1. Anasayfa
  2. Deneme

Takıntı

Yazan: Yağmur Yetim


0

Takıntı – Kendi saçlarımı okşadım biraz önce. Kendi saçlarımı okşamak istemiyorum. O okşasın istiyorum. Tekrar.

Kendi saçlarımı okşadım biraz önce. Kendi saçlarımı okşamak istemiyorum. O okşasın istiyorum. Tekrar.

Sene iki bin bilmem kaç. Yukarılarda bir yerden gönderildiğini hiç mi hiç düşünmediğim bir adama aşık olmuyorum. Henüz olmuyorum. üç yıldır aşık olduğum bir adamı unutmaya çalışıyorum. Aynı zamanda umutsuzluğun ortasındayım. Bir yer edinmeye çalışıyorum. Beni kabul edecek bir yer aramaya çalışıyorum. Sokaklarda kendimi bulmaya çalışıyorum. İnsanların nefesinde nefesimi arıyorum. Ya da sadece kendimi kaybetmeyi deniyorum. Olmadığında bir yerde oturup herşeyin geçmesini bekliyorum. Deniz kenarlarında sigara içiyorum. Adını çok duyduğum yazarlardan anlamadığım kitaplarını okuyorum.

Unutmaya çalıştığım bu adamı beynimin derinlerine gömüyorum. Üstüne toprak atıp, mezar taşını dikiyorum. Geceleri hortluyor. Rüyalarımda onu öpmeye çalışıyorum. Sabah oluyor, yine gömüyorum. Yine hortluyor. Beni sevmesini istiyorum. Beni sevmiyor. Bir türlü ona dokunamıyorum. uyanıyorum. tekrar gömüyorum.

Bir gün onu derinlerden çıkarıyorum. Capcanlı olarak karşıma çıkıyor. Sevişiyoruz. Onu öldürmüyorum. Sağ bırakıyorum. Sonra uyuduğumda rüyamda kendini gömüyor. Üzerine demirden bir mezar taşı dikiliyor. Bir daha hiç çıkmamak üzere orada kalıyor.

O sonsuza kadar gömülene kadar bir kaç kalbi istemeden savuruyorum.

Bir kalp ile sarhoş oluyoruz beraber. O, beni sevdiğini söylüyor. Ben bir türlü zihnimde ölmek bilmeyen o hortlağı.

Sonra, bu zamanlardan uzun zaman önce, yazın çok önce tanıdığım bir adam bana beni sevdiğini söylüyor.

Sonrası oluyor. Sonrası onun yukarıdan biri tarafından gönderilmiş olduğuna inanıyorum. Sonrası geliyor. Bir gece, ayın ve yıldızların eşliğinde hatta iki adım ötemizde insanlar varken onu öpüyorum. Bir kadının hayatında ancak bu denli güzel hisler hissedebileceğini düşünüyorum. O kadar ki ilk sevişmemdeki başarısızlık yüzünden Cemal Süreya’ya küfrettiğim için ondan özür dileme gereksinimi duyuyorum. Veda ederken de herkesin görebileceği şekilde önce sağ sonra sol yanaktan öpüyor beni. Sonra sanki kırk yıllık sevgiliymiş gibi dudaklarıma bir öpücük konduruyor. İçimdeki memnuniyet gözlerime yansımış olmalı ki ”oh” diyip gülümsüyor. Bunu bir çocuğun ilk defa çikolata yediğindeki yüz ifadesiyle söylüyor. On biri kırk dokuz geçe gidiyorum.

Sonrası oluyor. Sınır dışı ediliyor. 11 saat aralıksız ağlıyorum. Bir 11 saat sonra da başka bir adamla sevişiyorum. Ona hikayemi anlatıyorum. Çok sevdiğimi söylüyorum. ”Ağlama sakın yanımda.” diyor bana. Bunu söylerken yüzünde bir yetişkinin küçümseyici bakışı beliriyor. Tiksiniyorum ondan. Gidiyorum sonra.

Bir kaç hafta sonra mesaj geliyor. ”Elleri olmayan bir yazar var/ ne dediği anlaşılmayan..” ile başlayan bir şiir yazıyor bana. Sonrası oluyor. Eskiden yaptığım bir şey yüzünden benimle alay ediyor. Açıklama yapıyorum. Kendimi reddedip ona boyun eğiyorum. O cevap vermiyor. Ben ona boyun eğdiğim için kendimden nefret ediyorum.

”Geri gelecektir mutlaka.” diyorum.

Geri geliyor.

TC’de kalıyor. Geri geliyor. Ama bana değil. Ona her şeyi söylüyorum. Ona ondan nefret ettiğimi bunun sebebinin ise ona karşı koyamadığım olduğunu söylüyorum. Onu sevdiğimi ve benden uzaklaşmaması gerektiğini söylüyorum. O ise benim sevgimi kaldıramayacağını. ”Keşke seni sevebilseydim” diyor. Keşke.
Devam ediyor. O gece benimleyken beni sevmiş. Ben gidince her şey bitmiş. Bunları diyor bende anladığımı belirtiyorum.

Sonra onu gömüyorum.

O rüyalarımda hortluyor.

Geri gelecektir.

Onu tekrar gömüyorum.

Hortluyor.

Beni sevecektir

Gömüyorum.

GERİ GELECEK, BİLİYORUM.

 

Sitemizdeki diğer denemelere de göz atabilirsiniz.

Sitemizi Google News üzerinden de takip edebilirsiniz.

İlginizi Çekebilir
Kayb-oluş

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir