1. Anasayfa
  2. Anı

Bartın Ulusal Şiir Günü, Haydar ERGÜLEN ve Ufak Bir Macera

"Ertesi gün taksiye bindim. Taksi şoförü, 'Duydun mu abi Sivas’ta insanları yakmışlar?' diye sordu. Benim aklıma birden Behçet geldi.  Bir sızı gibiydi bu. Biz Behçet’le yakın arkadaştık. Birlikte şiirler yazdık. Aynı dönemlerde yaşadık. Hemen bir gazete aldım ve orada gördüm Behçet Aysan’ın fotoğrafını..."


0

Haydar Ergülen, Haydar Ergülen ve Ufak Bir Macera, Bartın Ulusal Şiir Günü, şair Haydar Ergülen, şiir, Bartın ve hayat…

Üçüncüsü düzenlendi Bartın Ulusal Şiir Günü’nün. Ben ilk ikisine çeşitli sebeplerden katılamamıştım. Aslına bakılırsa çok garip bir şehir Bartın. Bu sene on sekizincisi yapıldı kitap fuarının. Burada sürekli tiyatro gösterileri düzenleyen Bartın Güzel Sanatlar Ve Turizm Derneği var. Ayrıca tam bir Bartın sevdalısı tarih öğretmeni Keramettin Çetin hocamız var. Kendisi de çok hoş şiir ve yazılar yazmakta ayrıca öğrencilerine de bu tutkusunu aşılamakta. Kubilay Menteş var mesela; tiyatroyu bir yaşam felsefesi haline getirmiş güzel insan. Aynı zamanda Bartın Güzel Sanatlar Ve Turizm Derneği’ne başkanlık etmekte ve birçok genci sanata teşvik etmekte.  Antika Müzik Evi & Organizasyon bu zamana kadar birçok sanatçıyı ve ünlü tiyatroları Bartın’a getirerek kültür sanat etkinliklerine ulaşmamızı sağladı. Antika Müzik Evi’nin sahibi Serdaim Erduran’ın seçici davrandığını ve Bartın’a layık olduğu kalitede insanların gelmesini sağladığı için minnettar olunmalı bana kalırsa. Ayrıca bu zamana kadar benim henüz tanışamadığım daha nice güzel insanlar yaşamaktadır kim bilir? Zamanla tanıştıkça onlardan da bahsetme fırsatım olur elbet. İsmini saydığım ve sayamadığım tüm bu güzel insanlara teşekkür etmek isterim. İyi ki varsınız… Var olamaya da devam etmelisiniz!

Saat 19’da başlayacaktı etkinlik. Burada belediyenin eski bir gösteri salonu daha var. Ben hazırlanan afişten etkinliğin orada yapılacağını düşünüyordum. Saat 18’de Amasra servisine binip Bartın’a 18.30 dolaylarında vardım. Ve etkinliğin yapılacağını sandığım yere doğru yürümeye koyuldum. Bundan 4 sene önce bu kadar kalabalık yoktu Bartın’da. Son dönem öğrencilerin de artmasıyla epey hareketlendi. Neyse; vardığımda mekânda şiir dinletisinin yerine kalın enseli ağabeylerin nikâh töreni münasebetiyle toplandıklarını gördüm. Ne yazık ki Bartın Kültür Merkezi’nin yolunu tutacaktım. Yürüme mesafesinde değildi. Ve saat 18.50 dolaylarındaydı. Hemen atladım taksiye. Kısa bir sohbetin, anıların, memleket hikâyelerinin ardından taksici abi yetiştirdi etkinliğe beni. Bu tip etkinliklerin tam saatinde başlamaması aslında bir avantaj oluyor benim gibilere… Nitekim, ben hep geç kalıyorum öyle ya da böyle…

Haydar Ergülen hakkındaKapıda Haydar Ergülen’le karşılaştık. Sıcak bir gülümsemesini paylaştı benimle. Fotoğraflarında bu sıcaklık yoktu çoğunlukla. Bu da beni biraz korkutuyordu. Ama karşımdaydı ve gülümsüyordu içtenlikle. Etkinlik Haydar Abinin konuşmasıyla başladı. Lafa “Eskişehirliyim” diye başladı. “Ve bundan gurur duyuyorum. Bu tip şehirleri arttırmalıyız, İzimir’i, Eskişehir’i..” diye de ekledi. Bir çok hikaye anlattı. Yaşadığı hikâyeleri, anlatmak istediklerini içtenlikle dinledi salondakiler. Sivas’ta Madımak Oteli’nde 2 Temmuz 93’de yakılan, hayatları söndürülen aydınları andı. “O gün” dedi. “O gün ben çalıştığım yerden izne ayrılmıştım. Bir reklam şirketinde metin yazarı olarak çalışıyordum. Akşam da birkaç arkadaşla kafaları çektik. Sivas’ta bir takım olaylar olduğunu duymuştuk ama başbakan yardımcısı Erdal İnönü’nün konuşmasını izlemiştik ve içimiz rahatlamıştı. Kimlerin katıldığını bilmiyordum o etkinliğe. Ertesi gün taksiye bindim. Taksi şoförü, “Duydun mu abi Sivas’ta insanları yakmışlar?” diye sordu. Benim aklıma birden Behçet geldi.  Bir sızı gibiydi bu. Biz Behçet’le yakın arkadaştık. Birlikte şiirler yazdık. Aynı dönemlerde yaşadık. Hemen bir gazete aldım ve orada gördüm Behçet Aysan’ın fotoğrafını…” dedi. Hemen arkasından kendi şiirlerinden okumaya başladı. Gözleri dolmuştu Haydar Abinin. Bunun farkına varmakla birlikte, benim de gözlerim doldu. Gözlerimiz hep doluyor zaten…

Söyleşinin ardından, şiir kitaplarını imzaladı Haydar Ergülen. Ben de iki şiirimi okuması için evde bir kâğıda yazmıştım. Ancak aksilikler peşimi bırakmadığından, o kâğıdı evde unutmuşum… Neyse ki bunu kendisine anlattım ve iletişim için bir de not yazdım. Ayrıca yazmakta olduğum ve eskiden çıkarmış olduğum dergileri de kendisine hediye ettim. Kitaplarını imzalattım. Onunla kısa süre de olsa sohbet edebildik. Samimiyetine sığındım diyebilirim. Benim için önemli anlardan biri oldu.

Etkinliğin ikinci yarısında, yerel şairlerin şiir dinletileri olacaktı. Ancak benim ayrılmam gerekmekteydi. Zira son servise yetişemezsem, Bartın’da gecenin bir vakti otostop macerasına dahil olacaktım. Bu, bir gün önce fena halde düşüp belini sakatlayan birisi için hiç de iyi olmazdı. Ancak Kültür Merkezi’nden duraklara yürümem gerekmekteydi. Epey mesafe de vardı ne yazık ki! Ancak yürümemek elde değildi. Bartın’ın bilmediğim sokaklarına dalmama neden oldu bu durum. Bu saatlerde birçok kentin birçok sokağı tekin değildir. Bu içgüdüsel bilginin tedirginliğiyle yaklaşık 40 dakika yürüdüm ve son dolmuşa yetişebildim. Soğuk bir yandan, sırtımdaki ter bir yandan ve belimdeki ağrı öte yandan… Epey bitkin bir halde eve varabildim. Güzel bir günü yazdığım birkaç şiirle tamamlayıp, uykunun kusursuzluğuna daldım…

 

durmadan taşırdım yanımda üç şeyi                                 anımsa bizim unutulmuş bir yazımız vardı

iri çakıl tanelerini, çatlamış bir narı                                  kıyısından çocukların dokunarak geçtiği

bir öpüşün bıraktığı harlı lekeyi                                       yaz kirli denizlerin körfezine çekildi

ipekten                                                                                 biten o yaz mıydı düşün istersen

çalınmış                                                                             bir taşra melankolisine kaptır kendini

umutlarla taşırdım                                                      -şimdi anımsanması gereken bir şeyler vardır      

ah sevgilim derdim, ölüm                                             hoyrat sevinçlerle sularında yüzülen

ne kadar çoktu yaşadığımızda.                                      olağan duygularla yüreği örten

                                                                                         bir aştan geriye suskunluk kalır-

Behçet AYSAN                                                                    Haydar ERGÜLEN

*Unutulmaya                                                                            *Unutulmuş Bir Yaz İçin

Yazarın (KorsanKalem) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir