Gelip Geçen: Bayramda Zaman
  1. Anasayfa
  2. Deneme
Trendlerdeki Yazı

Gelip Geçen: Bayramda Zaman

"Bir dem bu, gelip geçecek. Biraz sabır bize düşen."

0

Gelip Geçen: Bayramda Zaman

Uzunca zamandır bakmadığım yeşilin önündeyim. Esasında “yeşillerin”. Bizim buralarda yeşil, tek bir mana ifade etmez… Misal incir yaprağının yeşili daha pütürlü, daha koyudur. Dokunmadan size hissiyatını verir. Mısır püskülünü görmeye daha var ama mısır filizlerinin yeşili daha canlıdır, kıpır kıpır başları. Göğe değecek toprak bıraksa… Az ileride çaylık… Çay yaprakları bodur ağaçlara muhtaç, suyu olmadan yeşili de ağlak göğün yaldızı. Koyu, ama daha yumuşak, daha pürüzsüz. İçinde kokusu taa öteden alınan mandalina ağaçları. Çaya gölgelik. İçine serpiştirilmiş erikler, armut ağaçları (ki pamuk armutu derler, pek severim), arsız kivi sarmaşıkları, bostanın içi şenlik. Fasulyesi, salatalığı, domatesi, biberi, patlıcanı… Her biri toprağa ekili, az kalmış meyvesini müjdelemeye. Bir bayramın yaza denk gelmesi böyle bir his. Bu bayram, aynı mekânda, aynı manzaraya bakarken ayarı, yürüyüşü, kendisi hepsi farklı bir “an” var. Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün Nuri Efendisi’nin meşhur ifadesinde anlatılır bu: “Saatin kendisi mekân, yürüyüşü zaman, ayarı insandır… Bu da gösterir ki, zaman ve mekân, insanla mevcuttur!” Binlerce an vardı bu yeşillere baktığım, binlercesini hatırlamıyorum, belki bir o kadarını da unuttum. Bugün baktığım yeşilin içinde hem huzur vardı, hem geçmiş, hem gelecek, hem huzursuzluk. Ne olursa olsun ayarı bendim. Mekândaki yürüyüşünün tavrını ben belirledim çünkü. Bir yeşile baktığımda çok küçüktüm, kardeşlerim vardı yanımda, ne dili var o yeşilin ne sesi ama tel tel döktü. Bir başka budağın karası, bir haziran aynın sonu. Bir başkasına asılı başka bir anı. Engel olamayıp da ayarsızlaştığında, tek tek üzerine yürüyenler. Bu sabah bir yoldu yürüdüğümüz. Bir evin alt katında kalmış bir gofret, yoluna merdivenine serpilmiş hanımeli kokuları, pembe gül goncaları. İki avucu amin diye havaya açılmış, dudaklarında “üç kulhu bi elham” annem. Her şeyi unutan annem… Hiçbir şeyi hatırlamayan… On sene dolmuş meğer, unutmadığı tek zaman var, annesinin ölümü. “Kasımda on seneyi dolduracak on bire girecek” dedi bugün mezarının başında. Onun mekânı da yürüyüşü de ayarı da başka. Ölümün olduğu yerde bir ayar yapacak olan da artık insan değil, ölümün ta kendisi. Sana hiçbir şeyi hatırlatmayan, canından canını toprağın altına koyunca her şeyi hatırlatıyor. Ayarını bozuyor, yürüyüşüne keder katıp mekânını solgun yeşillerle çevreliyor. Yine de insan, hepsine bir şekilde ayak uyduran.

Bir bayram, Ahmet Rasim’in “Elde horoz şekeri, dilde kaymak macunu, cepte sarılı koz helvası…” diye dile döktüğüne hiç benzemeyen ama yine de bir umut “öyle bayramlar da olacak” dedirten. Bir dem bu, gelip geçecek. Biraz sabır bize düşen.

Gelip Geçen: Bayramda Zaman

Yazarın (filhakikas) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Haftalık bültenimize ücretsiz abone olup gelişmelerden haberdar olabilirsiniz.

– Gelip Geçen: Bayramda Zaman

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir