İKİ BİN Mİ YİRMİ İKİ, YİRMİ İKİ Mİ İKİ BİN?
  1. Anasayfa
  2. Deneme
Trendlerdeki Yazı

İKİ BİN Mİ YİRMİ İKİ, YİRMİ İKİ Mİ İKİ BİN?

(GODOT’YU BEKLERKEN)

0

İKİ BİN Mİ YİRMİ İKİ, YİRMİ İKİ Mİ İKİ BİN?

Çocukluğumun hayallerini hatırlıyorum son bir kaç gündür. Uçan arabalar, ışınlanmalar, hologramlar, sesli komut dışında çalışmayan araçlar, aletler vesaireler. Bir “Jetgiller” hayatı… Jetgiller izleyen nesil olarak çoğumuzun bugünlerden beklentisi buydu. Fakat giderek Fred ve Barney’e komşu olmak üzere olduğumuz bir hayata hapsolduk. Hatta Fred ve Barney bile bizlerden bir nebze daha fazla medeniyete sahip olabilir şu noktada.

Pandeminin yarattığı/oluşturduğu yeni sosyal alışkanlıklar, ayrıca psikolojik etkisi, bir de üstüne teknolojiyi aşırı yanlış anlayarak, o yanlış anlamayla kullanmamız sonucu evrensel olarak (bu durumu sadece ülkemiz olarak indirgemek de haksızlık olurdu) Hollywood filmlerinde Dünya’nın sonuna sebep olan canavarlardan halliceyiz şu an.

Yıl oldu 2022! Gerçekten iki bin mi yirmi iki yoksa yirmi iki mi iki bin? Benim hiçbir beklentim, dileğim kalmadı yeni yıl ritüelleri içinde. Vay efendim kimler gelmiş, hoş gelmiş diyerek hayatımın bu devre ait kapılarını açtım bekliyorum geçecek olan günlerin koltuklarına yerleşmelerini… Çay da demledim. Kahve de var. Ne yapalım? Sohbet edeceğiz, hayırlısı olsun inşallah nidaları ile de süsleyeceğiz konuşmalarımızı. Öyle ya da böyle geçecek işte 365 gün…

Kafamda deli sorular da kalmadı. Hiçbir şey beni ciddi anlamda şaşırtamaz artık. “Yok artık! Bu da mı oldu?” diyeceğim herhangi bir şey bulamıyorum mesela. Tüm samimiyetimle söylüyorum, şu an penceremden dışarı doğru baktığımda gökyüzünde E.T’yi görsem gülmekten başka bir şey yapamam. Arada sırada acaba Truman Show benzeri bir durum içinde miyim diye sorguluyorum fakat orada bunu düşünen bir tek Truman vardı. Benim etrafımdaki herkes bu beklenti içinde bir sorgulamada olduğu için bu tezim çürümüş oluyor. Yoksa mavilikleri geçmekte ne var?

Örneğin; şu an bu satırları deutschrap* dinleyerek yazıyorum. Kafamın içinde darmadağın olan fikirlerimi başka türlü toparlayamıyorum. (Meşhur müzik dinleme platformunun benim için sunduğu 2021 özetine asla bakmak istemiyorum.) Hayatımda böyle bir alışkanlık evresini yaşayacağım aklıma gelmesi bir yana, aklımı teğet bile geçmezdi.

Tarih 3 Ocak 2021 Saat 23:17 ve ben, belki de bundan birkaç saat önce Samuel Beckett’in Godot’yu Beklerken oyununun Paris’te sahnelenmesinin 69. yıl dönümünde Vladimir ve Estragon’nun eylemsizliklerinin çaresizliği içinde yaşadıkları varoluşsal sancıları ile bilinmeyen kurtarıcıyı bekledikleri gibiyim. Fakat yapacak çok işim, üretecek çok fikrim, korumam gereken çokça değerim, savunmam gereken görüşlerim ve benliğimle deutschrap dinlemeye devam edeceğim bir kaç saat. Aklımda yazıma başladığım ve arada da geçirdiğim tek soru olacak, hatta tıpkı Godot’yu Beklerken’in absürtlüğü gibi bir soru; “Gerçekten iki bin mi yirmi iki yoksa yirmi iki mi iki bin?”

*AlmancaRap

İKİ BİN Mİ YİRMİ İKİYazarın (Venüsyalı Biri) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

İnstagram hesabımızı da takip edebilirsiniz.

İKİ BİN Mİ YİRMİ İKİ, YİRMİ İKİ Mİ İKİ BİN?

Bence sadece yaşamalıyız ama nasıl? Yaşamaktan başka gaye değil de nasıl yaşamak lazım diye çok sorum var ölmeden bir kaçına cevap bulmak dileğiyle günleri geçiriyorum.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir
Yeniden

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir