Son Şarap
  1. Anasayfa
  2. Öykü

Son Şarap

0

Son Şarap

Olay aslında basit. Basit ve kısa.

15 senelik esnaf Rasim Ağabeyin kapatmaya karar verdiği dükkanda gördüm ben seni.

Rasim Ağabeyle basit bir selamlaşmayla tanışmıştık. Aslında tanışmaya da niyetim yoktu, aklımda komşuluk ilişkileri ölmüş halde, esnaflarsa şark kurnazı. Zanaatkarın işine çok müdahale edilemiyor tabi, tanışmamızın bir nedeni de oydu. Saçlarımı ilk kendim kestiğimde çocuk yaştaydım ve saatlerce ağlamıştım. Ondan sonra elime makas almamaya özen gösterdim, bir minik travma oldu bende. Seninle de basit bir selamlaşmayla tanışmıştık. Merhabalar ve isimler, üzerine biraz havadan sudan muhabbet. Rasim Ağabeyin koltuğuna oturduğumda da merhabalar ve isimler, üzerine de biraz havadan sudan muhabbetle başlamıştık. 15 dakikalık saç tıraşında Galatasaray’ın sağ bek sorununu çözmüş, ülke sorunlarının hatırı sayılır bir kısmını halletmiş, arta kalan zamanda da favorilerin nasıl olacağını tartışıp, kriz masasında olayı çözüme kavuşturmuştuk. 15 dakikada havadan sudan konuşmuştuk ama kanım epey ısınmıştı ona. O da yeni sağ bek istiyordu, o da ülke sorunların farkındaydı ve sabit fikirli değildi, o da başka fikirlere önem veriyordu. Uzun favori yakışır dedikten sonra bakmıştı ve olmadı demişti, benim dediğim gibi kısaltmıştı epey. Güzel de olmuştu hani. Seninle de havadan sudan muhabbet etmiştik, birbirimizden de hoşlanmıştık sanırım. Yoksa bir daha karşılaştığımızda göz göze gelmemek için başka yere bakardık ve bu böyle devam ederdi… Tanışmıştık artık ve her sohbette üzerine koyacaktık, her seferinde daha güzel olacaktı “o an”.

Rasim Ağabeyin işlerinin nasıl gideceği bir çok değişkene bağlıydı. Hemen alt sokaktaki lisenin disiplin kurulu üyeleri eşleriyle kavga etmişse o gün Rasim Ağabeyin işleri iyi giderdi, güzelim saçlı genç çocuklar sıra olurdu dükkanın önünde. Pazartesi günleri de Rasim Ağabey işlerin büyük kısmını müdür yardımcısına borçlu olurdu. Saçı uzun olanları ayıklar, öğlene kadar kestirin saçlarınızı derdi müdür yardımcısı. Çocuklar okul kapısına kadar içlerinden, kapıdan sonra da sesli şekilde küfür ederdi, Rasim Ağabeye teslim ederdi kendilerini. Çoğunlukla da memnun olmazlardı, yan sınıftaki Müjgan erkeklerde uzun saç seviyordu çünkü! Tüm bu memnuniyetsizlik, sanırım hepsi Müjgan yüzünden…

Kadınlar biten ilişki sonrası saçlarının şeklini ve rengini değiştirir, erkekler de ilişkiler soğumaya yüz tutarsa kendine dikkat etmeye başlar. Sevgilisi kendisini doya doya öpmeyen her erkek Rasim Ağabeye gelir, bir sakal bir de ense tıraşı olur, saçları güzelce düzelttirirdi. Rasim Ağabeyin yüzünün gülmesi için bir yerlerde kötü şeyler olması lazımdı, ciddiyeti düşük kötü şeyler.

Seninle ilişkimiz de bir çok değişkene bağlıydı. İlk tanıştığımızda çoğunlukla ders saatlerine, ders dışı uğraşlarımızdan arta kalan zamanlarda karşılaşmamıza bağlıydı her sohbetimiz. Açıkçası ders saatlerini bir arkadaşından öğrenmiştim, ders dışı uğraşlarını da seni bir parça takip ederek not etmiştim. Sana bunu ilk kez itiraf edebiliyorum, senden hoşlandığıma kanaat getirdiğim zaman iyice tanışabilmek için yapmıştım bunu. İşe de yaramıştı, daha çok görüşür daha çok konuşur olmuştuk.

Sonra yine değişkenler vardı. Annenle kavga ettiğin zaman hep çok hassas olur, şaka kaldıramazdın. Anneni çok seviyorsun, aranızın kötü olması seni de onu da üzüyorsun ve biliyorum, ailen biraz yaşlı. Onlarla olamadığın her an zaman kaybettiğini, daha kötüsüyse onları her üzdüğünde kalitesiz zaman geçirdiğini düşünüyorsun. Biliyorum ve anlıyorum, ama bazen kendimi kontrol edemeyip sen hassasken şaka yapıyordum. Öyle kötü somurtuyordun ki, damarlarım tıkanmış gibi hissediyordum. Her yerim uyuşuyordu ve sen tekrar gülümseyene kadar hissedemiyordum. Sen gülümseyince yavaş yavaş hissetmeye başlıyordum. Yavaş yavaş, ama derinden ve güzel.

Sınav dönemlerinde, daha sonra da projelerin son teslim tarihlerine yakın epey gergin ve biraz da ihmalkar olurdun. Bir final döneminde doğum günümü, bir proje teslim tarihinde de yıl dönümümüzü unutmuşluğun var. Bunları sana ilk kez söylüyorum, o dönemler o kadar yoğun oluyordun ki fark etmiyordun. Ama o kadar sevimliydin ki… Final döneminden sonra bana Galatasaray maçı bileti almıştın, hem de 2 tane. Seninle birlikte gitmiştik maça, oysa ki sen Fenerbahçeliydin, ama o gün aynı gollere sevinmiştik. O proje tesliminden sonraki gün de gittiğimiz pikniği hala unutamam. Hayatımın son anlarında bile aklımda olacağına emin olduğum harika bir gündü. Yeşil çimlerden biraz yukarıda tatlı ayakların ve beyaz elbisen, yanlardan ve arkadan örülmüş uzun saçlarınla birlikte o tatlı yüzün, güzel yemekler ve kırmızı şarap vardı. Her şey mükemmeldi, tıpkı senin gibi. Dalgalı olduğumuz o dönemler… İlgisizlik, ama nedenli bir ilgisizlik, sonra aşırı ilgi ve sonra dengeli bir ilgi, garip bir frekans. Garip ama güzel.

Gününün nasıl geçtiği de önemli olurdu tabi. Bazen işyerinde seni çıldırtırlardı, bazen de beni. Haliyle gerilirdik ya da sinirlenirdik. Hele ikimiz de aynı gün delirmişsek, kavga kaçınılmaz olurdu. Kaçınılmaz olan bir başka şey de o geceyi kanepede geçireceğim olurdu tabi. Ama ertesi gün boynum tutulduğu için biraz ağlardın, sinirli olduğun için böyle olduğunu söylerdin, o gün her istediğimi yapardın ve o kadar tatlı olurdun ki, insan kızamazdı.

Gel zaman git zaman Rasim Ağabeyle epey samimi olduk. Artık tıraş olmasam bile akşam yürüyüşünde eve dönüş kısmında bir 10-15 dakika onunla sohbet etmek için dükkanına uğrardım. Günü, haftayı, ülkeyi konuşur, varsa da birer çay içerdik. Başlarda ayıp olmasın diye 2 günlük sakalı bile tıraş ettirirdim, sonra sonra fark etmiş olacak ki bana biz iyi arkadaşız, her geldiğinde tıraş olmana gerek yok ki demişti. Rasim Ağabey iyi adamdı, güzel adamdı.

Gel zaman git zaman seninle de samimi olduk ya, önce sevgili, sonra eş olduk birbirimize. Karı-koca gibi iki ayrı rol üstlenmedik asla, eş olduk. Sen ve beni geride bırakalı çok oldu, biz olduk, biz olmuştuk. Zaman bizi alıp çok güzel bir yere bırakmıştı. Her şey güzel ve huzur doluydu ya.

Rasim Ağabey, biliyorsun, 1 ay önce dükkanı kapattı gitti. Arka lisedeki oğlanların saçları kısa olmak zorunda değilmiş, yönetmelikler değişmiş sanırım. Şu saç, sakal düzeltme zımbırtıları da evlere iyice girince insanlar artık saçını sakalını kendi düzeltmeye başlamış iyiden iyiye. Günlük işler yine varmış ama Rasim Ağabey’ in uğraştığına değmiyormuş artık. Yaşlandı Rasim Ağabey, yaşlanmış kendisi de söylüyor. Hep derdi bana, bir gün burayı kapatırken hem çok üzüleceğim hem çok sevineceğim, sizleri ve işimi bırakmak zor olacak ama köyde de her gün taze domates yiyeceğim! Rasim Ağabey domatese bayılırdı, kendi domatesini yetiştirmek istediğini söylerdi hep.

Rasim Ağabey gitti, biri daha eksildi.

Sen niye gittin, biz niye koptuk sorularının cevabı basitti aslında. Basit ve kısa. İşin ve mantığın, aşkın ve duygularından önce geliyordu senin için. Belki hala seviyordun ama, aşkım diyip sarılacak kadar değil. Gözlüklerini takıp projeleri teslim tarihinden önce yetiştirmeyi daha çok seviyordun sanırım. Ama şu var ki, sen giderken çok fazla şeyi götürdün. Anılar hala kalbimde ve aklımda, ama yaşanabilecek o güzel geleceği aldın, götürdün. Sanırım sen de Rasim ağabey gibi hem çok üzülmüştün hem de çok sevinmiştin. Üzülmüştün çünkü hala seviyordun sanırım. Aşk değildi bu, garip bir sevgiydi. Çift olmaya yetecek kadar sevgi kalmamıştı ama hala değerli biriydim sanırım senin için. Seviniyordun çünkü ilgi göstermek zorunda hissetmene gerek kalmamıştı artık, senin için sadece işin ve kariyerin vardı önünde.
Sen de gittin ya, biri daha eksildi.

Gözlerinin kenarında çıkan kırışıklıkları hep çok sevdim. Çünkü sana onları ben vermiştim, seni hep çok güldürdüğümü söylerdin, o kırışıklıkların nedeninin de bu olduğunu söylerdim. Birbirimizin üzerinde hep izler bıraktık. Bu mektubun o izlerden birine neden olmayacağını umarım.

Rasim Ağabeye ve sana veda ettim ya,
Az sonra biri daha eksilecek,
Biraz sonra, o son kadehten sonra.
Hoşçakal.

Yazarın (antropolog) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Son Şarap

İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir