Kefernahum
  1. Anasayfa
  2. Deneme

Kefernahum

Yazan: Nazende

0

Kefernahum

Belki daha önce önerilmiş, belki daha önce izlenmiş bir filmle geldim: Kefernahum.

Bu evde kalma sürecinin en iyi tarafı içimize dönmeye, içimizdekini tanımaya verdiği fırsat sanırım. Aldığımız nefese yüklediğimiz anlamı, aslında çevremiz için değil de biz kendimiz için neyiz’i görmeye o kadar çok zamanımız var ki… İşte tam da bu yolda izlenecek filmler, okunacak kitaplar, cevap aranacak sorularımız var.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Ağlama” şiirinden bir dizeyle bağlandı Kefernahum’un yolları…

“Ağlama, gözleri kızarmış çocuk!
Tek damla yaşın düşmesin yere.
Bak, tek güzelliğimiz yokluk,
Sana bir öğüt; ağlama boş yere.” Tek güzelliğimiz yokluk diyordu Tanpınar, Zain’e yazmış olabilir miydi bu şiiri? Kim bilir, belki de…

Film boyunca kaşlarım çatıktı oldukça huzursuzdum. Kimi izledi, kimi dayanamadı ve kapattı, kimi sözler verdi Zain’e, kimi lanet okudu, kimi şükretti, kimi de anladı… Her sokağa çıkışında her an her yerde görebileceği çocukları anladı. O çabayı, vazgeçememeyi, direnmeyi anladı. Neden bu kadar net verebildi Zain ve Tigest mesajı, nasıl bu kadar anlatmak istedikleri şeyi yaşadık? Çünkü onlar gerçek yaşamlarında da birer mülteciydi. Film olarak sundukları aslında onların yaşamıydı. Labaki de şöyle anlatmış: “…benim için o (Zain) mucize çocuk. Kendisi Suriyeli bir mülteci. Elbette Suriye’deki savaştan kaçmış, Lübnan’a gelmiş ve son sekiz yıldır Lübnan’da çok zor koşullarda yaşıyor. Okula gitmiyor, sokaklarda büyümüş. Sokaklarda büyüdüğünüzde çok şey görürsünüz. Çok fazla şiddet görür ve çok fazla istismara maruz kalırsınız. Kendisi görmemesi gereken birçok şey görmüş. (Bu nedenle) onda çocukluğunu yitirmiş, yetişkin olmuş bir çocuğun bilgeliği vardı. Bu yüzden bu kadar iyi olabildi. Çünkü zaten bildiği bir şeyi yapıyordu.” Buradan bir cümle oturuyor yüreğime; onda çocukluğunu yitirmiş, yetişkin olmuş bir çocuğun bilgeliği vardı… Ve Zain şikayetçiydi, ailesinden hem de…

“Anne ve babamdan şikayetçiyim. Beni dünyaya getirdikleri için…” Labaki avukat olarak bir bir sorguluyor Zain’e verilmiş bu hayatı, buna sebep olan herkesi…

Bizlerde hep söyleriz ya hayatta bir çocuğun mutluluğundan daha değerli ne olabilir, peki buna göre mi davranırız? Bir mendili bize satmak için yaklaşan bir çocuk gördüğümüzde nasıl da o çocuğu hiç görmemiş gibi çeviririz kafamızı başka bir yöne. Sokakta gördüğümüz bir çocuğu, bizden bir şey istediğinde nasıl da görmezden geliyoruz. Ama elimizin altındaki telefonlardan dünyayı kurtarıyoruz, o çocuklara bakmadan geçen birinin haberini görünce altına binlerce ağır sözle yorum yapıyoruz. E bizin yanımızdan da geçti o çocuklar! Şimdi ise dönüp kendimize bakma zamanı, bunca yaşanan felaketin bir sebebi elbet var. Görmemiz gereken çokça şey var. Dostoyevski’den bir soruyla bitiriyorum: Bir kentin mutluluğu her gün küçük bir çocuğa işkence yapılmasına bağlı olsaydıkent halkı ne yapardı?”

Düşünmeli…

 

Nadine Labaki’nin gözünden Keferhanum: https://gazetekarinca.com/2019/01/yonetmen-nadine-labakinin-gozunden-kefernahum/

Fragman: https://youtu.be/_h8SfhPcOqc

 

Sitemizdeki diğer denemelere de göz atabilirsiniz. 

Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

– Kefernahum

İlginizi Çekebilir
Yenilginin Erdeminde

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir