Kudret
  1. Anasayfa
  2. Öykü

Kudret

Yazan: Batıni

0

Kudret

İnsanların yanması için küçük bir kıvılcımın yettiği gündeydim. Aralık’ı bekleyen yoktu sönmek için, zaten Temmuz da günahsızdı. Ellerim cebimde, sıcaklığıyla kendini avutuyordu o vakit. O vakit ki, ceplerim yanmaya başladı, ellerim inadına Temmuz’un altını çizdi; günaha çağırıyormuş gibi. Midemi kahve çekirdeğiyle doyurdum, ceplerimi şiirle söndürdüm. Bu telaşın sebebi, yoluma devam etmem –edebilmem- içindi yalnızca.

İnsanlarla karşılaştım; yüzleriyle çekingen bir sohbet içine girdim, uzaktan ve sessizce. Bir şey eksikti o yüzlerde. Eksikti, kendimden biliyorum. Eksikliği bulduğumu düşündüğüm anda gördüğüm her yüze tebessüm çizdim. Korkunç olan; gördüğüm her yüzün, bu eksikliğin ekşi tadına mahkûm olmasıydı. Onları prangalarından kurtaramazdım ama, tebessümün bir halta yaramasını umabilirdim.

Yarım yamalak gülüşleri suratlara çelimsizce çizdikten sonra aklıma kandım, kendime zaman ve hasret ayırdım. Yaşadıklarım bir an için gözlerim önüne dükkân açtı. Film şeridi gibi değildi, şeritlerimin filmi gibiydi sahi. Pişmanlığa hürmet etmişim sanki. Taşları değil, pirinci ayıklamışım her kendimi yitirdiğim an. Bana taşlar –taşlaşmak- kalmış, ceplerime sığmayan. Hâlbuki beş taş oynamasını öğrenmemiştim küçüklüğümün boy gösterdiği sokaklarda.

Kalacak yerim yoktu, gidebileceğim yerler yara almış. Toprak, bakımsızlıktan kırılıyordu, rüyalar paramparça büsbütün. Zenginlerin Dünya’da villası, içlerinde harabeleri vardı. Zenginliğin böylesi, düşmanın bile dudağını uçuklatırdı. Fakirler mi? Onları gözünde büyüten bir düşmanları olmadı hiç –fakirlikten ve alengirsiz imtihanlardan öte-.

Kendime yaptıklarımı ve yapmak istediklerimi düşündüm. Yaptıklarım acımasız, yapmak istediklerim ise kaçma planından ibaretti. Nereye kaçacağımdan haberim yoktu, kaçamayacağımı ezberlemiştim zira. Elli yedi kiloluk bedenimi hafif, zihnimdekileri ağır bulan kaldırımlara baktım. Gözlerim hâlâ parke taşlarındayken ellerimle sigara tabakamı açtım. Parmaklarımın arasına aldığım sigarayı cebimden çıkardığım çakmakla öpüştürerek yaktım. Sonra şu sözü fısıldadım kendime: “Sanırım, yazmaktan ötesi gerçekten haram bana.” Parke taşlarının arasından şiirler taştı o sıra. Biçare fısıltımı, yalnızca kaldırım taşları duymuştu. Ve ceplerimin içi suyla doldu. Şiir; haddini çoktan aşıp, gereğinden fazlasını yapabilmişti. Yağmurlar, artık şiirlerin kudretinden esinlenecekti.

Konuklarımızın diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Kudret

İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir