Batu’nun ve Batının Kıyısından Notlar
  1. Anasayfa
  2. Deneme
Trendlerdeki Yazı

Batu’nun ve Batının Kıyısından Notlar

0

Batu’nun ve Batının Kıyısından Notlar

İnsan tüm hengâmenin içerisinde bir yandan savaşırken, bir yandan oturup durum değerlendirmesi yapamıyor. Bıkkınlık öldürmediği için, tükenmeye yüz tutsa da hayatlar, insan “yaşamaya” devam ediyor. Paranoya ile her şeyi gereğinden fazla düşünerek, tutulması zorunlu yollar çizerek yaşamak… Buna ne kadar yaşamak denir bilemiyorum. Benim anlayışıma göre yaşam, ruhen efor sarf etmeden mutluluğu hissedebilme hadisesidir. Hayatımın tüm hengâmesi içinde yolumu kaybetmenin ötesinde, sevdiklerimi de kaybetmek üzereydim ki, çok önemli bir şeyin farkına vardım: Sizi gerçekten seven insanların sevgisi, ahmaklıklarınızdan daha büyük oluyor. Bu güçle birlikte ilerlemeye başladığı zaman insan, yolu ve zihni açık hale geliyor. Kendi kıyılarımda uçurumdan aşağı yuvarlanmak üzereyken geldiğim Batı kıyılarında “eski” hayatıma biraz dönmüş olmam da bana yardımcı oldu: Kıyıda pedal çevirmek, bedeni zevk alarak kullanmak, yorgunluğu gerçekten hissedene dek kulaç atmak, gün batımını Batı kıyılarında müzik dinleyerek seyretmek…

Ankara’da şüphesiz hayatım daha “hareketliydi” ancak bu hareketlilik hem kötüye doğru yol tutmama neden oluyordu, hem de sadece zihinsel bir hareketlilikti. Akademik sorumluluklar, doktora öğrenciliği, üzerime aldığım işler, kendime biçtiğim “Superman” rolü… Zihnim ve ruhum kızarmak üzereyken geldim Batı kıyılarına, gelirken uçurumun eşiğinde beni adeta ipten aldı o büyük sevgi, kaza bela olmadan oturup düşünmeye başladığım anda taşlar yerine oturmaya başladı bir şekilde.

Öncelikle insan her şeyi düşünmemeli. Daha doğrusu, üzerine fazla gitmemeli. Kendime o kadar yabancılaşmışım ki, kendi kavramlarımı ve hayatı yaşama biçimimi unutmuşum: Her insan farklı şekillerde inşa olur; yaşadıkları, gördükleri, duydukları, rastladıkları onu o yapar ve bu nedenle her insan, kavramları ve duyguları farklı şekillerde algılayarak yaşar. Hayatımın merkezine koyduğum bu düşünceye bile yabancılaşıp saçma sapan bir yol tuttuğumu fark ettim. Hislerimin bir filmdeki, bir şarkıdaki veya başka insanlardaki aynı adı taşıyan hisle uyuşması gerekiyormuş gibi hissettim… Kısa bir süre önce böyle sıkıntılı bir zihin yapısı içindeydim: Sürekli düşünce, sürekli bir kalıba sokma çabası, sürekli kendini sorgulama… Elbette sonu iyi bitmedi, sonu, kendime ve hiç hak etmeyen insanlara karşı haksızlık etmek oldu. Ancak dediğim gibi; sizi gerçekten seven insanların sevgisi, ahmaklıklarınızdan daha büyük oluyor. Büyük bir sevgi zırhıyla kuşatılmış halde yürümeye devam ediyorum Batı kıyılarında.

Salgın sürecinde hepimiz hayatlarımızın bazı parçalarını yitirdik: Kimimiz sevdiklerini, kimimiz alışkanlıklarını geride bıraktı. Yine bu noktada, yitirdiğim alışkanlıklarım yüzünden uçurumun eşiğine geldiğim için utanmadığımı belirtmem gerekiyor. Hislerimden ve düşüncelerimden utanmıyorum, uçurumun eşiğine sürüklenirken beni iten şeyler arasında utanç ve fazla düşünmek de vardı.

Anka Kuşu gibi küllerinden doğabilir insan,
Şanlı bir imparatorluk gibi yeniden de yükselebilir.

Batu’nun ve Batı’nın kıyılarından şimdilik bu kadar; tatlı, hoş ve güzel kalın.

Batu'nun ve Batının Kıyısından Notlar

Yazarın (antropolog) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Batu’nun ve Batının Kıyısından Notlar

İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir