Anlamak
  1. Anasayfa
  2. Deneme
Trendlerdeki Yazı

Anlamak

İnsanları anlamak konusu öyle arapsaçı ki ben işinden çıkamam! İnsan sorgulamaya, sırf kendi varlığını, sonsuz gibi görünen kâinattaki yerini ve değerini anlamlandırabilmek için yapmıştır.

0

Anlamak

Anlamak; kendi içinde bile “anlam” barındırırken, bu anlamı sorgulatan ve anlamaya çalıştıran bir kavramın kelime tasviri. Bu soyutluğun somutlaştırılmış hali.

Anlamak varoluş ile ilişkilendirilmiş ve felsefenin temelini oluşturmuştu. Anlamak sorgulamakla eş değerdir diyebilir miyiz? Sorgulamak anlamak mıdır yoksa anlamaya çalışmak mıdır?

Heidegger’in varlık anlayışını ele alırsak eğer; Heidegger terminolojisinde, varlığı anlamak metafiziğin üstesinden gelmek demektir. Metafiziğin üstesinden gelmek ise “Hiç”i anlamaktan geçer. Bu durumda anlamak ile varoluş ilişkilendirmesini sorgulamaya başlamalıyız?

Bu sebeple de Sartre’ın varlık anlayışını ele alırsak eğer kendinde-varlık (étre-en-soi), kendisi-için varlık (étre-pour-soi) ve başkası-için varlık (étre-pour-autrui) olmak üzere üç ayrı varlık tarzını belirlediğini görüyoruz fakat bunlarla ilerken, Sartre’nin “iç daralması” hakkında düşüncelerini görüyoruz. İç daralması içinde kendisini keşfettiren özgürlük, “Hiç”in varoluşuyla nitelenebilir diyor ve biz hiçbir şey anlamıyoruz!

Felsefede varlık, var oluş, öz, hiçlik, zaman ve hatta anlam ve anlamak ile ilgili bir dolu bilgi bulabileceğimizi okurken oradan oraya atlayacağımızı, atlarken de bir öncekini 3-5 sefer çürüteceğimizi, çürütürken okuduklarımızı da çürüteceğimizi eninde sonunda ağzı olan konuşmuş maşallah dedirtecek kadar kafamızın bulanacağı kesindir.

Velhasıl kelam dostlarım, anlamak bilmekten geçer diyenlerdenim ben << Tıpkı varoluşun en nihayetinde değmesi gibi>> bir konuyu bilmeden anlayamazsınız, anlarsanız bilmiş olmaz, bildiğiniz öğrendiğiniz için anlarsınız ve anladığınız zaman tepki verir/ eyleme geçersiniz. Son zamanlarda hayata/yaşamaya dair bildiklerimizi hatta ezberlerimizi öyle unuttuk ki okuduklarımızı, gördüklerimizi, izlediklerimizi anlamakta güçlük çektiğimiz için tepkisiz kalmaya başladık. Bu tepkisiz kalışlarımız bizi bile rahatsız eder boyutlara ulaşınca da bir hezeyan hali, bazen bir reaksiyon gösteriyoruz fakat o zamanlarda çevremizde anlaşılıyor ya da anlaşılmıyor oluşumuza dair sorgulamalar dolaşıyor.

İnsanları anlamak konusu öyle arapsaçı ki ben işinden çıkamam! İnsan sorgulamaya, sırf kendi varlığını, sonsuz gibi görünen kâinattaki yerini ve değerini anlamlandırabilmek için yapmıştır. Fakat sonuç asla anlamamıştır ya da asla demeyelim de ortak bir anlayış olmamıştır diyelim. Sonuçta “İnsan Nasıl Bir Hayvandır?” sorusuna verilen cevapların farklılığı da en net dayanağımdır bu hususta. Bir de sürekli yazılıp çizilmesi insanın, “İnsan nedir?” (Mark TWAIN) ve “İnsan Ne İle Yaşar?” (L.TOLSTOY) kitaplarımızı unutmayalım. Nitekim insan kendini bile anlayamazken, karşısındakini ya da başka birini anlamak istemesi ve arzusu ise takdire şayandır gözümde. Hatta “seni çok iyi anlıyorum” cümlesi yalanların en büyüğü olarak ilan edilse hiç şaşırmam.

Eğer her şey anlaşılmış olsaydı hayat nasıl olurdu diye çok merak ediyorum.

Sonuç: Her şey anlamaktan geçiyor evrende! Ama önemli olan ne anladığın? Mesela bu yazıdan ne anladınız? (Pek bir şey anlamamış olabilirsiniz?)

Yazarın (Venüsyalı Biri) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

İnstagram hesabımızı da takip edebilirsiniz.

Bence sadece yaşamalıyız ama nasıl? Yaşamaktan başka gaye değil de nasıl yaşamak lazım diye çok sorum var ölmeden bir kaçına cevap bulmak dileğiyle günleri geçiriyorum.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir