Ayrık Otu
  1. Anasayfa
  2. Deneme

Ayrık Otu

0

Ayrık Otu

Yine de diyorum sabahı var gecenin kulağımda. Türlü türlü enstrümanlar konuşuyor ne güzel cümleler, nasıl güzel hayaller, umutlarıma yeşillik katıyor melodiler. Gözlerimi kapatıyorum her yer yeşil, her yer mavi, gözlerimi kapatıyorum göğe bakmalara doyamıyorum.

Ne aile, ne dost, ne gelecek, ne geçmiş, ne sevgili, ne şimdiki zaman var. Dilimin ucuna kadar büyüyen kalbimin sıcaklığı kursağımı dolduran heveslerin arasında. Tek derdim kulağımın dibinde vızıldayarak dolaşan arı. Çok can yakıyor mübarekler. Ne tuhaflar ama can yakınca ölüyorlar, kıyamıyorum bu yüzden. Bir de bizim cangılın soytarılarına bak, can yakmadan yaşayamıyorlar.

Ayrık otu gibiyiz birbirimizin. Hiçbirimiz birbirimizi sevmiyoruz ama hep burnumuzun dibindeyiz, her yer insan.

Akıl hiç göstermez kendini insanoğluna. Akla platonik âşık gibiyiz. Akılla olmakla alakamız yok ama mantıklı olmalara da nasıl hayranız!? Yaklaştıkça da kaçıyoruz. Bir dakika, bir dakika kaçıyor muyuz yoksa kaçırıyor muyuz?

Gözlerimi açmak istemiyorum bu ağaç altı, bu göğe bakma hali ne de güzel. Zamansız mekânlarda hayaller ya da acı gerçekler olmadan öylece bakakalmak ne güzel. Başım kimsenin omzunda ya da dizinde değil ne güzel. Başımın yükü benim kollarımda ne güzel.
Soru var, sorun var ama soran da benim cevaplayan da hatta sorun da benim ne güzel, nasıl güzel.

Bir sıcaklık hissediyorum. Güneş ısıtıyor desem, yoo güneş yok tepede bu da neyin nesi derken, bir de bakıyorum sıcağı sıcağına bir ayrık otu bitmiş yanımda. Bir rahat yok buralarda bile diyerek açıyorum gözlerimi. Sabaha ne kalmış ne kadar kalmış diye akrebin yelkovanı mı yoksa yelkovanın mı akrebi yakalamaya çalıştığını çözemediğim âşıkların ne zamandır kaçak oynadıklarına bakıyorum tam bakarken bir kızıllık doğuyor az eşyalı bol sayfalı odama. Vakit tamam, bu geceyi de atlattık, şimdi keyfini çıkarma zamanı dur gitme demeyeceğim inan. Gece, karanlığın içimi acıtıyor, gündüzün kirini acıya tercih etmeye karar veriyorum yine kızılına aldanıp, fakat biliyorum benim sadakatli dostum gecedir.

Yazıp çizerek geçiriyoruz hayatı, bazen de boyuyoruz birbirimizin hayatını. Yazıp çiziyor, yapıp bozuyoruz, kendimizi aklayıp paklayıp çamurlara, allayıp pullayıp karanlığa dalıyoruz. Ne bir yaprak oluyoruz yeşeren ne de mevsimi biliyoruz zamanın içinde. İstediklerimizi liste liste yazıyor tek yanlışla siliyoruz. Bir melodi mırıldanıyoruz dudaklarımızın arasında kulaktan kulağa yayılıyoruz ya ağıt ya da bir marş oluyoruz ya da laflar oradan oraya. Ne bir eksiğiz ne bir fazla; ya kalabalığız ya da yekpare tek düzen yaşayıp giderken arapsaçı yollara dalmayı nasıl da başarıyoruz? Sıcakla soğuk arası ılık olamıyoruz. Gri olmayı bildiğimiz kadar neyi biliyoruz ki nefes alıp vermekten başka?

Yazarın (Venüsyalı Biri) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

İnstagram hesabımızı da takip edebilirsiniz.

Ayrık Otu

Bence sadece yaşamalıyız ama nasıl? Yaşamaktan başka gaye değil de nasıl yaşamak lazım diye çok sorum var ölmeden bir kaçına cevap bulmak dileğiyle günleri geçiriyorum.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir