilgisinden en ufak bir şüphe dahi duymayan ama gerçekte anlattıklarının kulaktan dolma dedikodulardan öteye gidemediği insanları sabır ve sükûnetle dinliyormuş gibi yapıyorum. En ufak bir itiraz dahi etmeden o anın içinde oluyor ve tatmin olmasını bekliyorum. İnsanlar durmadan bir şeyler anlatmak istiyor. Ben de durmadan aynı performansı sergiliyorum. Ama bu da başka sorunlara sebep oluyor…

Zaman çok kıymetli… Belki de dünyadaki en kıymetli şey… Başkalarının pervasızca tatmin arayışları yüzünden o değerli hazine her geçen gün tükeniyor. Sanırım bunun için yapabileceğim pek bir şey yok. Çünkü insanlarla bağımı koparmam mümkün değil. Sessizlik bu noktada bir çözüm gibi geliyor. Sessiz olduğum zamanlarda insanlar, bir sorun olduğunu düşünüyorlar. Tabi hemen nedenini öğrenmek istiyorlar. “Bilmiyorum ki bugün hiçbir şey yapmak istemiyorum.”, “Üzerimde bir yorgunluk var.”, “Sıkıldım aynı şeylerden.” vb. anlamsız cümlelerle sessizliği korumaya çalışıyorum. Ama meraklı bakışlardan kurtulamıyorum…

“Sözünü tartmayan, cevabından incinir.” **

Bir süre sonra geçmişi düşünüyorsun. Bu istisnasız herkes için geçerli. Çünkü genellikle geldiğin noktadaki belirsizlik korkutucu bir seviyede oluyor. Planların hep uzun vadeli oluyor. Daha karamsar, daha düşünceli, daha farklı bir şeye dönüşüyorsun. Günler elinden birer ikişer kayarken büyümenin ağırlığı da artıyor. Yük fazla olunca bocalamaların da çeşitleniyor. Boğazını sıkan kravatı söküp atmak geliyor içinden. Sokakta nadiren de olsa denk geldiğin çocukların oynadığı oyuna katılmak istiyorsun. Sokağın köşesinde dilenen birini görünce bir sürü şey geçiyor aklından. “Halime şükür mü etmeliyim?”, “Yaşadığım çağdan tiksinip cebimdeki iki kuruş parayı, ellerini açmış dilenciye mi atayım?”, “İnanmalı mıyım gerçekten dilenecek kadar kötü bir hayat yaşadığına?”… İnsan bir süre sonra sokakta yürümekten bile sıkılıyor. İçinde biriktirdiklerin, türlü sebeplerle cümlelere dönüşüyor. Bir süre sonra yazmaktan da sıkılıyor insan. Çünkü içindeki dışına taşınca da bir şey olmuyor. “Yapacak bir şey yok!” savuruyorlar suratına. Suratın ilkokulda yediğin tokadın daha sertini yemiş gibi geriliyor. Suratsız onca insan geliyor aklına… Yüzüne tükürsen ya Rabbi Şükür diyeceklerin, bir şekilde senden çok ötelerde yaşamlar kurduğunu düşünüyorsun. Senin emeklerini çalıp, senin geleceğini çalıp, senin yaşam sevincini çalıp yapıyorlar bunu! Utanmadan, sıkılmadan, tereddüt dahi etmeden! Susuyorsun işte. Susmak geliyor içinden sadece… Sessizliğin askeri oluyorsun. Emri sessizlik veriyor. Jilet gibi ütülenmiş üniformanla esas duruşa geçiyorsun. Herkes sanıyor ki görmüyorsun, duymuyorsun, bilmiyorsun… Sen sustukça, kuru kalabalık gürültülü kahkahalar atıyor. Gürültülü kahkahalar atıyor ve senin sessizliğini kafasına dert ediniyor. Biliyorsun, hissediyorsun bunu… İşte o zaman içinde garip bir ferahlama oluyor. İlk defa bir kurt düşürüyorsun kuru kalabalığın içine… O kurt, gün gelecek kemirecek tüm içlerini…

Bir gün gelecek… Gelecekte bir gün, sessizlik çağı olarak adlandırılan bir dönem gelecek biliyorum… Sessizlik çağı geldiğinde, konuşmaya başlayacağız…

*Erling Kagge – Gürültü Çağında Sessizlik: Dünyayı Dışarıda Bırakmanın Keyfi
**Sadi-i Şirazi

Yazarın (KorsanKalem) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.
İnstagram hesabımızı da takip edebilirsiniz.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir