1. Anasayfa
  2. Öykü

Palyaçolar Metroya Biner Mi?

Yazan: Yağmur


0

Palyaçolar Metroya Biner Mi? 

Öykü: Palyaçolar Metroya Biner M?i

”Affedersiniz, saat kaç acaba?”

Bir palyaço size bir şeyler sorduğunda, her zaman ilk önce bir iki saniye ona bakarsınız. Aslında sorduğu sorunun altında bir mizah ararsınız. Bulamayınca da sizden isteneni yaparsınız.

”Yediyi yirmi beş geçiyor.”

Özellikle çocuklarla hiç bir alakası olmayan, yetişkinlere ürün tanıtımı yapan benim gibi bir palyaçoysa, söz konusu sözlerimde hiçbir zaman mizah bulamazdınız.

İşten çıktım. Metrodayım. Yorgunum. İşverenim ile görüşmeye gidiyorum. Ama henüz gideceğim yere -anonsları kaçırmadıysam – dört istasyon var. Anonsları özellikle kaçırmıyorum. Nedenini söylemekte de biraz utanıyorum.

Bilirsiniz, bazı insanlar okuyamaz.

Ayrıca yazamazlar da.

Ama bu benim için hiç sorun değil. Çünkü, hayatım fazlasıyla monoton.  Her ay patronum bana 895 lira bağışlıyor. Bu kazandığı paranın yüzde biri bile değil. Ama bunu dert etmiyorum. Hatta ona minnettarım. Çünkü normalde haftalık ya da günlük çalışılan ve düzenli bir iş olmayan bu sektörde çok yetenekli olduğum için her ayın 14’ü düzenli olarak paramı alıyorum.

Ama konumuz bu değil.  Konumuz ne tam olarak bende bilmiyorum. Sanırım bir koltuğun boşalması konumuz olabilir. Ve eğer etrafta bir yaşlı varken o boşalan yere siz oturuyorsanız bunun üzerine binlerce toplumsal yazı yazılabilir. Dikkatli olun! Neyse ki çevremde hiç yaşlı yok. Yönelip boş koltuğa oturuyorum. Karşımda yaşlı bir adam, çaprazımda genç bir kız ve yanımda da bir çocuk oturuyor.

Bir ürün tanıtıcısı olduğunuz zaman, insanları iyi gözlemeniz gerekmektedir. Mesela, onlara ciddi mi, kibar mı, şakacı mı davranacağınızı önceden kestirebiliyor olmanız gerekiyor.  Bu küçük metro grubumuzda ilk gözlemlediğim şey, karşımda oturan yaşlı adamın şen şakrak ve konuşmayı seviyor olması. Muhtemelen polis ya da  çiftçi. Ayrıca, metrodaki diğer kadınlara gözlerini kaçırışından çapkın olduğunu anlayabilirsiniz. Bunun yanı sıra, fazla kadın ile birlikte olmayacak kadar fakir ve çirkin.

Çaprazımda oturan kıza gelince,  Saçlarını sırasıyla sarı, kızıl ve siyaha boyadığı için saçı yanmış. Ve saçlarını kısacık kesmek zorunda kalmış. Bunları, saçlarında yer yer kalan sarı ve kızıl tonlarından anlayabilirsiniz. Marjinal giyimine bakmayın. Arkadaşlarının gazına gelmiş durumda. Entelektüel tipler gibi görünmek için, çaba sarf ediyormuş gibi bir hali var. Ama aslında tam bir taşralı. Lise iki ya da üçe gidiyor. Saçları ve giyimi üniversiteli gibi gösterse de, ince, uzun boynu ve yüzü onu ele veriyor.

Ve yanımdaki çocuk. Ona bakmaktan hayli korkuyorum. Çünkü çocukları bilirsiniz. Palyaçolardan onları güldürmesini falan beklerler. 5-6 yaşlarında olan bu erkek çocuğu da koca ela gözlerini bana doğrulttuğu an, neredeyse balondan at yapacakmışım gibi geliyor. O yüzden, bu çocuktan olabildiğince kaçırıyorum. Buna rağmen velet yerinde duramıyor. Parmaklarını dizlerinin üstüne koyup ritim tutmaya başlıyor. ardından ayaklarını sallıyor. Ya çok çişi var ya da söylemek istediği bir şey var. Ne olduğumu öğrenmem de uzun sürmüyor.

”Abla palyaçolar metroya biner mi?”

Abla tam ağzını açacakken, yaşlı adam bir kahkaha patlatıyor. Güldükten sonra da: ”Tabii ki biner, onlar insan evladı değil mi oğlum.” diyor.

Bir çocuğa söylenecek en gerizekalıca cevaptı. Tabii ki de insan oğluydum.  Ama çocuklar bundan pek emin değiller. Yani hemen hemen tüm çocuklar, böyle doğduğumuzu ve tanrının bizi çocukları eğlendirmek için yarattığını sanıyor. Bana kalsa, bu amca gibi onlara gerçeği hiç bir zaman söylemezdim. Çünkü, insanlar gerçeği kaldıramadıkları için deliriyor, katil oluyor, prozac kullanıyor ya da dönemin terör örgütlerine katılıyor.

Ablası, ergen tribinden çıkıp yaşlı adama katılıyor ve yine bu çocuğun delirmesine, katil olmasına, prazoc kullanmasına ya da terör örgütüne katılmasına  yardım ediyor.

”Onlar para için suratını boyayıp, peruk takan sıradan insanlar. Saçma saçma sorular sormayı kes artık!”

Çocuk ablasının bu sözüne karşılık kafasını yere eğiyor. Ablasının söylediği her harfi kafasında teker teker tekrarladığını duyabiliyordum. Öğrendiği bu gerçeği sindirmeye çalışıyor. Muhtemelen hikaye kitaplarındaki prenslerinde prensesleri para için kurtardığını düşünecek. Kitaplarda görünmeyen ”Para Ödülü” ilanını belki bu sefer görürdü.

Ama düşlediğini sandığım hayaller aslında benim düşlediğim gibi değilmiş! Biliyorum aslında karışık bir durum. Ama çocuk ablasına karşı bir zafer kazanmak istermiş gibi ”bende palyaço olacağım!” diyor.

Yine hiç torunu olmamış izlenimini veren dede modelimiz de konuşuyor: ”İnsanları güldürmek kolay mı sandın ufaklık. Sor bakalım yanında canlı örnek var mesleğin zorluklarından sana bahsetsin.”

Meslek? Bunu gerçekten işimi ciddiye aldığı için mi söyledi yoksa dalga mı geçti pek emin değilim. Elbette palyaçoluk bir meslek değildi. Üniversite öğrencilerinin ev kiralarını ödeyebilmek için çalıştıkları bir ara meslekti. Ama ben bir üniversite öğrencisi değilim kaldığım ev demeye bin şahit isteyen yer de yaşamımı sürdürebilmek için paraya ihtiyacım var.

Ve çocuğun bana sormaması için üç istasyonda sustuğum hareket bile etmediğim o soru geliyor:

”Günde kaç tane çocuğu güldürüyorsun?”

İşte böylece evrensel palyaçoluk kurallarını kapitalizm çiğneyip geçiyor. Bu bir çocuğun hayalleri olsa bile.

Yeni dünyada patronlara daha fazla kazandırmak için çocukları güldürmek yerine yetişkinlere sıkıcı ürünün sıkıcı konuşmasını yapıyordunuz.   On saat ayakta dikilip size patronunuzun söylediği sözleri defalarca farklı şekillerde anlatıyordunuz. Ve günün sonunda çocuklar bile sizden korkacak şekilde yoruluyor ve makyajınız akıyordu.

Hayır ona asla şu karşımda oturan ruh hastaları gibi gerçeği söyleyemezdim.

Ona asla ve asla anne ve babamın seksen darbesinde ortadan kaybolduklarını  ve bir yetimhaneye bırakıldığımı söyleyemezdim.

Ayrıca sekiz yaşındayken oradan kaçtığımı ve  bu zamana kadar ayak işleri yaparak yaşamımı sürdürdüğümü de.

Aslında hikaye uzun ve iç karartıcı.

Ama bunu ona anlatmayacağım.

”Eğer bir gün yıldızları saymaya kalksaydım, bir sonraki işim o olurdu.”

 

Sitemizdeki diğer öykülere de göz atabilirsiniz.

Bizleri twitter üzerinden de takip edebilirsiniz.

Palyaçolar, Palyaçolar nasıl yaşar? Palyaço resmi. Buralarda Palyaçolar

İlginizi Çekebilir
Marjinal

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir