Beşiktaş’taki Kadıköy İskelesi’nden Kadıköy’deki Beşiktaş İskelesi’ne
  1. Anasayfa
  2. Deneme
Trendlerdeki Yazı

Beşiktaş'taki Kadıköy İskelesi'nden Kadıköy'deki Beşiktaş İskelesi'ne

"Öfkem öyle yoğun ki şehir yansın istiyorum. Biz yok olalım yerimize eski bizler gelsin. Anka gibi değil. Kozadan kelebek olarak çıkan tırtıl gibi..."

0

Beşiktaş’taki Kadıköy İskelesi’nden Kadıköy’deki Beşiktaş İskelesi’ne

Her gün aynı yolu arşınlayan insanlar her gün aynı yöne bakıyorlar. Bir yakadan bir yakaya giderken… Giderken sağ tarafa, dönerken sol tarafa oturunca yönün değişeceğini düşünen insanlar. Ve her seferinde o yönün fotoğrafını çeken insanlar. Hâlbuki kuş aynı kuş ve aynı şekilde kanat çırpıyor. Dalga aynı rüzgârda oluşuyor. Ve içinde olduğumuz, denizin üzerinde yol alan vapur aynı yöne gidiyor. Giderken sağ tarafa dönerken sol tarafa… Ya da kimine göre ileri, kimine göre geri gidiyor.

Bir mucize olsun istiyorum dalgalara bakarken. Ya da vapurun iskeleye yanaşmasını beklerken… İçimdeki kaosun beni alt üst etmesine yetecek kadar büyük olan enerjiyle gözlerimin önünde felaketler olsun istiyorum bazen. Mesela vapur iskeleye yanaşırken şiddetli bir gürültü kopsun ve iskelenin tüm camları patlasın istedim bugün. Tuzla buz olan cam kırıklarının yağmurunda tıpkı bildiğimiz yağmurda şemsiye açmayı sevmediğim gibi dururdum. Başımı cam kırıklarına doğru kaldırır ve onların yüzüme düşmesini isterdim. Etrafta kaçışan insanların uğultusu, o kaotik hal. Sanki Nuh’un gemisinde yer bulmak için son hızıyla koşan sürüler gibi. Tam ortalarında hareketsiz duran beni bile devirip üstüme basan can havli.

Ben de buradayım diye bağırmak istiyorum görünmezmişim gibi durduğum kalabalıkta. Öfkem var bu kalabalığa, her gün aynı yönde uçan kuşa kayıtsız kalmayan onu da kendi albümü için kullandıktan sonra unutan kalabalığa. Gerçi belki de bu yüzdendir, her gün aynı olanı yeniden keşfediyormuşçasına olan tepkilerimiz. Aslında hafızamızın artık günlük kayıt aldığındandır. Fakat öfkem dinmiyor yine de bu kalabalığa… Çünkü bizleri görmüyor bu kalabalık, duyuyor gibi yapıyor ama duymuyor.

Öfkem öyle yoğun ki şehir yansın istiyorum. Biz yok olalım yerimize eski bizler gelsin. Anka gibi değil. Kozadan kelebek olarak çıkan tırtıl gibi…

O kadar çok çirkin yeni çıkıyor ki önümüze, güzel olan eskiyi unutuyoruz. Sokakta bir müzisyenin enstrümanından çalınıyor kulağımıza ve o an duruyoruz, her şeyi durdurup onu dinliyoruz. Aniden etrafı nostaljik sarı kaplıyor ufak bir tebessüm dudak kenarlarında ve sadece o an çoğumuz aynı yöne bakıyoruz. İşte o çoğumuz kalsın ve yeniden başlasın istiyorum çoğu zaman.

Beşiktaş’tan Kadıköy iskeleye yanaşmak üzereyiz Haydarpaşa’nın önünden geçiyor vapur. Martılar aynı şekilde kanat çırpıyor ama sanki ilk defa kanat çırpıyorlar gibi bir hâl var kalabalıkta. Hâlbuki bence martılar bile Haydarpaşa için üzülüyordur. Kalabalık Haydarpaşa’yı unutmuş olsa gerek neyse ki martılar üzerinde hâlâ.

Beşiktaş'taki Kadıköy İskelesi'nden Kadıköy'deki Beşiktaş İskelesi'ne

Yazarın (Venüsyalı Biri) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Haftalık bültenimize ücretsiz abone olup gelişmelerden haberdar olabilirsiniz.

– Beşiktaş’taki Kadıköy İskelesi’nden Kadıköy’deki Beşiktaş İskelesi’ne

Bence sadece yaşamalıyız ama nasıl? Yaşamaktan başka gaye değil de nasıl yaşamak lazım diye çok sorum var ölmeden bir kaçına cevap bulmak dileğiyle günleri geçiriyorum.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir