Bahçe
  1. Anasayfa
  2. Öykü
Trendlerdeki Yazı

Bahçe

Yazı atölyesi çalışması...

0

Bahçe

Denizden çıktıktan sonra, çok tanıdık bir koku çalındı burnuma. Kısa süreli bir düşünüşün ardından dedemin yüzü canlandı zihnimde. Bahçesinden tüm mahalleye yayılan keskin defne yaprağı kokusunu hatırladım. Öyle meşhurdu ki bu koku, mahalleye gelen yabancılar bu kokunun kaynağını merak ederlerdi. Mahallenin kahvesine sorarlar, dedemin adresini alırlardı. Bazıları çekinmeden bahçeye dalar, o keskin kokuyu çekerlerdi içlerine. Merakla koklarlardı havayı. Kimileri de suratındaki çekingen ifadeyle şöyle bir göz atar sonra geçip giderlerdi kendi yollarına.

Küçükken annem, dedeme gideceğimizi her söylediğinde, içimi heyecan kaplardı. O gizemli bahçenin büyüsünde kaybolurdum adeta. Kocaman yeşil ağaçlarla dolu küçük bir ormandı benim için orası. Masallarda okuduklarımın bir tasavvuruydu. Her ağaçtan bir hikâye uyduruverirdim. Bazen kendi uydurduğum hikâyelerden korkar, koşarak dedemin kanatlarına sığınırdım. O kanatların altında kendimi öyle güvende hissederdim ki gizemli bahçe bile korkutamazdı beni. O kocaman ağaçlar küçücük kalırdı gözümde. Küçüklüğüme dair hatırladığım en mutlu anlar dedemin bahçesinde yaşananlardı. Yanlarında küçücük kaldığım defne ağaçları sımsıkı sarar sarmalardı beni. Dedemin kanatları altında hissettirirdi. O anın verdiği güveni, yetişkinliğimin hiçbir döneminde hissedemedim belki.

Dedemin tek torunu bendim, ilk ve tek göz ağrısı… Anneme yapmadığı ya da yapamadığı tüm babalık görevini benim üzerimde uygulamıştı. Annem bazen şakayla karışık beni kıskandığını bile söyler, alttan alta sitem ederdi. Dedem de buruk bir gülümsemeyle karşılık verirdi her seferinde. Annemin haklılığını doğrular nitelikte bir gülüştü bu. Dedem tüm sevgisini defne ağaçlarına vermişti, anneme göre. Ondan bize miras kalan yegâne şey de bu bahçeydi zaten. Bundan başka ne bir parası ne de ziynet eşyası vardı. Onun yokluğunu hiç aratmadan baktım ben de o kıymetli bahçeye. Özenle davrandım her bir noktasına, yeni doğmuş bir bebeğe dokunur nitelikte. Ufak ufak tadilatlar yaptırdım önce. Eski kömürlüğü, dedemin anı odasına çevirdim. Ondan kalan her şeyi itinayla yerleştirdim oraya. Bir tek kapısında, “Aziz Tahir Müzesi” tabelası eksikti adeta…

Onu yaşatabilmek için bu yolu seçmiştim. Defne yaprağının keskin kokusunun izini sürenler için muhteşem bir varış noktasıydı. Benim için de ne zaman dedemin kanatlarındaki güveni arasam vardığım tek noktaydı.

Yazarın (Zeynep Çelebi) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

İlginizi Çekebilir
Her Günden Bir Gün

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir