Tanrı Bizi Affedecek Venüsya!
  1. Anasayfa
  2. Öykü
Trendlerdeki Yazı

Tanrı Bizi Affedecek Venüsya!

0

Tanrı Bizi Affedecek Venüsya!

Venüsya’da yine gözler boşluğa asılı kalmış. Hava tutarsız, öfkeli. Bir öfkeli gündü, geceye karışan. Şimdi mavinin en güzel vakti Venüsya’da. Neden çerçeveyi örtelim ki? Birazdan öfkeli gün, yaşlı geceye bırakacak yerini ve sokaklar yıkanacak damlalarla. Belki boşluğa asılı gözler bile o damlalara tutunarak inecek Venüsya sokaklarına. Buna bir son vermeliyim. Ben Venüsya topraklarının mucizelerinden geriye kalan son kişiyim. Bu hale bir son ve yeni bir hale başlangıç yaratmalıyım!

“Sevgili Venüsyalılar!

Şimdi sizlere içimizi kaplayan karanlığı nasıl yok edeceğimizi anlatacağım!

Herkes bir çerçeve önünde, herkes kendi çerçevesi önünde… Sınırları kadar yaşıyor, sınırları kadar görüyor. Ölü toprağı atılmış gibi beti benzi atmış insanlar var artık Venüsya’da. Bir mucize gerek, boşlukta asılı gözler mucize bekçisi gibi ufuk çizgisine siper olmuş bekliyorlar. Bir mucize gerek Venüsya’ya. Sanki her gece kâbus ve kâbuslar bizlere rüya borçlular.

Mavi kızıla dönerken siyaha karışmadan çerçeveler örtülmüyor artık. Ne zamandır böyleydi Venüsya? Bu havası bile tozlu, zamanın geçmekten nefret ettiği ülkede yıldızlar bile aydınlatmıyorken etrafı, mucizeyi nasıl fark edeceğiz?

Savaş sonrası günlerdi, hiç ümit kalmamıştı yaşamaya dair. Nefes almak bile acı veriyordu. Ne için yaşanmıştı bu karmaşa, ne için yaşanmıştı bu yorgunluk? Tanrı elini eteğini çekmişti bizden. Af dilemeliydik ondan. Çünkü biz onca yaratılan mahlûklardan daha mahlûk olmuştuk. Ne bir ağaç, ne bir çiçek, ne bir insan kalmıştı bu topraklarda. Evet, insan kalmamıştı çünkü bunca kıyameti yaratan kimse insan olamazdı. Biz yine nefes diye acı doldururken ciğerlerimize tıpkı bugün olduğu gibi mucize bekliyorduk. Işıklar sönmüş, daimi karanlık başlamıştı acaba ışıkları yakacak mucize bizim olacak mıydı?

Hangi felsefeyi, hangi dini, hangi dili yeniden yazmalıydık? Hangi vicdanı yeniden inşa etseydik? Bir elçi mi gerekli bize? İstediğimiz mucize, o ışıkları yakacak güç, o elçi miydi? Yıkıklar içinde kalmış bir meydanda toplanmış bir düzine yıkık ruh ile yaralı beden birbirlerini izlerken akıllarından geçen tek soru “biz mucize olabilir miyiz?” sorusuydu. Kaç gün geçirdik, onca zaman geçti üstünden? Yine de geçen zamanı biliriz fakat “o meydanda” geçen zamanı yine de bilemeyiz. Hepimizin içinde kalan korlardan kıvılcım yaratmamız gerektiğini biliyorduk ve dinlenmek zorundaydık ama dinlenirsek korlar kıvılcım olmadan sönecekti. Bu yüzden durmadan, dinlenmeden mucize olmaya karar verdik. Evet, beklediğimiz mucize gelmeyecekti çünkü mucize biz olacaktık.

Şimdi hepimizin yarattığı bu çerçevelere sahip olana dek yarattığımız kıvılcımdan doğan o büyük alev sönmek üzere fakat ulu Venüsya halkı, mucize yine biz olacağız. Yıkın çerçeveleri, yine toplanalım yıkık ruhlarımızla, yıkık meydanda. Mucize bir kez olacak diye yazan bir kitabımız yok bizim. Mucize biziz diye yazan bir kitabımız var ve bu mucizeyi tarihin tekerrür ettiği gibi tekerrür edebiliriz.

Aralayın vicdan kapılarınızı, vicdanı biz yazdık! Aralayın aklınızın felsefe kitaplarını çünkü üstünü çizip yenisini yazacağız! Tanrı bizi affedecek Venüsya!”

Tanrı Bizi Affedecek Venüsya!

Yazarın (Venüsyalı Biri) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

İnstagram hesabımızı da takip edebilirsiniz.

Tanrı Bizi Affedecek Venüsya!

Bence sadece yaşamalıyız ama nasıl? Yaşamaktan başka gaye değil de nasıl yaşamak lazım diye çok sorum var ölmeden bir kaçına cevap bulmak dileğiyle günleri geçiriyorum.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir