Merhaba Ben Nedim
  1. Anasayfa
  2. Öykü

Merhaba Ben Nedim

0

Merhaba Ben Nedim

Sokağın köşesine sinmiş oturuyorum. İnsanlar geçiyor. Kimileri gözlerini dikip bakıyor, kimileri görmezden geliyor. Bazıları kartonumda yazana bakıp belli belirsiz gülümsüyor. Bazıları da hiç anlamıyor ne demeye çalıştığımı. Farklı gözlerden, bir sürü bakış… Hepsinin kendi içerisinde bir anlamı var. Belki de anlamsızlığı… Sadece oturuyorum ve izliyorum onları. Ben Nedim. Başarısız bir distopyanın başarılı karakteri.

Evet, ben Nedim… Tanımayanlarınızın bile gözü bir yerden ısırıyordur beni. Kahve almak için döndüğünüz sokağın köşesinde, haftalık alışverişinizi yapmak için girdiğiniz marketin paspasında ya da köprü altında. Mutlaka bir yerde görmüşsünüzdür beni. Sokaklar benim evim, ben sokakların sahibiyim. 6 yıldır. Tam 6 yıldır bir o sokakta, bir bu paspastayım. Nasıl olur bu dediğinizi duyar gibiyim. Oluyor işte. 6 yıl önce kimsesiz çocuklar yurdundan salıverdim kendimi sokaklara. İlk başta zor oldu tabi. Pamuk gibi yataklardan sert zeminli banklara kısa süren ama bana bir ömür gelen bir yolculuktu bu. Belim tutuldu mesela iki büklüm kaldım hayatımda ilk defa, yürüyemedim. Sonra düşündüm, insan bu dünyadan bir kez olsun beli bükülmeden gitmemeli.

Hep de sokaklarda yatmadım tabi. İş buldum inşaatta. Amelelik… Yevmiyesi 50 lira. Sigorta yok dediler sorun değil dedim. Zaten sigortanın da ne olduğunu bilmiyordum. “Oğlum, sigortan mutlaka olsun, emekliliğinde hayat kurtarır” diyen bir babam olmamıştı ki hiç. Olsaydı kesin bilirdim, hayır derdim sigortasız çalışmam. Lükse bak be! Velhasıl kelam, başladım işe epey de çalıştım. Taksim’de dev bir inşaat, tüm İstanbul ayaklarımın altında… Arada eylemler yapılıyor, “Çocuk işçilere hayır!” diye bağırıyorlar. Hâlbuki kafalarını kaldırsalar görecekler beni, Kazım’ı. Kazım… 14 yaşında. Babası yok, yani var ama yok. Küçükken bırakmış gitmiş anasıyla bir başına. Olsun Kazım diyorum bak annen başında, benim kimsem yok. Annemi düşünüyorum sonra, acaba nasıl biri, nerede ne yapıyor merak ediyorum. Yüzünü hatırlamaya çalışıyorum, yok çıkmıyor. Keşke diyorum bir teknoloji çıksa da doğduğum anı hatırlasam bulsam annemi. Gerçi çok pahalı olur kesin bu teknolojiler, çıksa da alamam ki. Dolar 7 olmuş diyorlar.

Bir usta var başımızda, adı Yaşar. Ama bildiğimiz Yaşar Usta gibi değil hiç. Sen mi büyüksün ben mi Yaşar Usta? Sen tabi. İşe 10 dakika geç kalınca kovmakla tehdit ediveriyor hemen. Ya da yevmiyeden kesip kendi cebine atıyor. Patronun verdiği bayram harçlıklarından bir kısmını kendine ayırıp kalanını bize pay ediyor. Kazımla bana en azı düşüyor. Gerçi bir keresinde 23 Nisan’da fazla yevmiye vermişti, çocuk bayramı diye. Sağ olsun…

Yılları bir orada bir burada geçirdim, farklı inşaatlarda farklı insanlarla. Annemi babamı hiç bulamadım, hoş pek de aramadım. Sonra çok yoruldum. Ne için çalışıyorum dedim, ne uğruna? Sokaklara attım kendimi. Sorguladım. Neyin içinde yaşıyoruz, nasıl bu kadar birbirinden farklı hayatlar yaşıyoruz? Cevabını bulamadım. Bir o bankta bir bu bankta geçirdim günlerimi. Önümden geçerken para bırakanlar oldu. Onlarla idare ettim günümü. Bazen banklarda kitap unutanlar oluyordu, hiç derdim yokmuş gibi alıp onları okuyordum ben de. Sanki biraz ufkum genişledi gibi oldu ama gece ayazında soğuktan donarken yitirip gitmişim onu da. Sonra bir kitap geçti elime, yeni şeyler öğrendim bu sayede, yeni kelimeler farklı kültürler. Nerde ne zaman kullanırım bilmiyorum diye düşünürken önümdeki kartona yazdım. Nedim ben. Başarısız bir distopyanın başarılı karakteri.

Yazarın (Zeynep Çelebi) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz. (Merhaba Ben Nedim)

Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir