New York’ta Cinayet
  1. Anasayfa
  2. Öykü
Trendlerdeki Yazı

New York'ta Cinayet

“En korkunç canavarlar ruhlarımızın içinde gizlenenlerdir.” Edgar Allan Poe

0

New York’ta Cinayet

“En korkunç canavarlar ruhlarımızın içinde gizlenenlerdir.” (Edgar Allan Poe’nin “Karanlıktır İnsanın Ruhu” adlı kitabından…)

NYPD Cinayet Masası Şefi Patricia Smith, adli tıp laboratuvarının koridorlarında geçirdiği yorucu gecenin ardından polis merkezindeki ofisinde oturmuş adli tıp müdürlüğünden gelen dosyaları incelemekteydi. Kahve almak üzere yerinden kalkmak üzereyken kapı çaldı. Asayiş Şube Müdürü Henry Hill ayaklarını sürüyerek içeri girdi. Patricia incelemekte olduğu dosyaların üzerinden yukarıya baktı. Sandalyede geriye doğru yaslanarak yorgun bakışlarını Henry Hill’in üzerinde gezdirdi: “Bu saatte burada olmanın umarım geçerli bir nedeni vardır?” Patricia’nın gerginliğini hisseden Henry Hill omuzlarını silkerek sakin bir ses tonuyla cevap verdi: “51. Doğu Otoyolu girişinde genç bir kadın cesedi bulunduğu ihbarını aldık. Savcı Sam Davidson sizi olay mahallinde bekliyor…”

Henry Hill konuşmasını sürdürürken Patricia ayağa kalkıp topukları üzerinde döndü. Stres hormonlarının kan damarlarında gezindiğini, tanıdık bir öfkenin içini kapladığını hissetti. “Lanet olsun, bir bardak kahve içmeye bile vakit yok,” diye mırıldandı. Dolaptan silahını alıp alelacele ofisinden dışarı çıktı. Sokağa adımını atar atmaz Chevrolet marka arabasına atladı. Yavaşça kontağı çevirdi. 51. Doğu Otoyolu’na gitmek üzere hızla gaza bastı.

Polis merkezinden ayrılıp olay mahalline varması Patricia’nın üç saatini almıştı. Saat 11.30’du. Patricia arabasını emniyet şeridine çekti. Ellerini saçlarının arasında gezdirdikten sonra isteksizce arabadan indi. Bir süre etrafı inceledi. Başını sola çevirdiğinde Sam Davidson’ın kendisine doğru yürüdüğünü fark etti. Sam’e eliyle dur işareti yapıp cesedin bulunduğu yöne doğru yürümeye başladı. Sam, Patricia’ya sinirli bir bakış atarak arkasını döndü.

Kar atıştırmaya başlamıştı. Olay yeri inceleme ekibi dondurucu soğuğa rağmen kanıt toplamakla meşguldü. Yolun kuzeybatısındaki çiftlikten kurt ulumaları yükseliyor, döngele bitkileri şiddetli rüzgârın etkisiyle bozkırın ortasında sağa sola yuvarlanıyordu. Patricia polis otomobillerinin, cinayet masası polislerinin arasından geçti. Cesedin etrafını çepeçevre saran sarı şeridin üzerinden atladı. Ağır hareketlerle cesede yaklaştı. Diz çöküp topukları üzerine oturdu. Derin bir nefes alıp cesedi incelemeye koyuldu. Maktul yirmili yaşlarının başında zayıf bir kadındı. Saçları kuzguni siyahtı. Yüzünde ve kollarında herhangi bir yara ya da morluk yoktu. El ve ayak tırnakları kırıktı. Göğsünde üç kurşun deliği vardı. Üzerindeki yeşil elbise epey kana bulanmıştı.

Patricia saçlarına biriken kar tanelerini silkti. Cesetten uzaklaşıp yol kenarında park hâlinde bulunan ambulansa doğru adımlarını sıklaştırdı. Ambulansın arka tarafına sırtını yasladı. Ceketinin cebinden çıkardığı sigarasını yaktıktan sonra kollarını kavuşturdu. Gözlerini yere düşen iri kar tanelerine dikti. Sam yanı başında belirince tüm vücuduyla Sam’e doğru döndü: “Elinde neler var?” Sam elindeki mavi dosyayı işaret ederek konuşmaya başladı: “Üzerinden çıkan kimlikten maktulün isminin Eva Handerson olduğunu öğrendik. 23 yaşına yeni girmiş. Eva’nın kimlik bilgilerini veri tabanında tarattırdım. Eva, Green Otel’de başgarsonmuş. Pazartesi sabahı saat sekiz sularında 911’i arayıp eski erkek arkadaşı Bruce Harrison’ın kendisini tehdit ettiğini söyleyerek koruma talebinde bulunmuş. Green Otel Müdürü Anna Williams’la iki saat önce telefonda görüştüm. Anna Williams, Eva’nın dün gündüz vardiyasından sonra saat 17.30’da esrik bir şekilde, ağlayarak motosikletle otelden ayrıldığını söyledi.” Sam dosyanın içindeki kâğıt yığınlarının arasından çıkardığı vesikalık fotoğrafı Patricia’ya uzattı: “Eva’nın eski erkek arkadaşı Bruce Harrison. Suç dosyası oldukça kabarık…”

Sam konuşmasına devam ederken iki el silah sesi duyuldu. Sam silah sesini duyar duymaz kendini yere atarak başını ellerinin arasına aldı. Patricia bir polis memurunun omzundan vurulduğunu, cinayet masası polislerinin polis otolarını kendilerine siper ettiğini gördü. Kıvrak bir hareketle 45 kalibre silahını kılıfından çıkardı. Kızağı çekip namluya mermi sürdü.  Etrafa hızlıca göz gezdirdi. Beyzbol şapkalı bir şahsın sis bulutu içinde elinde silahıyla olay mahalline doğru ilerlediğini fark etti. Patricia silahını iki eliyle kavradı. Davetsiz misafirin kafasına nişan alıp yavaşça tetiğe bastı. Silahtan çıkan patlama sesinin ardından hedef bir anda sırtüstü yere yığıldı. Çiftlikten yükselen kurt ulumaları kesilmişti. Birkaç dakika süren derin sessizlikten sonra Patricia silahını kılıfına yerleştirdi. Yerde hareketsiz şekilde yatan saldırgan şahsa soğukkanlılıkla yaklaştı. Beş dakika önce fotoğrafını gördüğü Bruce Harrison’ı karşısında görünce gözlerini kıstı: “Nemesis’in adalet kılıcına çarptın Bruce…”

*NYPD: New York Polis Departmanı

*Nemesis: Yunan mitolojisinde adalet tanrıçası

 

Yazarın (Mustafa Aslan) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Haftalık bültenimize ücretsiz abone olup gelişmelerden haberdar olabilirsiniz.

1990 Manisa doğumlu. Adnan Menderes Üniversitesi, Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu, Yiyecek İçecek İşletmeciliği Bölümü lisans mezunu.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir