1. Anasayfa
  2. Öykü

Anne Kokusu

Yazan: N. Talha KARABOĞA


0

Anne Kokusu

Yürüyorum mahallenin dar sokaklarında. İnsanlar geçiyor yanımdan. Kiminin eli kömür karası, kiminin toprak… Kiminin yüzünde gam var, kiminin yüzünde öfke. Tekinsiz bir yer burası. Herkesin gelmeye çekindiği. Ama benim mutluluğum bu mahallede saklı. Bunun bilinciyle huzur içinde yürüyorum sokakları.

“Hişt yakışıklı!”

Eve doğru bakıyorum. Elli yaşlarında bir kadın. Kısa kestirmiş yer yer ağarmış sarı saçları, kahve gözleri ve siyah geceliği ile camdan bana bakıyor. Şuh dolu bir eda ile sesleniyor bana yeniden.

“Gelsene yanıma ha?” Geceliğinin üstünü açarak göğüslerini bana gösteriyor. “Eğlenelim azıcık ne dersin?”
Bir şey söylemeden uzaklaşıyorum. Arkamdan kadının bağırışı duyuluyor;

“Gelsen ölücen sanki göt!”

Ağır adımlar ile elimde poşetle ilerliyorum. Ve sonunda aradığım adrese varıyorum. Kapıyı çalmam ile kadın kapıyı açıyor. Siyah saçlı, badem gözleri ile ona çok benziyor. Bir de yüzündeki makyajı temizlese…

“Nerde kaldın ya! Gelmezsin sandım bugün!”
“Geciktim biraz, kusura bakma…”

Elini bana doğru uzatıyor.
“Alayım ücretimi…”

Cüzdandan parayı çıkarıp ona veriyorum. Eli ile yüzünü okşayıp poşeti elimden alarak;
“Sen az içeride bekle. Hazırlanıp geliyorum ben. Tamam?”

Odaya doğru ilerliyorum. İncelemeye başlıyorum. Mavi renge boyanmış bir duvar, kahverengi renkli eski bir soba. Sobanın üstündeki çaydanlık fokurduyor. Tam karşımda kırmızı renkli bir koltuk duruyor. Sağ tarafıma doğru baktığımda mavi plastik bir masa, iki sandalye ve evin tahta penceresini görüyorum. Masaya doğru ilerleyip evin penceresinden mahalleye bakıyorum.

“Barış!”

Burnuma gelen salça ve tarhana kokusu ile kendine geliyorum. Kapıya doğru baktığımda onu görüyorum. Kırmızı eşarbı, mavi renkli fistan elbisesi ve sarı hırkası ile… Annemi…

“Tarhana yaptım yavrum hadi gel yiyelim. Bak, salçalı ekmek de var.”

Tepside bulunan tabakları masaya koyup karşıma oturuyor.

“Hadi yavrum ye.”

Çorbayı içiyorum ve içmem ile geçmiş canlanıyor gözümün önünde… Çocukluğum geliyor aklıma. Arkadaşlarımla yaptığım maçlar, oynadığımız oyunlar… Ve annemin sesi:

“Barış, hadi yavrum geç oldu artık gel eve baban gelmeden.”

Ve onu son gördüğüm gün…

“Oğlum… Canım yavrum… Annesinin kuzusu. Bak ben gidiyorum artık. Baban da bu ev de sana emanet. Sakın üzme kendini e mi yavrum? Ben hep senin yanında olacağım…

Ve gözlerini kapatışı… Elinin yavaşça elimden çekilişi… Benim yere kapaklanıp ağlamam…
“Bırakma beni… Bırakma anam!”
Gözlerim doluyor. Ağlamamak için direniyorum.

“E hadi oğlum yesene yemeğini! Beğenmedin mi yoksa?”
“Yok yok, çok beğendim. Eline sağlık.” Boğazım düğümlenerek ekliyorum… “Anne..”
“Hadi soğutmadan ye o zaman. Bak salçalı ekmek de yaptım. Çayla beraber yeriz. Hadi yavrum.”

Yemeğimizi yiyip kırmızı koltuğa geçiyoruz. Önce kadın oturuyor koltuğa sonra ben. Oturduğum gibi başımı onun dizine koyuyorum. Saçlarımı okşamaya başlıyor.

“Oğlum canım yavrum annesinin kuzusu.”
“Kurban olsun ona annesi, Barışım benim…”

Elini yüzüme doğru yaklaştırıyor. Aradığım tüm her şeyi orada buluyorum. Kömür, tarhana, salça kokusu… Şefkatin kokusu… Anne kokusu…

Huzur dolu bir gülümseme ile kapıyorum gözlerimi… Ağzımdan düşen tek bir cümle ile…

“Anne… Annem…” Sıkıca sarılıyorum ona…
“Bırakma beni oldu mu?”
“Bırakmam yavrum… Bırakır mıyım hiç?”

Bu anın biteceğini biliyorum. Uyanacağımı, yanımdaki kadının annem olmayacağını, buruk bir huzurla evden ayrılacağımı… Ama şu an bunları düşünmüyorum. Seans bitimine kadar Anne kokusunu içime çekiyorum…

Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Haftalık bültenimize ücretsiz abone olup gelişmelerden haberdar olabilirsiniz.

– Anne Kokusu

İlginizi Çekebilir
gösteri

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir