1-2-3-TIK
  1. Anasayfa
  2. Öykü

1-2-3-TIK

Konuk Yazar Yağmur

0

1-2-3-TIK

Birinci tık ışığın daha da güçlenmesine yol açtı. İkinci tık da beyaz ışık iyice gözlerimi kamaştırdı. Üçüncü tık da ışık yavaşladı ve sönmeye başladı. Dördüncü tık da söndü ve ben gözlerimi açtım.

Artık görebiliyorum. Beyaz yastıktan duvarlara bakıyorum. Yerdeyim.  Aynı beyazdan birde yatağım da var.  Sol tarafımda bir klozet ve çeşme var. Musluk plastikten. İçerisi tam anlamıyla bembeyaz. İzole edilmiş gibi. Ne büyük ne de küçük bir oda.

Üstümde yine beyaz bir elbise var. Neden buradayım bilmiyorum. Beni buraya birimi getirdi yoksa kendim mi geldim onu da  bilmiyorum. Ama şimdilik düşünmek de istemiyorum. Sadece uyumak istiyorum.

————————————————————————————————————————————–

Gözlerimi tekrar açtığımda daha da yorgun uyandığımı fark ediyorum. Tavana bakıyorum. Aynı sıkıcı beyaz. Keşke biraz siyah olsa.

Yatakta doğrulduğumda  yerde plastik bir tepsinin içinde; bir parça et, pirinç ve iki yaprak moral görüyorum. Bir bardakta su. Acıkmış olduğum o an aklıma geliyor. Yere çöküp plastik tepsiden plastik çatal kaşıklarla köpük tabaktan yemeğimi yiyorum. Hiçbirinde tuz ve yağ yok.  En sonunda suyu içiyorum. Yeterince doymadığımı anlıyorum. Tekrar yatağa uzanıyorum. Etrafın bu kadar aydınlık ve beyaz olması canımı sıkıyor.

————————————————————————————————————————————

Rahmime baskı yapan sidik torbası yüzünden uyandım. İşedim ve daha fazla uyumamak için yastık duvara sırtımı dayadım.

Düşünmek hiç bir zaman yaptığım en hareketli eylem olmamıştı. Şuan hariç. En uçuk fikir uzaylıların beni kaçırmış olması. Böylece insanları araştırmak için beni buraya kapattılar. Ne yediklerimizi iyi biliyorlar ama damak tadımızı anlamıyorlar. İkinci bir seçenek ise ölmüş olabileceğim. Ölünce cennet ya da cehenneme gitme fikrine inanmıyorum. Çok aptalca. Mesela ölünce böyle bir yerde sonsuza kadar kalmak cennet cehennem fikrinden daha akla uygun geliyor. Ama yemek ve tuvalet gibi ihtiyaçların giderilmesi bu teorimi çürütüyor.

Yine de emin olmak için bedenime bakıyorum. Ya da herhangi  bir yerimde çürük-çizik var mı diye üstünü çıkartıyorum. Burada benden başka kimse olmadığına göre çıplak kalmayı tercih ediyorum. Her şey bu kadar beyazken tenim sayesinde beyaz dengesini bozuyor olmam keyif veriyor. Sonunda biraz rahatlıyorum. Yatağıma yatıyor ve tekrar uyuyorum.

———————————————————————————————————————————–

Uyandığımda beyaz geceliği yine üstümde buluyorum. Yine aynı yerde yulaf ezmesi ve bir bardak süt görüyorum. Acıkmadım ama pek başka seçeneğimde yok. Üstümdekini yere savuruyorum ve sütü yulafa döküp  yavaş yavaş yiyorum.

Buraya geleli kaç saat oldu acaba hiç bilmiyorum. Belki de gün oldu. Hatta ay, ya da yıl. Sabah mı akşam mı? Onu bile bilmiyorum. Ama yemeğe bakılırsa sabah saatlerindeyim.  Eğer yedi saat uyuduysam akşamüzeri de olabilir. Bilemiyorum.  Uyuyorum.

————————————————————————————————————————————-

Çişim yüzünden sürekli uyanmak  canımı sıkıyor. Her uyanışımda daha da yorgun kalkıyorum. Hiç aç değilim. Yemekler daha da çeşitlenmeye başladı. Ama yine de yarısını ya da birazını bitirebiliyorum. Az su içmeye çalışıyorum. Uyanmamak için kafamı yatağa gömüyorum çünkü beyaz ışık gözlerimi uyurken bile yoruyor. Her seferimde çıplak yatıp o elbiseyi giymiş şekilde nasıl uyanıyorum bilmiyorum. Giderek eriyormuş gibi hissediyorum. Burası beyaz olduğu kadar sessiz de. Biraz canlanmak ve yaşadığımı anlamak için şarkı söyledim. Bilindik bir şarkı değildi sadece. Galiba ben uydurdum. Yine de beni canlandırmadı. Sonra sıkıntımı geçirmesi için mastürbasyon yapmayı denedim. Zevk almamakla beraber sadece daha çok uykumu getirdi. Ve tekrar uyumak zorunda kaldım.

————————————————————————————————————————————–

Her seferinden farklı olarak sinirli uyandım. Ayak ucuma konunmuş domates çorbasına baktım. üstümdekini yine fırlattım. Artık üstümdekini çıkartacak kadar bile gücüm yok. Sadece beyaz başımı döndürüyor ve sinirlendiriyor. Sonra aynı anda düşünüp aynı anda davranmaya başlıyorum. Elbiseye çorbanın birazını döküyorum. Elimle şekiller çizerek sıvıyorum. Üstüme geçiriyorum tekrar. İkinci işim ise geri kalan çorbayı odanın her tarafına dağıtmak oluyor. Yatağa, yastık duvarlar, klozete yerlere her yere biraz çorba döküyorum. Ah o kırmızının güzelliğini kelimelerle aktaramam. Sonra saçlarıma ve yüzüme de bulaştırıyorum.

Ve küçük bir beyaz ışık gözümde parlıyor.

————————————————————————————————————————————-

Bir – iki – üç – TIK

Birinci tık da ışık daha da güç…

1-2-3-TIK

Sitemizdeki diğer öykülere de göz atabilirsiniz. 

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

1-2-3-TIK

İlginizi Çekebilir
Şiir ve Sevgili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir