Nereye Gidiyoruz Biz Şimdi?
  1. Anasayfa
  2. Deneme
Trendlerdeki Yazı

Nereye Gidiyoruz Biz Şimdi?

1

Nereye Gidiyoruz Biz Şimdi?

Bekçiydi benim dedem Almanya’da,
Anneannem de çikolata fabrikasında çikolata yapıyordu. Elinde bir sürü çikolata kutusuyla evin yolunu tutuyordu.
Zor topladılar çocukları bir araya; onlar birbirlerinden ayrılmak için gün sayarken.
Bekçiydi benim dedem Almanya’da.
Hep erkek çocuğu olsun istermiş. Olmuş en sonunda, bir gözü hep gitmelere bakan…

Almanya’da bekçiymiş benim dedem,
60’larda açmış kapılarını Almanya işçilere, yazdırmış dedem adını,
Talih gülmüş yüzüne bu sefer, onun adı çıkmış,
Almış biletini bırakmış üç kişiyi arkasında,

Bu sefer de anneannem beklemiş talih yüzüne gülsün diye,
Zira talih o sırada; ev yıkıyor, çatı düşürüyor, sele bırakıyor, yemek buldurmuyormuş…
Bekliyormuş anneannem,
Talih bu ya gülecek elbet!
Çatısı düşmeyen, sıcak bir yerde, bir gün o da çikolata yapacak.

60’larda açmış kapılarını Almanya işçilere, dedemin adı çıkmış,
Binmiş uçağa bir düzen kurmuş,
Aldırmış anneannemi yanına,
Arkada kalmış dört kişi,
Beklemiş üç ayrı yerde dört kişi, bir gün talih gülecek diye,
Talih bu ya gülecek elbet, sıcak yataklarında altı kişi bir evde yaşayacaklar bir gün.

Talih, zor gülmüş dedeme,
İki yaşında annesi ölmüş dedemin,
Azet bibi çok üzmüş onu,
Annesizlik zor, Cemal Süreya da şiirlerinde hep bahsediyor ya,
İşte o Cemal Süreya’nın yazdıklarını bizzat dedem yaşamış, iki yaşında.
Annesiz büyümüş dedem,
Askerde ölüyormuş, bir su bulmuş yüzüne çarpmış.
Hikâyeyi bulanık hatırlıyorum

Güya ablam hayatını yazacaktı dedemin, ne oldu o?
Çok acı vardı dedemin hayatının baharında, vazgeçti hikayeden ablam.
Ablam yazamazken, dedem bu yazılamayan acıları bizzat yaşamıştı gençliğinin baharında.
Ama ben duydum o hikayeyi,
İki yaşında annesi ölmüş dedemin,
Daha iki yaşında yarım kalmış,
Yirmi iki yaşında anneannemi görmüş. Heyecandan eli ayağına dolaşmış,
İsteme günü gözünde arpacık çıkmış dedemin,
Diyorum ya talih o zamanlar pek gülmüyormuş,
Ama günler geçip anneannemle evlenince
Bu sefer dedem gülümseyivermiş talihe,

Heyecanlıydı dedem, sabırsızdı, istediği anında olacaktı, üşenmezdi,
Hemen ayağa kalkardı, o yüzden şimdi öyle zor ki görmek.
Çok duygusaldı, her şeye hemen “höykem kalktı” derdi.
Malatya’da kullanılan bir deyim işte.
Kardeşlerinin sesini duysun özlemden ağlardı,
Çok severdi kardeşlerini, belli ederdi sevgisini,
Dedem bir de çok sinirliydi, kızardı çocuklarına
Ama ne kızma…
Eli boldu, ikramı çoktu, herkesi yedirmek içirmek isterdi.

Güzel okey oynardı, taşı çat diye masaya vururdu masa sallanırdı,
“Yerde hazine var” derdi, yerden taş çekerdi, almazdı kimseden,
Hiç sevmezdi yenilmeyi, sinirlenirdi.
Saman alevi gibiydi öfkesi.
Ağzından birden çıkardı kelimeler, söylememiş gibi yapardı,
Ama işte duyardı kulaklar, üzülürdü insanlar.
Gülümserdi sonra, güzel kelimeler söylemeye gayret ederdi.
Temizdi kalbi, güzeldi ruhu.

Şöyle bir bakıyorum da sahiden huyumuz benzermiş.
Anneannem boşuna “Deden ayağını çekmiş sen basmışsın” demiyormuş.

Talih bu ya gülmüş bu sefer herkese, aldırmış yanına çocukları,
Almanya’da bekçiydi benim dedem,
Kırmızı bir arabası vardı, ne kırmızı araba ama…
Altı kişiyi sığdırmış, Almanya’dan Türkiye’ye günler süren yolculuklar yapmış defalarca,
Dört çocuk ses etmeden yol almış; ayrılmak için gün sayarken birbirlerinden,

Bu sefer aynı anda topladı çoluğu çocuğu “yeter” dedi gurbetlik, memlekete döndü,
Baktı olmuyor yine çoluğu çocuğu aynı anda topladı memleketinden çıktı,
Düzen kurdu denizi gören bir şehirde, erken emekli oldu.

Evin içinde hep şapka takardı dedem,
Böyle siyah, Ecevit’in meşhur şapkasından.
“Bu ne böyle” derdim
“Kafam üşüyor yavrum” derdi
Dedem çok üşürdü.
Kat kat giyerdi.

“Oyy kara gözlü yavrum” derdi bana,
“Dede benim gözüm kara değil, ela” derdim
“İki gözünü yemişim” derdi.

Hem kendi doğum gününde hem anneannemin doğum gününde bir pasta alır belirirdi kapıda,
Anneannemin doğum gününde bir de nergis olurdu elinde,
Gördüğü her çiçeği anneanneme vermeyi severdi,
60 koca yıl her gün birlikteydiler, ayrı kalınan günlere inat…

Biz geldik de şimdi dünyaya, nereye gidiyoruz? Giderken niye bu kadar eriyoruz?
Dedem erimiş.
İnsan erir mi?
Erirmiş.

Peki ya kalan…
Peki ya kalanlar…
Anneannem…
Kalan için çok zor,
Giden içinde gidiş yolu çok zor.

60 yıl süre gelen bir alışkanlığı, bir sevgiyi geride bırakmak mümkün mü?
Değil!

Hayat garip bir yolculuk. Başı ve sonu zorluklara doluyken arada kalan o zaman mucizelerle dolu…

Nereye Gidiyoruz Biz Şimdi?

Yazarın (Simay Kurtoğlu) diğer yazılarını da okuyabilirsiniz.

Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Haftalık bültenimize ücretsiz abone olup gelişmelerden haberdar olabilirsiniz.

– Nereye Gidiyoruz Biz Şimdi?

Sait Faik zamanında; "yazmasam deli olacaktım” demiş. Ben de o vesileyle yazıyorum. Yazmak benim ben olmamı sağlayan bir unsur.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (1)

  1. 2 Mayıs 2024

    Gözlerim dolu dolu hepsini gözümde canlandırarak bildiğimi sandığım ama bilmediğinden çok olan bir hikaye gibi… Devri daim olsun güzel yürekli dedenin. Kalanlara sabır ve metanet🥺

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir