Lesbos’un İncisi: Sappho
Günümüzde Yunanistan sınırları içerisinde yer alan Midilli Adası’nın antik dönemdeki adı Lesbos’tu. Bu adada hemen hemen tüm tarihi dönemlerde kültürel faaliyetler canlılığını korumuş, ticaret gelişmiş ve adanın refah düzeyi yüksek olmuştu. Bu durum istilacı orduların iştahını kabartmış olsa da ada halkı kendisini savunmaktan geri kalmamıştı. Ada, Batı Anadolu’nun yanı başında olması sebebiyle Grek coğrafyasından çok İonia ile etkileşime girmişti. Felsefenin ve şiirin tüm zamanlar için adada önemli bir yeri olsa da; özellikle MÖ 7. yüzyıl sonları ile 6. yüzyıl başlarında bu durum üst seviyeye ulaşmıştı. Çünkü sosyal yaşamda ve edebiyatta o zamana kadarki bütün ezberleri bozacak olan Sappho doğmuştu.
Çocukluk ve gençlik yılları hakkında pek fazla bilgiye rastlamadığımız Sappho’nun mutlu bir ailede büyüdüğü ve küçük yaşlardan beri şiir üzerine düşünmeye başladığını biliyoruz. Günümüze tamamlanmış pek fazla şiiri ulaşmamış olsa da onun çağdaşı ya da ondan birkaç yüzyıl sonra yaşamış yazarların alıntıları sayesinde şiir dilini ve dönemin poetikasında ne denli güçlü bir etki bıraktığını anlayabiliyoruz. Özellikle yerel Aiol lehçesiyle, sade bir dille şiirlerini kaleme almış olması onun dönem edebiyatı içinde kısa sürede tanınmasına ve dikkatleri üzerine çekmesine sebep oldu. Sappho o dönemin kısıtlı imkânlarına rağmen neredeyse tüm Akdeniz’de tanınan bir kadın şair olarak ünlenmişti. Savaşlara ve zorluklara gebe söz konusu çağda, epik şiir kudretini korurken bizler Sappho’da lirizmi iliklerimize kadar yaşarız. İnsanlara duyduğu saf sevgiyi en yalın haliyle söylerken bile lirik ahengi yakalayabilmesi onun en büyük başarısıydı. Bazen bir müzik aletine ve şarkılara duyduğu tutkuyu bazense akşam yıldızlarını seyrederken saçının rüzgârda dağılması onun şiirlerine konu olmuştu. Lir onun için şiir söylemede önemli bir ögeydi ve lirle beraber şiiri daha uygun hale getirmek amacıyla yeni ölçüler üzerine çalışmıştı. Bu kadar ünlenen ve başarıya ulaşan bir kadın olması belki de onun özel hayatını daha çok gözler önüne sermiş ve onu rahatsız edecek toplumsal bir baskıya dönüşmüştü. Yine de o, kendi açtığı okulunda öğrencilerine felsefe, şiir ve retorik üzerine dersler vermekten hiç geri durmadı.
Sappho için denilebilir ki bütün hayatı şiir sanatını geliştirmek üzerine geçmiştir. Hangi sanat dalından hangi çağdan olursa olsun tüm sanatçılara ilham olan saf güzelliği aslında onun şiir anlayışıyla eşdeğerdir. Strabon: “Tüm yazılı tarihte onun yanına yaklaşabilen başka bir kadın şair yoktur.” diyerek Sappho’ya olan hayranlığını dile getirirken; Palatina Antolojisi’nde: “Nasıl Homeros’u geçmeye çalışıyorsa erkek şairler, tıpkı onun gibi geçmeye çalışacaklar Sappho’yu kadın şairler…” denilerek Sappho’nun şiir sanatında nasıl bir etki bıraktığıyla alakalı önemli bir tespitte bulunulacaktı.
Gel şimdi bana yeniden
Kurtar beni zulmünden kaygının
Söndür yanıp tutuşan gönlümü
Kavgaya katıl benim safımda
…
Duruyor şimdi Lidyalı kadınlar arasında
Gül parmaklı ay
Güneş battıktan sonra
Saçarak ışıklarını tuzlu denize
Çiçekli kırlara
Nasıl söndürürse yıldızları
Düştüğü zaman güzelim çiğ
Açtığında güller
İncecik maydanozlar
Çiçeğe durmuş yoncalar…
Yazarın (İdris Serhat) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.
İnstagram hesabımızı da takip edebilirsiniz.
Lesbos’un İncisi: Sappho