1. Anasayfa
  2. Öykü

Eksik Yanım

Yazan: Aybukerdem


1

Eksik Yanım

Küçük kız gözlerini açar açmaz ördeğini aramaya başladı. Önce yatağın içine baktı ama orada yoktu. Oysa annesi uyumadan önce hep yanına bırakırdı sevimli oyuncağını. Ördeği olmadan korktuğunu bilirdi kızının. Neredeydi bu oyuncak?

Yataktan atlayarak ördeğini aramaya başladı. Aradığını odasında bulamayınca koridora çıktı. Ev çok sessizdi. Annesi kahvaltı hazırlamadan önce her zaman yanına gelir ve ona günaydın öpücüğünü verirdi. Bu sabah neden geciktiğini merak etti. Annesiyle babasının odasına gitmek istemedi. Aslında ördeği olmadığı için biraz korkuyordu ama babasının bağırmasından daha çok ürküyordu. Çünkü babası çoğu zaman sinirlenir annesine bağırır, onu üzerdi. Annesi, babasının erken uyanmaktan hoşlanmadığını bu yüzden bazen sesinin biraz yüksek çıktığını söylemişti. Ama küçük kız gece yatağında yatarken de babasının bağırdığını ve annesinin ağladığını duymuştu. Tabi bunu annesine hiç söylememişti onun daha fazla üzülmesini hiç istemezdi.

Oyuncağını koridorda da bulamayan küçük kız mutfağa doğru yürüdü. Ördeği sandalyenin üzerinde duruyordu. Oyuncağına sıkıca sarılırken artık eski kadar korkmadığını fark etti. Ev hâlâ çok sessizdi. Karnı da acıkmaya başlamıştı. Dolabı açıp annesinin onun için yaptığı kekten bir dilim aldı. Mutfak masasında oturmuş, bir yandan kekini yerken bir yandan da annesinin neden hâlâ kalkmadığını merak ediyordu.

Kapının zili çalmaya başladığında masada oturmaya devam etti. Küçük aklından birçok düşünce geçmeye başladı. Şimdi babası uyandığı için sinirlenir ve bağırırdı. Keşke zile basmaya devam etmeselerdi. Babasının annesini ağlatmasını istemiyordu. Ama biraz korkmaya da başlamıştı. Artık annesinin yanına gelmesini istiyordu. Oyuncağına daha sıkı sarılırken evin içinden sesler gelmeye başladı. Önce anneannesinin sesini tanıdı sonra teyzesinin. Kapıyı çalan teyzesi olmalıydı. Onların neden bu saatte evlerinde olduğunu anlayamadı.

Anneannesi ona sesleniyordu, cevap veriyordu ama sesi çıkmıyordu. Mutfağa doğru gelen telaşlı ayak seslerini dinledi. Onu oyuncağına sıkıca sarılmış halde bulan anneannesinin yüzündeki korku ağlamasına sebep oldu. Neden ağladığını bilmiyordu ama sadece ağlamak istiyordu. Annesini istiyordu.

Anneannesi ve teyzesi de ağlıyordu. Onların neden ağladığını anlayamadı. Teyzesi korkmamasını, babasının artık gelmeyeceğini söylüyordu. Buna sevinmeliydi; artık annesi ağlamayacaktı. Onlara annesini sormak istiyordu ama konuşamıyordu. Neler olduğunu anlayamıyordu. Neden konuşamıyordu? Neden annesi hâlâ gelmemişti? İhtiyacı olan gücü ondan alacakmış gibi oyuncağına sıkıca sarıldı.

Teyzesi “Ece, ben çok acıktım, hadi bir şey yiyelim” derken gözlerine ulaşmayan bir gülümsemeyle yeğenine bakıyordu. Küçük kız bir mutsuzluk hissediyordu. Ama ne olduğunu anlayamıyordu. Anneannesi ve teyzesi bir yandan kahvaltı hazırlarken bir yandan onu güldürmeye çalışıyorlardı. Ece bu mutluluk oyununa onları üzmemek için katıldı. Teyzesinin önüne koyduğu yiyeceklerin tadını bile fark etmeden yedi. Teyzesine sahte gülücükler gönderdi. Kahvaltı sonrası sofranın toplanmasını sabırla bekledi ve tüm işler bittiğinde mutfaktan çıktı. Kendi odasına, oturma odasına koştu ama annesi yoktu. Artık babasının sinirlenmesinden korkmuyor, sadece annesini bulmak istiyordu. Koşarak yatak odasına gitti. Ama kapı açılmadı. Şiddetle kolu aşağıya çekmeye devam etti ama kapı açılmıyordu. Kapının neden kilitli olduğunu anlayamadı. Annesi gündüz asla kapıyı kilitlemezdi. Avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı ama sesini duyamıyordu. Sesi çıkmıyordu. Artık çok korkmaya başlamıştı, tüm gücüyle kapıya saldırırken hıçkırarak ağlıyordu.

Kapı sesini duyan teyzesi Ece’yi ağlamaktan şişmiş gözlerle kapının önünde yığılmış bir halde buldu. Kapıyı açmaya çalışırken avuç işleri soyulmuş, küçük tırnakları kopmuş ve parmakları soyulmuştu. Teyzesi onu kucağına alarak odasına götürdü. Yaralarına krem sürdükten sonra tıpkı annesi gibi yatağına yatırıp çok sevdiği şarkıyı söylemeye başladı. Ama Ece sakinleşmedi. Bu onu daha da çok korkuttu. Teyzesi neden annesi gibi davranıyordu? Onların şarkısını daha önce hiç söylememişti. Bu şarkı annesiyle kendisinin şarkısıydı, onlara aitti. Neden annesi hiç gelmeyecekmiş gibi davranıyorlardı?

Ece, teyzesinin kollarında uyuduğunu kendi yatağında uyandığında anladı. Ördeği yine yanında değildi. Oysa annesi küçük oyuncağı asla unutmazdı. Uyurken oyuncağı olmadan yattığında huzursuz hissettiğini bilirdi. Mutfaktan gelen konuşma seslerini duyduğunda bir an için çok sevindi. Sonunda annesinin döndüğünü düşündü. Sevinçle yatağında atladı ve koridora doğru koştu. Ama mutfağa yaklaştığında annesinin orada olmadığını anladı, koridorun sonundaki yatak odasının kapısı da hâlâ kapalıydı. Anneannesinin ağladığını ve teyzesinin onunla konuşmaya çalıştığını fark etti.

Teyzesi “Ablam öldü anne, artık Ece için daha güçlü olmalıyız. Bu evden onu çıkarmalıyız. Babasının annesini öldürdüğü evde yaşamaya devam edemez. Sürekli o odaya girmeye çalışıyor. Gözünün önünde annesi öldürüldü. Artık hiç konuşmuyor ya da konuşamıyor. Ece’yi buradan çıkarmalıyız” dediğinde olduğu yerde kaldı.

Ölüm ne demekti? Kötü bir şey olmalıydı, annesinin gelmemesinin sebebiydi. Onun neden gelmediğini anlayamamıştı. Teyzesinin tüm çabasına rağmen evden çıkmayı reddetmişti. Çünkü geldiğinde annesinin onu evde bulmasını istemişti. Ama artık gitmek istiyordu. Ölümü sevmiyordu. Sadece oradan gitmek istiyordu…

Teyzesi, kıpkırmızı gözleriyle, yüzünde kurumuş gözyaşlarıyla, duvara sinmiş bir halde buldu küçük kızı. Ne ona sıkıca sarıldığında ne de elinden tutup evden çıkardığında hiç tepki vermedi Ece. Elindeki ördeğini yavaşça yere bıraktı. Artık ördeğini istemiyordu. Onu da annesini de koruyamamıştı. Kapı arkasından kapanırken dönüp arkasına bakmadı, annesinin bir daha gelmeyeceğini anlamıştı…

 

Sitemizdeki diğer öykülere de göz atabilirsiniz. 

Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

İlginizi Çekebilir
Son Şarap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (1)

  1. Harika bir yazı olmuş emeğinize sağlık.Kadinlarimizin hakkettiği değeri görmesi dileğiyle.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir