Siyah Kapaklı Defter
0

Siyah Kapaklı Defter

  • Koca bir gün, pencereden dışarıyı seyreden bir kadının hislerini kaleme alan bir öykü yazın.

“Bu apartmanın en son katında oturan bir kadın vardı.” dedi annem ve anlatmaya başladı. Öyle pek konuşmazmış. Söylentilere göre bir gün çayını alıp geniş kare şeklinde, duvarında kitaplık olan, ortada küçük bir masası ve sandalyesi bulunan balkonuna çıkıp oturmuş. Etrafı izliyormuş ve bir defter tutuyormuş. İçinden geçeni, olup biteni yazdığı defteri yanından hiç ayırmazmış. Etrafı izlemeye devam ederken çayından bir yudum almış ve bu aldığı son yudummuş. O çok sevdiği balkonunda ölü bulunmuş. Kalp kriziymiş nedeni. Kadın vefat edince defteri bizim kapının önüne koymuş birileri. Defterin üzerinde benim adım yazıyormuş. Annem bütün bu olanları anlatınca ürpermiştim ama şimdi daha iyi anlıyorum. Neden benim ismim yazıyor? Benimle ne alakası var? Artık anlatma sırası bende o defteri, okuduğumda hissettiklerimi anlatma sırası bende. O defterde neler yazdığını anlatma sırası bende. İşte başlıyoruz…

Defter elime ilk geçtiğinde korkuma yenik düşmüştüm. Bir süre açıp okuyamadım neler yazdığını. Cesaretimi toplayıp açtığımda ise büyülenmiştim adeta. Ben her öğlen bahçedeki çimlere uzanıp siyah kapaklı, üzerinde gül olan defterime yazardım. Neredeyse hiçbir gün aksatmazdım. Bütün gördüklerimi, günün bana hissettirdiklerini yazardım.

Bu kadın da her öğlen balkona çıkıp beni seyreder, beni yazarmış meğer. Benim dışımda da derdi, sıkıntısı, mutluluğu ne varsa anlatmış bana. Bir yerinde şöyle yazıyordu: “İşte yine geldi o kız. Ne de çok benziyor bana, gençliğime. Nasıl da hissettiriyor maziyi bana. Şimdi yaşlandığımı hissediyorum artık, güçsüzleştiğimi… Yaş ilerledikçe anlıyor insan yaşamanın güzelliğini… Her bir nefes ne de güzel benim için. Eşimin, çocuklarımın özlemini gideriyorum sana baktıkça annemin, babamın… Yalnızlığıma nasıl da iyi geliyorsun kızım. Maziyi kucaklıyorum seninle, kırlara koşup yazdığım maziyi… Sen farkında değilsin belki ama sen yazarken bütün doğa seni seyrediyor. Ağaçtaki kuş sen her yazdığında sana bakıyor. Yanına gelen o kedi sadece sen varken geliyor buraya. Güneş yalnızca sen yazarken böyle parlıyor ve kızım ben yalnızca sen gelince bu balkona oturuyorum. Bir şey itiraf etmeliyim kızım. Ben sen gelmeden önce küsmüştüm her şeye, bütün evrene en çok da kendime. Bunun nedeni ise bütün ailemi kaybetmiştim olmam ama sen bana iyi geldin, bana hatırlattın. Bana nasıl biri olduğumu hatırlattın. Yazmaya küsmüştüm, insanlara küsmüştüm, doğaya, kendime küsmüştüm… Sen beni bütün benliğimle barıştırdın kızım. Şimdi rüzgârın tenimde bıraktığı o soğukluğu, çayın her yudumunun verdiği o huzuru, evrenin sesini sever oldum. Beni kendimle kavuşturduğun her an için teşekkür ediyorum sana. Şimdi oturdum seni izliyorum yine. Bu çok sevdiğim balkonumda evrenin şarkısıyla, o mükemmel manzarasıyla seni izliyorum. Sen yine yazıyorsun kızım. Sakın bırakma, sakın vazgeçme hissettiklerini anlatmaktan ve sakın küsme kendine…”

İşte ben de bütün bunları okuduktan sonra hissettiklerimi dökemedim kelimelere. Getiremedim iki cümleyi bir araya. Öylesine duygu yüklenmiştim ki ne hissettiğimden bile emin değildim. Ve işte yine o kedi, kafamı kaldırıp baktığımdaysa balkonda bu kadını görmeyi diledim…

————————————Editör Notları——————————————–

Öncelikle yazı egzersizimize katıldığın için tebrik ederim. Bazı düzeltmeler yaptım. Gönderdiğin metinle karşılaştırırsan göreceksin. Bununla beraber aşağıdaki uyarılara da göz gezdirmeni istiyorum. Yazmaya devam, yazdıkça hataların daha da azalacaktır. Görüşmek dileğiyle…

“Artık anlatma sırası bende o defteri, okuduğumda hissettiklerimi anlatma sırası bende. O defterde neler yazdığını anlatma sırası bende. İşte başlıyoruz…” Sırası bende kalıbı bana biraz yorucu geldi. Sanki bu ilk üç cümleyi tek cümle altında verebilirdin. Ayrıca bu tarz öykülerde “işte başlıyoruz” tarzında giriş cümlelerini pek kullanmayı sevmiyorum. Yani bana göre gereksiz.

“Ben her öğlen bahçedeki çimlere uzanıp siyah kapaklı, üzerinde gül olan defterime yazardım. Neredeyse hiçbir gün aksatmazdım. Bütün gördüklerimi, günün bana hissettirdiklerini yazardım.” Çok yakın cümlelerde “yazardım”ı kullanmışsın. Yine bu üç cümle bir ya da iki cümle olarak yazılabilirdi.

“Eşimin, çocuklarımın özlemini gideriyorum sana baktıkça annemin, babamın…” Bu cümlede yanlış bir uygulamada bulunmuşsun. Sesli bir şekilde cümleyi okuduğunda sen de farkına varacaksın.

Konuklarımızın diğer yazılarına da göz atabilirsiniz. 

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz. (Siyah Kapaklı Defter öyküsü)

Siyah Kapaklı Defter

İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir