1. Anasayfa
  2. Deneme
Trendlerdeki Yazı

Orman

"İzah edilemeyecek kadar derin şeyler yaşıyoruz ve hiçbir şeyin bir anlamı kalmıyor bu gerçek karşısında…"


0

Orman, ormanlarımız, ormanların önemi ve hayatımıza etkileri, Birbiri ardına gelen bir kaos silsilesine dönüşen yaşamlarımız, biri bitmeden ötekini sırtlama telaşında kaybolan gençliğimiz ve yarına dair hızla sönmekte olan umutlarımız…

 

Birbiri ardına gelen bir kaos silsilesine dönüşen yaşamlarımız, biri bitmeden ötekini sırtlama telaşında kaybolan gençliğimiz ve yarına dair hızla sönmekte olan umutlarımız… Hangi birine üzüleceğimi şaşırmış durumdayım. Hangi birine yetişeceğimi bilemiyorum. Bir yol seçip o yola doğru koştururken yolun az ilerisinde, farklı yönlere doğru çatallanan yeni yollar çıkıyor karşıma. Her seçim bir başka çıkmaza gidiyor. Delirecek gibi oluyorum ama delirmiyorum… Ya da çoktan tımarhanelik bir hale geldim de haberim yok!

İzah edilemeyecek kadar derin şeyler yaşıyoruz ve hiçbir şeyin bir anlamı kalmıyor bu gerçek karşısında… Günlük işlerimi bile yapmak istemiyorum. Yemek yemek zor geliyor… Yazı yazmak dert boşalmasına dönüşüyor hep. Mutlu şeylerden bahsetmeye çekiniyorum. Nasıl mutlu bir yazı yazılır onu bile unutmuşum çoktan! Yakınıyorum her yazımda… İsyanlarımı küçük paragraflar halinde yazıyorum. Bir anlamı olmuyor. Çünkü yazanın derdi, okuyacak olanla aynı… Okumayacak olan ise işin başka bir noktasında keyfini sürüyor konforlu alanlarının…

Adeta “Yaprak Dökümü” dizisinin setindeyiz. “Aman tadımız kaçmasın” dedikçe bir yaprak daha dökülüyor. Tadımız tuzumuz kalmıyor. Tam nefes aldık derken soluğumuz daha da uzun kesiliyor. Nefes almaktan da iğreniyoruz bir süre sonra… Çünkü nefes alıp veremeyenler geliyor aklımıza. Bir utanç tablosu gibi karşımızda dikiliyor ölüler… Hayalleri olan, gülüşleri olan, yanı başımızda oyunlar oynayan o canların rengi koyulaşıyor. Gri bir tabloyu seyreder gibi seyrediyoruz çevremizi…

İyiye dair umutlarım tükeniyor. Hızla tüketirken her şeyi, iyiyi bulup sarmak istiyorum ipek mendillere… Bir talan rüzgârı esiyor. Az önce yemyeşil olan etrafım alevler içinde kalıyor. Cayır cayır yanıyor ruhum… İçimde akıp giden duyguları yakalamaya çalışıyorum. Gençliğim ellerimden kayıp giderken, yaralı bir tavşanla göz göze geliyorum. “Affet beni” diyorum tavşana. Affet bizi! Ya da affetme… Hatta tüm gücünle haykır yüzümüze! Yıktığımız yuvanın hesabını sor! Tükür yüzümüze…

Herkes bir kenarından asılıyor. Koptu kopacak… Biliyorum kimseye yar olmadı ve olmayacak… Geri kalanlar, oturup yasını tutacak bu dünyanın… Ama hiçbir şey eskisi gibi olmayacak… Bu çılgınlığın, bu zihin kaybının, bu ahlaksızlığın karşılığı olarak er ya da geç en sert intikamını alacak bizden…

Yazarın (KorsanKalem) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

İlginizi Çekebilir
Salkım söğüt

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir