Altta Kalanın Canı?
0

Altta Kalanın Canı?

Öyle uzunca bir süre, pencereden dışarıyı seyrettim. Kar tanelerinin yere düşerken savrulduğu ve bir şekilde yığıldığı o enfes sessizlik karşısında sadece mutlu olduğumu anımsıyorum. Kar o kadar çok yağmıştı ki birazdan okullar tatil edilecekti. Ama ben henüz bundan bihaberdim. Okula gitmek için heyecan duyduğum ender günlerdendi. Âşık olduğumda da böyle bir heyecan duyduğumu hatırlıyorum. Şimdi garip geliyor tabi… Acaba kime âşık oldum? Ya da o yaşlarda hissettiğim şeyin aşk olduğunu nereden biliyorum? Neyse ki artık soru sormayı bıraktım. Çünkü cevapları olmayan sorular sormak bir şekilde mutsuz ediyor.

Çantamı yalapşap toplayıp beşinci kattan ışık hızıyla sokağa fırladım. Oysaki az önce annem yapılabilecek tüm uyarıları yapmış ve bu uyarıları dinlemememin hastalıkla sonuçlanacağını ilan etmişti. O yaşlarda, sonunu düşünmeyen küçük kahramanlardan olduğumdan annemin ikazlarını yine kulak arkası edivermiştim…

Servise gidene kadar I. Kartopu Meydan Muharebesi’nin kahraman gazileri arasına katılıyordum. Neyse ki savaşımızda can kaybı yoktu. Elbette çokça küfür ve acı içeren bir coşku içerisindeydik. Bu coşkumuz, az sonra gelecek haberle bilmem kaç katına çıkacaktı. Kara haberin tez geleceği bilinir. O gün bize gayet kar beyaz bir haber ulaştı. Okullar tam 9 gün tatil edilmişti…

Herkes sevinçten çılgına dönmüştü. Karda yuvarlananlar, birbirine sarılanlar, takla atanlar gırla gidiyordu. Bense garip bir şekilde sırtımdaki çantayı tüm gücümle havaya fırlattım. Kar yığının içine gömülen çantama doğru koşup adeta “altta kalanın canı çıksın”daki gibi üzerine atladım. Bunu neden yaptığımı bilmiyorum. Bir nedeni olduğunu da sanmıyorum. Ama o hareketim bir anda “altta kalanın canı çıksın”a dönüştü. Çantamın o gün canının çıktığına yemin edebilirim. Tabii bir üstündeki kahramanın da bir miktar canı çıkmış olabilir…

Üstüme yığılanlar çanta ve benim canımın çıktığına kanaat getirdikten sonra bu eziyet son buldu. Nedense oradaki hiçbir çocuk o gün çantasını dahi bırakmak için eve gitmek istemiyordu. Ancak birkaç anne olayın farkına varıp çocuklarına sahip çıktı! Üzgün suratlarla aramızdan ayrılanlara inat, dışarıda kalmayı başaranların mutlulukları yüzlerinden okunuyordu.

Kimin fikriydi bilmiyorum. Ama çok orijinal bir fikir olduğunu söyleyebilirim. O karda, maç yapmaktan daha müthiş ne olabilirdi ki? Takımlar kaleler seçildi. Bizim kalenin bulunduğu taraf oturduğumuz dairenin balkonundan görünüyordu. Bu durum biraz canımı sıksa da yolumdan dönmeyeceğim çok açıktı. Böyle bir fırsat bir daha ne zaman elime geçebilirdi ki?

Maç hayli kaygan, soğuk ve komikti. Kayıp düşenler, top sürerken kara saplananlar, suratına top çarpanlar, terli vücutlar ve soğuktan buz kesmiş suratlar… Maçın sonucunu hatırlamıyorum. Ama kısa bir an kalemizin olduğu kısımdan eve doğru baktığımda göz göze geldiğim annemle birbirimize salladığımız ellerimiz ve hiçbir şey olmamış gibi maça devam edişimi unutamam. Dokuz gün nasıl geçti, karlar eriyip nasıl yok oldu ve bunların üzerinden onlarca yıl nasıl devrilip gitti gerçekten şaşkınım.

Zamanın sürüklendiği ve bu sürüklenişin içine çektiği hayatlarımız, birleşmeyi başaramayan bir bütünü temsil ediyor. O bütün, türlü nedenlerden dolayı daha da parçalanıp başkalaşıyor. Özünde aynı olsa da başkalaşım kaçınılmaz. Belki bir dönüş olabilir. Büyük bir kırılma ya da kopma buna neden olabilir. Anlamlı ya da değil, bütün hikâye aktarılmalı ve anlamaya çalışılmalı…

Oysa garip planlarla kurgulanmak istenen hayatlar; çağın anlamsızlığında çok sıradan, çok benzer ve çok temelsiz bir hale geliyor. Kendine has özellikleri olmayıp başarısız bir klona dönüşen bu eksik, yaşamını devam ettirmede zorluklar yaşıyor…

Kurallar koyup bu kuralların kölesi haline gelen ve sürekli çıkış arayan insan; çıkışı hiç beklemediği bir şekilde karşısında buldu. Bir hastalık tüm dengeyi altüst etti. Ama bir çıkış da sundu. Bu çıkışı algılama yetisine sahip bireylerin, çok da uzak olmayan bir tarihte çantalarını gökyüzüne fırlatma eşiğine geleceklerine inanıyorum. Ben o tip insanlardan mıyım? Buna net bir cevap vermem güç. Ama çok önceden bir kere yapmıştım. Bir daha niye yapamayayım ki?

Yazarın (KorsanKalem) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.
İnstagram hesabımızı da takip edebilirsiniz.

İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir