Korku ve Hiçlik
  1. Anasayfa
  2. Öykü

Korku ve Hiçlik

0

Korku ve Hiçlik

Ne zaman düşüncelere dalsam, acılara görünmez bir bağla bağlandığım hissine kapılıyorum. Geçmişimden kaçtığım gibi korkularımdan da kaçıyorum. Ruhumu kemiren kalabalıkların gölgesinden kaçabilmek uğruna boşluğa döküyorum içimdekileri. Bıçak gibi keskin cümleler de kurmuyorum artık. Sığınamıyorum hiçbir kelimeye… Her cümlenin sonu hiçlik…

Vakit gece yarısını geçmişti. Dondurucu bir soğuk vardı havada. Soğuk derimi ısırıyor, titreyen bedenime engel olamıyordum. Kilisenin kapısını yavaşça açıp ağır adımlarla içeri girdim. Meryem Ana heykelinin altında yanan birkaç mum içeriyi aydınlatmaya yetiyordu. Duvarlara sinen keskin tütsü kokuları yüzümü ekşitmeme neden oldu. Umursamamaya çalışarak tahta sıraların arasından geçip köşedeki piyanoya doğru sıklaştırdım adımlarımı. Rüzgâr uğultular çıkararak pencereye vuruyor, bahçeden gelen baykuş sesleri kulaklarımı tırmalıyordu. Piyanonun başına geçip notaların akışına bıraktım kendimi. Zaman ve mekân kavramını yitirmiş gibiydim. Parmaklarım istemsizce hareket ediyordu sanki…

Duvarda asılı duran saat 02.00’a vurduğunda kilisenin kapısı büyük bir gürültüyle açıldı. Piyanonun tuşlarına basmayı bırakıp yavaşça ayağa kalktım. Yüzümü kapıya doğru çevirdim. Kimsecikler yoktu ortada. Bir hışımla bahçeye koştum sonra. Sağa sola bakındım. Kilisenin arka bahçesine park ettiğim arabama doğru yürüdüm koşar adımlarla. Arabaya biner binmez dikiz aynasında çehreme baktım. Yüzüm bembeyazdı. Alnımdaki çizgiler de belirginleşmişti iyice. Derin bir iç çektim. Arabayı çalıştırıp yavaşça gaza bastım. Kızıl Nehir Parkı’na doğru yol aldım hızla. Parka varır varmaz bir hışımla indim arabadan. Yaşlı çınar ağacının altındaki tahta bankın üzerine bıraktım kendimi. Kafamı kaldırıp bir müddet öylece gökyüzüne baktım. Birbiri ardına zihnimde dönüp duran düşüncelerin içinde kaybolmuşum. Yüzüme konan bir sineğin kanat çırpmasıyla irkildim. Ayağa kalkıp amaçsızca yürümeye başladım sonra. Zindan Tepe’ye kadar yürümüşüm gecenin zifiri karanlığında.

Palm Caddesi’nden geçerken sloganlar atarak ilerleyen büyük bir kalabalığın içinde kaldım bir anda. Nedenini anlamadığım büyük bir korku bulutu kapladı içimi. Bir süre öylece hareketsiz kaldım. İsteri nöbetine tutulmuştum sanki…

Bedenimi esir eden korkuları susturabilmek uğruna kalabalığı yarıp hiçliğe bıraktım kendimi…

Yazarın (Mustafa Aslan) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz. (Korku ve Hiçlik)

1990 Manisa doğumlu. Adnan Menderes Üniversitesi, Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu, Yiyecek İçecek İşletmeciliği Bölümü lisans mezunu.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir
içimdeki köy

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir