Deliler Okulu
  1. Anasayfa
  2. Öykü

Deliler Okulu

0

Deliler Okulu

Öykü: Deliler Okulu

“Burada her şeyi serbestçe yaşamayı seçmiş insanlar yetişmektedir!”

Kapısında yazan bu cümle, koskoca hayattan kaçan onlarca insanın sığınağı olmuştu. Türlü nedenden dolayı bir araya gelmiştik. Kimse kimsenin ne yaptığıyla ilgilenmez, farklılıklar özgürlüğün bir göstergesi olarak algılanırdı. Burayı kuranların en büyük arzusu hastane izlenimi vermemekti. O yüzden burayı bir okul olarak kurmuşlardı. Bizler de hasta değil, birer öğrenciydik. Bay Bilge ve Bayan Es de öğretmenlerimizdi. İsimlerini hiç bilmezdik. Onlar da bizlere ismimizle seslenemezdi zaten. Geldiğimiz gün, kaydımız yapılırken bir lakap seçmemiz istenirdi. Mesela ben X’tim. Verilen tüm tişörtlerime X yazmamın sebebinin bu yüzden olduğu düşünülüyordu.

Günler, hayatın bizlere öğrettiği her şeyden vazgeçip yeni bir hayatı keşfetmemiz için sıralanırken, bizler de bunun hakkını veriyorduk. Bir arada olmaktan mutluluk duyduğum; Kara, Tesla, Çiçek ve Zar ile birlikte önce kendimizi, ardından birbirimizi keşfediyorduk. İçimizden sadece Kara erkekti. Sapsarı saçları, masmavi gözleri ve upuzun boyunun yanında, yanmış bir suratla herkes tarafından dikkat çekiyordu. Fakat o bir yolunu bulup saçlarının ebediyen siyahlaşmasını bekliyordu. Tesla günün belli saatlerinde çözdüğü sudokularla meşhurdu. Çiçek, kavanoza doldurduğu bir toprağı haftanın belli günlerinde suluyordu. Zar ise bulduğu her şeyden irili ufaklı zarlar yapıp penceresinin kenarında sergiliyordu.

Günün belli saatlerinde toplanıp önce Kara’nın saçları, Tesla’nın çözdüğü sudokuları, Çiçek’in kavanozdaki toprağı ve Zar’ın yeni ürettiği zarları hakkında konuşuyorduk. Nihayetinde benim tişörtlerime geliyordu sıra. Grup tarafından beğeniliyordu. Ufak önerilerle yenisinin daha iyi olacağına karar kılınıyordu. Oysa ben X’tim. Bir değeri olmayan ama var olduğu bilinen… Bunu kimsenin bilmesine imkân yoktu. Bazen ben bile unutuyordum bu gerçeği. Dışarıda yaşadığım gerçeğin, bu okulda bir önemi olmaması beni cezbediyordu.

Bay Bilge haftanın üç günü bizlerle konuşuyordu. Hayatın anlamını yitirdiği bir çağda, normal olmanın hastalık sayılması gerektiğine inanıyordu. Bu yüzden hiçbirimiz ilaç kullanmıyorduk. Bolca şarapla geçiriyorduk bu toplu sohbetleri. Günler, kahkahaların huzurunda sürüyordu okulumuzda. Bayan Es’in şarkıları karışıyordu gecemize. Herkes bir ahenk içinde, geçmişin acılarından sıyrılıp alkolün uyumuna tutunuyordu. Geçmişin büyük cümlelerinde, erdemli insanların fısıltıları dolaşıyordu aramızda.

Ben hep Kara’yı sevdim. Tesla, Çiçek ve Zar da öyle. Ama hiç çekip almadık birbirimizden. Aramızda paylaştığımız bir huzurdu O… Saçlarının sarısında koskoca bir hüzün sakladığını biliyorduk. Kimse sormuyordu geçmişin acılarını. Kimse kimseyi tanımıyordu gerçekten. Ama bir araya geldiğimizde uygun bir iklim doğuyordu mutluluk adına. Bay Bilge, gerçeği keşfetmekten bahsediyordu. Gerçek, yaşamakta olduğumuz andı. Geçmişi yıkmayı, onu reddedebilmeyi öğrenmekti amacımız.

Ve okul bir gün bitti…

Bizim için okulun ne zaman biteceği hep belirsizdi. Geçmişi yıkabilenlerin mezun olduğunu biliyorduk. Ama geçmiş öyle kolayca kurtulunamayan bir yüktü. Nihayet bir gün, her şey bir anda oluvermişti. Önce Çiçek’in kavanozdaki toprağından bir çiçek filizlendi. Çiçek; uygun şartlarda, bir tohuma gerek duymadan hayatın yeniden doğabileceğini keşfetmişti. Zar; yaptığı zarları fark eden bir sanat atölyesinden davet aldı ve ilk sergisini okulun koridorlarında sergiledi. Verilen emeğin bir sanat eserine dönüşeceğini kavradı. Zarlar hayatına şans getirdi. Tesla; sudoku yarışmalarına katıldı ve uluslararası bir başarıya sahip oldu. Zekanın sınırlarını geliştirebileceğini ve tutkularının peşinden koşmanın sonuçlarına tanıklık etti. Kara; o güzel saçlarını kazıttı. Fiziksel güzellikleri sevmenin yanıltıcı olduğunu, ruhun güzelliklerini sevebilen insanlarla beraber mutlu olunabileceğini anladı. Yüzündeki yaraya rağmen yanında olacaklara tutundu. Ve ben, X… Hayatın koşturmacalarında silinen benliğin yansıması… Varlığımın farkına vardım. Bir X’in bile bu hayattaki yerinin vazgeçilmezliğiyle yüzleştim. Değersiz sandığım yaşamımın mucizelerle dolu olduğu bu hayatta, varlığımın doldurulamaz olduğunu anladım. Beni yok sayanlara inat; varım, var olmaya devam ediyorum…

Diplomasız bir sondu bizimki. Ancak bir diplomanın getireceği mutluluktan daha büyüğünü keşfedebilmiştik. Kırık dökük ne varsa geride bıraktık. Bay Bilge ve Bayan Es’le yeni hayatımızda da görüşmeye, yaşam mücadelemizde bizlere öğrettiklerini uygulamaya devam ediyoruz. Haftanın belli günlerinde, Matiz’in loşluğunda ruhlarımıza serpiştirdiğimiz damlalarla huzurlu bir yaşam sürdürüyoruz.

Ve biliyoruz; bir hayatı yaşamak, koca bir yükü sırtlamaktır. Cesaretle sırtlıyoruz o yükü… Geçmişi umursamadan günün güzellikleriyle…

Yazarın (KorsanKalem) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz. (Deliler Okulu nerede?)
İnstagram hesabımızı da takip edebilirsiniz. (Deliler Okulu nedir?)

Çizim: Tuğçe Çelebi

İlginizi Çekebilir
Günlerden Pazardı

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir