Söyleyin Şimdi Bana!
  1. Anasayfa
  2. Deneme

Söyleyin Şimdi Bana!

Yazan: Ceyd

0

Söyleyin Şimdi Bana!

Saat yine gördüğüm kadarı ile epey ilerlemiş. Bense deliliğin dibine vurmuş bir yabancı olarak görmeye başladım tekrardan kendimi. Bir sigara yaktım. Kederlenince insan sigara yakıp dudaklarına götürürmüş ya. İşte ben de onu yapmaya çalışıyorum şuan. Ah, kıza bak, ne kadar kötü demeyin sakın ha! Kötü biri değilim. Sadece bazı şeyleri deneyerek iyi veya kötü olduğunu öğrenmeye çalışanlardanım. Hem Dücane Cündioğlu bile sigarayı yavaş yavaş öldürdüğü için caiz olarak görmüş ya. Size daha laf düşer mi bilemiyorum.  Evet. Konuya geçelim. Elimde beni kederlendiren iki beyit var;

‘’Gören sanur ki safadan semay(ı) rah iderüm
Döner döner bakarum kuy(ı) yâre ah iderüm’’
Esrar Dede
‘’Ne şeb ki kûyına yüz sürmesem ölürüm
Ne gün ki kametini görmesem kıyamet olur’’      
Nef’î

Âşık, günümüzde çok basite indirgenen bir semboldür. Etrafımızda da görüyoruz değil mi.. Her yer vıcık vıcık sözde aşıklar ile dolu. Hayattaki her şeyi basite indirgeyen vıcık insanlar.. Oysa bir de eski edebiyatta yer alan beyitlerdeki âşıklara bakınız. Hepsi zor sınavlardan geçmekte. Hepsi acılar içinde kıvranmakta. Sevgilinin bir yan bakışına dünyaları verebilecek türde devasa insanlar bunlar..

Bakın yukarıdaki ilk beyitte aşığın zevk ve sefadan dolayı döndüğü dile getirilir. Oysaki âşık zevk ve sefadan değil; sevgiliye kavuşabilmek ümidi ile acısı ile öyle bir dönmektedir ki,  her döndüğünde sevgilinin bulunduğu yere doğru dönüp ona belki de binlerce, on binlerce kez ah etmektedir. Sevgili değil mi bu? O nazıyla, cilvesiyle aşığı yer bitirir. İstediği her şeyi aşığına yaptırmakta üzerine yoktur. İstediği zaman da çeker gider. Aşığa söz söyleme hakkı tanınır mı? Hayır. Fakat o, çektiği acıdan bile zevk alır. Acısına da su dökülmesini hiçbir zaman istemez. İçindeki yangın zaten yeterince alev almıştır. Üzerine su dökerseniz bu ona yapılmış iyilik değil kötülük olur. Çünkü içindeki ateşe dökülen su, o ateşi daha beter alevlendirir. Ve daha çok acı çekmiş olunur.

İkinci beyite bakalım bir de: Şair, ‘ne şeb ki kuyına yüz sürmesem ölürüm’ diyor. Ne gece ki, yani hangi gece ki, kuyına, köyün, senin bulunduğun yere veya yakınına yüzümü sürmesem ölürüm, dayanamam. Senin bulunduğun yerin yakınında olabilme ihtimali bile beni deli eder. Deli gibi mutlu olurum. Yine ne gün ki kametini yani boyunu görmesem kıyamet olur, kıyamet kopar. Bu durum benim kıyametim olur, sonum olur. Dayanamaz ölürüm. Yani sevgilinin boyunu veya bulunduğu yeri görebilme ihtimali bile âşıklar için mükemmel durumlardan biridir.

Eski âşıklar, sevgilinin ayak bastığı toprağı bile kutsal bilip ona göre yürürlerdi. Öyle saygılıydılar. Öyle delicesine severlerdi. Sevgilinin kapı eşiğinde sabahlarlardı. Bir de bize bakın. Kendinize bakın. Bize ters olan en ufak bir şeyde ağlayıp zırlayıp duruyoruz. Küsüyoruz. Trip atıyoruz. Konuşmuyoruz. Bırakıp gidiyoruz. Söyleyin şimdi bana hangisi aşk hangisi vıcıklık?

Söyleyin Şimdi Bana!

Konuklarımızın diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Söyleyin Şimdi Bana!

İlginizi Çekebilir
gitmek istiyorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir