İsa meşguldü ben de Zeus’a seslendim…
  1. Anasayfa
  2. Deneme

İsa meşguldü ben de Zeus’a seslendim…

Yazan: Vaka Nüvis

2

İsa meşguldü ben de Zeus’a seslendim…

Yaşanamayacak olanların yaşanması dileğiyle… Yaşatılmak istenilenlerin yaşanılması ümidiyle… Yaşanılmak istenilenlerin blaa blaa blaa…

Dilekti, her biri devrime dönüşmeleri başarısız bir ayaklanmaydı sanki… Ben de dilemek adına dilemiştim zaten. Acılarımın ormanında dökülen kuru yaprakların üzerine zoraki kazınan lakapları filitleyerek kaynatıp içtiğim de oldu… Tatsız gerçeklerdi çoğu ve onları sulamak için yağmurla ıslanmış sokaklarda yürüyordum delice… Üşüttüm mü hem de soğuk algınlıklarıyla birlikte… İyileşmek için yudumladığım çaresizliklerimi kabullenişlerim hiç de kısa sürmemişti, senin anlayacağın. Senin anlayacağın dediysem anlayacağını pek de zannetmiyorum… Zaten kimse kimseyi anlamaz… Sadece anlamış ayağı yapar… Mesela, telefonuyla oynar ya da televizyon izler. Sen, seni dinlediğini zannedersin ama çoğunlukla dinlemez… Çok mu saçma! Herkes böyleyse neyi sorguluyoruz ki… Sensin saçma…

Neyse, şimdi kasvetli tutarsızlıklarımla kafamı patlatmayacağım… Her ne gerekiyorsa ve yapmaya çalıştığım ne var ise bozuk para gibi harcandığına şahit oldum. Sustum, hıçkırdım, dişlerimi sıktım, vazgeçtim gitti bitti… Ama en çok da sahtekârlık denilen o mahlûkatı sindiremedim gitti içime… Görmezden geldikçe burnumun dibinde bitiyordu… Çıldırmamak elde değil… Ben de zalimce bir karar aldım… Kendimce nefret ettim her birinden; kahve içerken, yemek yerken, uyurken, uyanıkken, hepsinden itici bir ırkçı gibi nefret ettim… Bir süre sonra neyi fark ettim biliyor musun? Önemsediğin her ne saçmalık varsa, senin önemsediğin kadar senin dibinde yer alıyordu. Ben de onunla, yaramaz bir çocuk gibi oynamaya başladım… Önüm arkam sağım solum sobe dedikçe, kaçacak delik aradı. Bir de baktım uçup gitmiş…

Sessiz bir gecede yokladığımda kendimi, kulaklarımda çınlayan her bir piyano notasının hüznünü duydukça, neyi ne için önemsediğimi unuttuğumu hissettim… Sanki boşalmış olan çay kavanozumun dibi kadar ıssızlaşmıştım. İçime söylediğim her bir kelimenin yankılanmasını duyacak kadar hem de… Sabaha kadar diktiğimde gözlerimi tavana, suçlu bir şekilde bir takım eski püskü şeyleri özlediğimi hissettim… En çok da; kentleşmeden yorulmuş bir şehrin kenar mahallesinde tel örgüler ile sarılmış olan bir bahçeye girmek istediğimde, o tellere takılıp yırtılan oduncu gömleğimi özlüyordum… Çünkü yırtık bir oduncu gömleğinin ne anlatmaya çalıştığını anlayan güzel ve anlayışlı insanların var olduğu iyi günlerdi o zamanlar. Ve zaman geçtikçe gömleğin odunsu yapısı, insanların yüreğine işliyordu sanki…

Şimdi ise birbirimizi beğendirmek ve anlaşılabilmek için teknolojinin kıçını yalamakla meşgulüz her birimiz… Aptal toplumların bireylerine dönüştükçe dünyayı kirletiyoruz… Bu durumdan delice suçluluk duydum birdenbire… Baktım İsa meşguldü ve ben de Zeus’a seslendim… Ruhlarımızdaki en kılcal damarlarımızı ürkütürcesine haykırıyorum; Yüce Zeus duy sesimizi; “Dünya Ölüyor!”

İsa meşguldü ben de Zeus’a seslendim

Konuklarımızın diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

İsa meşguldü ben de Zeus’a seslendim…

İlginizi Çekebilir
Şiir: Onlar - Işık ve kara

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (2)

  1. Bu yazıyı okuyup,kendini sorgulamayacak insan buralara gelmesin,herkesler üzerine alınsın!…diyorum! Kavanozun dibindeki ıssızlıkta olmak ve iç sesini duymak için neler feda edebileceğimi bile düşündürdüğün için, bu kadar duyarlı olduğun için, başlıktaki şahane isim için,sakin sakin yazını okurken hop diye ‘saçma sensin!’ diyerek beni heyecanlandırdığın için…..kutlarım Vak’a Nüvis.
    Çok yaşa e mi!

  2. Güzel yorumlar için çok teşekkürler..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir