1. Anasayfa
  2. Deneme

Recep İvedik Durumları

Yazan: KülTablası


0

Recep İvedik Durumları

Recep İvedik

“Yurdumun GÜZEL insanları” diye başlayan fotoğraf açıklamaları ya da yazıları gördükçe, kızayım mı yoksa üzüleyim mi karar veremiyorum..! Çünkü bana göre bu anekdotlar, insanlarımızı aşağılıyor mu, yüceltiyor mu yahut kendilerini bir kibir girdabına mı sokuyorlar anlayamıyorum. Anlayacağı mı da sanmıyorum!

Yazacağım satırlar da buna yönelik bir durum.

Tüm izleyenlerin sinemaya bakış açısı aynı olmaz, olamaz. Hatta kişiden kişiye sinema salonu (Ha bir de yazlık sinemalar vardı biz çocukken. Tadına doyamazdık. Murathan Mungan ‘Yaz sinemaları, yalnızlık sinemaları’ der ama? Bana göre çocukluğumun neşeli anılarıyla doludur!) anlayışı bile farklıdır. Kimi evinde ayaklarını uzatarak izler filmini… Kimi, vizyona çıkan ilk gösterimin biletini bir hafta önceden satın alır ve sabırsızlıkla bekler. Ben haftalar önceden, merak ettiğim filmleri vizyona girdiğinde, o devasa perdeden izlemek isteyen sabırsızlardanım.

Sinemada izlediğim ilk filmden bahsetmek geldi içimden… Star Wars Bölüm 4 Yeni bir Umut.. Şu anda yaşım bana acımasızca yükleniyor! Merak edenler için anlatayım yine de; 16 Şubat 1980 günü buz gibi hava… Umurumda değil. Bileti 3 gün önceden almışım… O dönemler daha ihtilal olmamış, sağ, sol, saçmalıklar… Mendilimin içinde saklıyorum bileti, kırışmasın… Sinema ise Mıstık… Şu an yerinde BKM var. BKM oyuncularının yuvası… Filmi izledim ve günlerce etkisinden çıkamadım. Daha önceleri de sinemaya gitmiştim, özellikle yazlık sinemalara. Açık hava bol gıda! Ama bu başka, bu Mıstık. İstanbul’da, Beşiktaş’ta ve benim için sihirli…

Gelelim meselenin aslına.

Recep İvedik filminden bahsetmek istiyorum biraz… Valla bu film hakkında üniversitelerin sosyoloji bölümlerinde tez-ler yazıldığını duydum. Ne diyordum? Hah.. Beş film. Bir tipleme. Etrafında ona uyum sağlamaya çalışan yan karakterler. Anlatmak istediğim bu değil.  Ana karakter her filmde diğer karakterlere baskın. Aslına bakarsanız, ana karakterin entelektüel çevrelere, küçük ya da büyük (!!!) burjuvalara göre değil, avam sayılabilecek kişilerce bile kaba sayılabilecek bir çizgisi olmasına rağmen benim anlatmak istediğim bu da değil. Nedir diyeceksiniz? ( dediniz duydum)

Anlatayım; ‘Cilalı İmaj Devri’ diye bir kitap okumuştum yıllar önce. 1992 yılında Can Kozanoğlu yazmış. Çoğunuz bebekken yani! Türk Erotik Sineması’nda bir duayenden  bahsetmiş uzun uzun. Adını bilirsiniz, bilmiyorsanız da duymuşsunuzdur: Aydemir AKBAŞ.

Filmlerin, sadece afişlerine baksanız bile algılayabileceğiniz birçok detay yakalarsınız. Dönemin birbirinden güzel ve seksi kadın yıldızlarıyla çekilmiş onlarca filmde boy göstermiş olan nam-ı diğer Atom Selami (!?) Adam çirkin, beceriksiz, fasfakir vs. Ammaaa gel gör ki, kadınlar etrafında el pençe divan. Şimdilerde moda olan deyimle, bir anti kahraman.

Peki izleyenler kim? Sen-ler, ben-ler, bizim oğlan-lar… Kimi çirkin, kimi ahmak, kimi fakir, kimi işsiz güçsüz, kimi de sakar. Yani bütünüyle kendini eksik hissedenler ya da ötelenerek hissettirilenler. Aydemir Akbaş’ı beyaz perdede izleyince de kendisini daha iyi hissediyor ve özgüveni tazeleniyor. Çünkü ‘Ben, Atom Selami’den daha yakışıklıyım!’, ‘Daha zenginim.’, ‘Hiç değilse işim gücüm var ulan benim!’ diyebiliyor, ‘Eksik’ tabir ettiğimiz izleyici.. Ve sinema salonundan mutlu mesut ve de özgüveni tazelenmiş olarak ayrılıyor. Üstelik haftaya gelecek olan Aydemir Akbaş filminin biletini de bir hafta önceden alarak tutuyor evinin yolunu. (Haa cinselliğin ülkemizde tabu olmasına hiç değinmeyeceğim burada… Konu uzar da uzar!)

Tamam, Recep İvedik’e geldim şimdi…

Önceleri ilk filmi izleyerek filme şans veren bir kısım izleyici, komiklik ile kabalığın birbirine karıştığı hatta çoğunlukla kabalığın komiklik sayıldığını düşündüğü bir filmle karşılaştı. Bu bir kısım izleyici, verdiği şansı hop diye geri aldı. Ama her zaman geri planda kalan sessiz çoğunluğu göz ardı etti. Çünkü filmin asıl izleyicileri kendi eksikliklerinin şahane bir şekilde tamamlanmış halini gördüler perdede. Entelektüeller, filmi tartışıp işin etik ve terbiye kısmına kafayı takmışlarken, halkın aslında eksik giderdiğini ve ihtiyaç molası verdiğini anlayamadılar.

Genellikle kişisel, manevi ihtiyaçların giderilmesi; olmayanın peşinden gidilmesi ile giderilebilir. İşte bu filmlerde olanda “izleyenden daha çirkin” ya da “daha kaba” bir karakterin durum komedisiyle canlandırılmasından başka bir şey değil. Komik gelmiş kimisine. Kimisi bayılmış…

 Sonuç: Rekor! Tartışılır…

Beş film… Ardı ardına gelen bu filmlere toplu olarak baktığımızda, ben başka bir sonuç daha görüyorum. Bilinçli bir strateji ile en sert ve kaba tanıtımda İvedik’in maceraları ilerledikçe;  korumacı, ezilenin yanında ya da mahallenin çocukları uğruna bin bir türlü fedakârlık yapan bir tiplemeye dönüştü Recep İvedik. Hatta en son filmle bunu vatanseverlik ve milliyetçilik duyguları ile pekiştirdi. Bu da Türk Halkı’nın ciğerine nişanlanmış ok gibi tam hedefinden vurdu. Kısacası Şahan Gökbakar, kullanabildiği kadar kullandı en temel izleyici duygularını. Çünkü çoğunluğu duydu.

 Sonuç: Rekor! Rakamlar tartışılmaz…

Aslında devam filmleri beni daha çok çekiyor kendine. Takip ve ilgi sağlayan ve aitlik hissine yakınlaştıran filmleri seviyorum. Bağlı olma hissi ya da diğer adıyla fanatizm yani.

Yüzüklerin Efendisi, Harry Potter, Hababam Sınıfı ya da Rambo serileri ile karşılaştırmak ya da onların klasmanına koymak için yazmadım. Bu tip filmler kendi kültürünü yaratan hatta bir mantık yaratan filmler. Dünyada binlerce insan Klingonca biliyor. Oysa böyle bir dil yok sadece bir film serisi için uydurulmuş. Ancak bu anlamda şapkayı önümüze koyup kabul etmeliyiz ki, Recep İvedik de kendine böyle bir kitle yaratmış ve devam filmlerinin gişesi de bunu gösteriyor.

‘Ne yani, bütün gişe yapan filmler çok mu komik? Gişe yapması için bir filmin kabalığı ön plana çıkarması çok mu gerekli?’ dediğinizi duyar gibiyim.

Cevabım çok net; Hayır..!

Ancak unutulmamalı ki, devam filmi çekebilmek için bütçe yaratacak en büyük kaynak gişedir. Her yüksek gişe diğer devam filmini getirir. Kapitalizmin temel esasları devreye girer kısacası…

Recep İvedik gerçeğini kabullenerek, ama yadsımadan, sorgulayarak ve ötekileştirmeden bir bakış açısı diliyorum. Ben çoğunluğu duyuyorum…

Ya siz?

Konuklarımızın diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

İlginizi Çekebilir
Ne Çok Bekledim

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir