Yırtık Parantez
  1. Anasayfa
  2. Şiir
Trendlerdeki Yazı

Yırtık Parantez

"sessiz sedasız anlaşamıyoruz seninle"

0

Yırtık Parantez

Evler arasında bir yerde

“kelebeğin küllerinden” dokuyorum kendimi

girmeyin benim dingin mağarama

Nietzsche’yle darbeler atıyorum toprağa

en özgür kalabalıklarda bile yaşayamıyorum

kalbim bir morg bekçisi

“müslüman bir gecede” vurdunuz beni

hamd olsun nefesine dünyanın!

ölüme ne kadar hazır!

sokulmak istiyorum gökteki yüzüne

en aydınlık boşluğun bu

benim içim yok !

aşk dediğin müthiş bir bahane

şiir kırıyorum dünyanın dar kafasında

Peygamberden çiçek istedim

herkes bir bayrak tutuyor elinde büyük puntolarla

herkeste bir parti merakı

sıkıldım kasvetinden bu kavramların!

denizlere çekildim

karalar sizinle olsun

 

Ben bu meretin tiryakisiyim

incitmeyin dudaklarımdaki kokusunu

derdimin boğazında düğümlendi

içim desin

siz susun

sevgilim; hep aksi istikamette

kavuşmak zor!

çirkin bir sıçrayıştı

vahşi bir cinayet

nefesimle beraber parklara sığındım

karnımda korkunç bir ağrı

ellerin de yok artık

unuttuğum bir yere sakladım seni

ne korkunç taklalar attın kalbimde

sevgi bulutsuzdu

 

Hummalı bir çalışma yapılıyor camide

parçaladınız kozayı

cümbür cemaat bir çırpıda

bitmeyen dinler provası!

günahları kaseye koydunuz

üstüne şaraptan cila

kimi aldattınız unutarak!

Siz;

evet evet siz

çarpık cesaretiniz

bütün damarlarımı Tanrı’ya açtım

“geceyi başka bir karanlıkla” aydınlatıyorum!

mahcubum!

boynum hep kırık

bağışla beni

 

Az önce bir akrebi öldürdüler

leşini ben topladım faraşla

ara verdim şiire

hey Allah’ım

skandal, skandal!

ormanda bir ev senin tercihin yahu

niye mızıldanıyorsun!

başka odamız yok hanımefendi

kefaretle hallederiz bu meseleyi

bir kahve alır mısınız?

doymaktan çok sunum önemli

bir çeşit illüzyon bu

ruj lekesi kalmış aynada

ov ov çıkmıyor

hangi fanteziyi öldürdünüz yatakta?

kırmızı bir yalancı

yırtılan perdedeki parmak izi ne de vahşi

bakım istiyorlar

bakamadıkları odalara

parasıyla değil mi?

çamuru çıkarmak zor bu dünyadan

 

Bağırma duyuyorum seni

sabahın tasarlanmış gülüşü

her sabah ama her sabah tazeliyor

mutlu gülümsemelerrrrr

nasıl bir boşluktaysa artık

ruhum satılık değil

dostlarımla paylaşırım bunu

dizayn edilmiş harfler yok lugatımda

apansız düşerim o dakikalarına

kırarak spot ışıklarını

çakma gülüş seni!

yokluğuna bağırdım dostum!

kelebek düştü avucuma

kafamızın iyi olduğu o günlerde

daha hayati bir şeyler arıyorum

çiçeklere, ağaçlara, kuşlara şükrediyorum

bir de dolunaylara

 

Papçiler sardı burayı

şiddet dolu bir oyun

kapitalizmin yeni yamağı!

I Phone’den I Pone’a

evrenselmiş güya

selfilere şarap satılır

adı; Angora

bir bira 90 lira

hadi hep beraber üfleyelim mumu

hapy börtey New World

 

Gönlüm el vermiyor

gönlüme el verilmiyor

kimin kabahati?

bulduğum her şeyi ne güzel kaybediyorum

hep kaybederim!

yol belli

yek ve tek

pansuman ediyorum ayaklarımı

bugün de bitti

paranteze sarıyorum konuşmaları

keşke adım; Tufan olsaydı

ne önemi var ki şimdi?

usturaya vurdular yaşamı

ne yaşadıysa yuttu ceplerim

işte tam da bu yüzden

keşke adım; Tufan olsaydı

sığınak bulamıyorum

arbedenin ortasında

hıçkırık tutuyor çocukluğumu

inancın bağışlasın seni

mezhepler, tarikatlar, cemaatler

birer çöplükten ibaret

varoluşu tahrik ediyor

ne zaman sevecek olsak birini

hançerle kesip alıyorlar vücudumuzun bir yerini

kibriyle katlediyor yaşamı ademin oğlu

bir ritim uydur

dağılan geçmişine

yaşandı

bitti ‘’mi’’

kanamayı durduramıyorum

hiçbir ambulans çağırmıyor beni

hepimiz çuvallıyoruz aslında!

dönüşümle düşüyor şiirin dekoru

 

Aralıksız savaş isteyen Dünya

kimliği belli bu kaosun

“geyikli geceyi” dinliyorum

biliyor musunuz bu şiiri

“geyikli geceyi hep bilmelisiniz”

okudukça ısındığınız bir şiir

hatırladığınız bir şey

üşüdüğünüz bir yer

“ne iyiydik ne kötüydük

durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa

başta ve sonda ayrı olduğumuzdandı…”

 

Kara kuru bir şeymiş Leyla

insanın insana aşık olmadığını biliriz buradan

Mecnun neden çöle bıraktı kendini

Yusuf’un kuyudaki sesleri…

mesaisi ağır bir yoldayız

aşk; öpemeyeceğiz bir uzaklıkta

haykırışlar, haykırışlar

hadise dolu hepsi

üzerime biraz yağmur sıçrat Allah’ım

ben şairim sen şiirsin

bir yokuş yukarı

bir yokuş aşağı

bestelediğin şarkılar hep mi trajik

kaç insan çıkar anketinin sonucunda?

bilmen lazım göğe bakışımdan

cayır cayır sürprizlerle dolusun

tekrarlanan neyimiz varsa

muazzam ümitsiz

peşinat sayıyorsun acının ilk o en koyu damlasını

sessiz sedasız anlaşamıyoruz seninle

Çizim: Luvima

Yazarın (luvima) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

– Yırtık Parantez

İlginizi Çekebilir
Şiir: Lâ Ebed

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir