0

 

Deliduman

Deneme: Deliduman

Bir kelebeğin kanat çırpmasını bahane ederek fırtınaların koparıldığı bir zaman diliminde büyüttük çocukluğumuzu. Şehirler daha küçük, sokaklar daha büyüktü bizim dünyamızda. Bazılarının sokakları denize açılırdı, bazılarınınki ise hep çıkmaz sokaktı.

Zaman makinesinin icat edileceğini sanarak adım attık iki binli yıllara… En azından bir uçan araba görme hakkımız vardı ama hep hayal kaldı… Kitaplar hayal olmadı, avuntusuyla bu zamanlardan geçiyoruz. Bir kitap, bir şarkı dağılan parçalarımı topladı bir masa başından… Bir kelime yazarsın, kenara savrulur gider sanırsın; bir nota verirsin rüzgara karşı, o başka birinin acısına gider yapışır. Bir film çekilir, bir dizi yapılır seçim hakkın elindeki kumandadır, seçimlerini doğru yapmadığın sürece özgürlüğün sadece laftadır, yaşamak ise akciğerlerinde değişen hava kadardır.

“Herkesin bu hayatta iyi kötü bir pusulası vardır, hedefi vardır, hedefi olmasa bile bir tarzı, duruşu, şekli şemali vardır… ” cümlesini bir kitabın arasından cımbızla çekip aldım. Bu satırları okuduğunda bile dimağın açılmıyorsa yolun, yönün var olmaktan çok, var olanı tüketmek oluyorsa bir kağıt parçasına ağaç çizmekten öteye gitmez senin doğa sevgin… Ağaçlar için neyin karşısında durduğunun önemi yok, onların yanında olmadığın gerçeğinin sadece altını çizer algını kapadığın her gerçek.

Arka sokaklarımız vardı çocukluğumuzda… Oyunlarımız vardı… Oyuncaklarımız vardı… Bir çocuğun canını ancak bir topla acıtabiliyordunuz, verdiğimiz zarar kırdığımız camlardan öteye gitmezdi, olsa olsa düşüp kendi dizlerimizi kanatırdık. Hangi ara içimizde kötülük sarmaşıkları kök salıp büyüdü, anlayamadık. Binlerce cevapsız soru doldu cebimizdeki misketlerin yerine, biz farkına varmadan ellerini cebimize attılar, ürettiklerimiz ile tükettiklerimizin yerini değiştirdiler aklımızda… Sonunu bildiğin yolun uçurumundan bu kadar korkmak ve unutmak yaptığın bir seçim.

Sen söyle Nazım; “İnsan öleceğini bile bile nasıl yaşar?
Ya çıldırır, ya unutur…”

Çıldırıyor insan yaşananlara…
Bir çocuk köşe başını dönemeden vuruluyor. Kana bulanıyor çocukluğu, masumiyet kaldırım taşlarının arasına sıkışıp kalıyor…
Bir geleceği ülkenin kalem tutan eli kesilip atılıyor, kanı toplumsal öğretilerinize bulaşıyor, suçluluk duygunuz vicdanınızla bedeniniz arasında sıkışıp kalıyor. Zira siz namusu ve ahlakı bedenleriyle ölçenler, bu soruların cevaplarını zaten hak etmiyorsunuz…

“Ama bu soruları yineleyip durmanın da anlamı yoktur. Yeterince sorulmadı mı bugüne kadar, her şey yeterince sorgulanıp kurcalanmadı mı? Birileri de çıkıp şu tepemizde dolaşan katrilyonlarca sorunun üzerine iki kazık soru da biz ekledik demese, hatta yeter lan dese, o sorulardan en azından bir-ikisine, insaniyet namına biz cevap veriyoruz dese, ne güzel olurdu değil mi?”

Cevapsız sorular fırtına öncesi sessizlik gibidir… Sonrası koca bir enkaz, yaşanan coğrafyanın yıkıntıları arasında büyürsün…

Çocukluğunu vursalar doymazlar!
Gençliğine tecavüz etseler utanmazlar!
Yetişkinliği assalar rahatsız olmazlar!

Ellerinde tuttukları güçleri ile arkalarındaki sürüleriyle yüceldiklerini, hakimi olduklarını, dünyanın merkezini ayak bastıkları yer sanırlar.
Kusura bakmayın gerçekleri içimde zor tutuyorum, yüzde kaçı sokağa inmek istiyor bilmiyorum ama kağıda yansıyan kısmı şimdilik sadece bu kadar, herkese her şeye rağmen yazılanlar… Bütün dünyaya karşı bile olsa biz kenarda kalmışlar her daim buradayız. Size de iyi yolculuklar!

Sitemizdeki diğer denemelere de göz atabilirsiniz.

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Deliduman, Deliduman hakkında…

İlginizi Çekebilir
Eşik

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir