Şimdi bir denizin huzuruna bırakıyorum kendimi…
  1. Anasayfa
  2. Deneme

Şimdi bir denizin huzuruna bırakıyorum kendimi…

0

Şimdi bir denizin huzuruna bırakıyorum kendimi…

Şarkı eksik bir şey mi var hayatında diye başlar. Gözlerin neden sık sık dalıyor? Gözler dalar. Gözler bazen görmez olur çünkü. Karanlığa kızarız ama, gözlerimiz kapalıdır o an. Gözler kapalı olunca karanlık vardır. Açıkken ufak da olsa bir ışık, bir şeyler anlatır insana. Gözleri kapalı insanlar, bazen bir durakta on milyon yıl bekler. On milyon yıl karanlığa küfreder. Hayat geçer. Hayat geçmek zorundadır. Ki zorunluluklarla doludur bu dünya. Dünyayı ciddiye almamak gerekir bazen. Bazen en ciddi şeyler bile küçük bir çocuğun, basit bir oyunundan daha önemsizdir çünkü. Anlamak güç de olsa, birçok insanın yaşadığı bu hayat aynı kederlerle, aynı sevinçlerle bezenmiştir. Bencillik ettiğimizden, başımıza gelenlerin sadece bizlerin başına geldiği yanılgısına kapılırız. Oysa bencillik en kötü şeydir şu hayatta. Dünyanın en bencil insanları zenginlerdir baktığınızda. Çünkü para her şey demektir onlar için. Bir çocuğun basit bir oyununda gizli olanı görmezler. Karanlık kaplamıştır dört yanlarını. Belki yaşlandıklarında açacaklardır gözlerini. Belki ölüm döşeğinde tanışacaklardır gün ışığıyla… Ama artık onlar için yapılacak çok da bir şey kalmamış olacaktır o vakit. Ebedi bir karanlığın arifesinde korkulu bir bekleyiştir yaşadıkları…

Bir durakta on milyon yıl karanlıkta beklemek, bu hayatın temel döngüsünü anlamamış olmaktan ileri gelmektedir. Hayat, yaşadığın anlardan ibarettir. Yaşamadığın anlar ise, sadece çöptür. Yaşanmamıştır. Karanlıkta kalmıştır o anlar. O anların çokluğuyla, mutsuzluk aynı paralelde ilerlemektedir. Karanlık arttıkça, mutsuzluk da yayılır bedenin her hücresine… Sonrasını biliyorsunuz işte. Herkes bilir sonrasını. Herkesin sonrası biraz gariptir, ama bilinir sonralar… Kimi saplanır kalır bataklığa, kimi yeni bir yola çıkar.

Bir bataklığa düşmüştüm çocukken. İki ayağım birden saplandı. Debeleniyordum çıkmak için. Debelendikçe, daha da dibe batıyordum. Sonra annem ve babam fark ettiler durumu. Babam çekip aldı bedenimi batmakta olduğum bataklıktan. Bataklığın olayını ben o zaman kavradım aslında. Bir kere paçayı kaptırdın mı, kurtulması güç! Nedense, her birimiz yaşamımızın bir bölümünde bataklığa atlıyoruz. Ama bu bataklık çekmiyor içine, aksine biz kendi kendimizi batırıyoruz. Kendi kendimizi yok ediyoruz. Bir bataklıkta yok olmaktan daha güzel şeyler varken şu hayatta, bir bataklığa takılı kalıyoruz.

Tüm bunların farkına vardığında. Tüm bu saçmalıkların, planların, küslüklerin, sevgisizliklerin… Farkına vardığında bize dair ama bizden olmayan şeylerin, işte o zaman sıyrılıyorsun karanlıklardan da, bataklıklardan da. Onlar bir köşede senin güçsüz bir anını kovalıyorlar. Ama sen farkına vardığın bu gerçeğin bilinciyle artık onlara pabuç bırakmıyorsun.

Ben bu karanlıktan çıkarken; kolları ipince, gözleri parıldayan, hayattan beklentileri olan, sevgisini hissettiğim birisinin yardımını aldım. Karşınızdayım. Tüm karanlıklara savaş açtım, bekliyorum artık. Sevginin iç gıdıklayan hoşluğuna eriştiğimi hissediyorum. Yüzümü daha çok gülümserken yakalıyorum. Eskinin üzerini kalın bir betonla kaplıyorum. Belki bu da bir an. Belki yarınsız, sabahsız ya da sonrasız… Ama elimde olan bu anı değerlendirmek, yarınlar gele dursun. Ben şimdi bir denizin huzuruna bırakıyorum kendimi…

Şimdi bir denizin huzuruna bırakıyorum kendimi...

Yazarın (KorsanKalem) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.
İnstagram hesabımızı da takip edebilirsiniz.

Şimdi bir denizin huzuruna bırakıyorum kendimi…

İlginizi Çekebilir
Ayrık Otu

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir