Yırtık Parantez
Evler arasında bir yerde
“kelebeğin küllerinden” dokuyorum kendimi
girmeyin benim dingin mağarama
Nietzsche’yle darbeler atıyorum toprağa
en özgür kalabalıklarda bile yaşayamıyorum
kalbim bir morg bekçisi
“müslüman bir gecede” vurdunuz beni
hamd olsun nefesine dünyanın!
ölüme ne kadar hazır!
sokulmak istiyorum gökteki yüzüne
en aydınlık boşluğun bu
benim içim yok !
aşk dediğin müthiş bir bahane
şiir kırıyorum dünyanın dar kafasında
Peygamberden çiçek istedim
herkes bir bayrak tutuyor elinde büyük puntolarla
herkeste bir parti merakı
sıkıldım kasvetinden bu kavramların!
denizlere çekildim
karalar sizinle olsun
Ben bu meretin tiryakisiyim
incitmeyin dudaklarımdaki kokusunu
derdimin boğazında düğümlendi
içim desin
siz susun
sevgilim; hep aksi istikamette
kavuşmak zor!
çirkin bir sıçrayıştı
vahşi bir cinayet
nefesimle beraber parklara sığındım
karnımda korkunç bir ağrı
ellerin de yok artık
unuttuğum bir yere sakladım seni
ne korkunç taklalar attın kalbimde
sevgi bulutsuzdu
Hummalı bir çalışma yapılıyor camide
parçaladınız kozayı
cümbür cemaat bir çırpıda
bitmeyen dinler provası!
günahları kaseye koydunuz
üstüne şaraptan cila
kimi aldattınız unutarak!
Siz;
evet evet siz
çarpık cesaretiniz
bütün damarlarımı Tanrı’ya açtım
“geceyi başka bir karanlıkla” aydınlatıyorum!
mahcubum!
boynum hep kırık
bağışla beni
Az önce bir akrebi öldürdüler
leşini ben topladım faraşla
ara verdim şiire
hey Allah’ım
skandal, skandal!
ormanda bir ev senin tercihin yahu
niye mızıldanıyorsun!
başka odamız yok hanımefendi
kefaretle hallederiz bu meseleyi
bir kahve alır mısınız?
doymaktan çok sunum önemli
bir çeşit illüzyon bu
ruj lekesi kalmış aynada
ov ov çıkmıyor
hangi fanteziyi öldürdünüz yatakta?
kırmızı bir yalancı
yırtılan perdedeki parmak izi ne de vahşi
bakım istiyorlar
bakamadıkları odalara
parasıyla değil mi?
çamuru çıkarmak zor bu dünyadan
Bağırma duyuyorum seni
sabahın tasarlanmış gülüşü
her sabah ama her sabah tazeliyor
mutlu gülümsemelerrrrr
nasıl bir boşluktaysa artık
ruhum satılık değil
dostlarımla paylaşırım bunu
dizayn edilmiş harfler yok lugatımda
apansız düşerim o dakikalarına
kırarak spot ışıklarını
çakma gülüş seni!
yokluğuna bağırdım dostum!
kelebek düştü avucuma
kafamızın iyi olduğu o günlerde
daha hayati bir şeyler arıyorum
çiçeklere, ağaçlara, kuşlara şükrediyorum
bir de dolunaylara
Papçiler sardı burayı
şiddet dolu bir oyun
kapitalizmin yeni yamağı!
I Phone’den I Pone’a
evrenselmiş güya
selfilere şarap satılır
adı; Angora
bir bira 90 lira
hadi hep beraber üfleyelim mumu
hapy börtey New World
Gönlüm el vermiyor
gönlüme el verilmiyor
kimin kabahati?
bulduğum her şeyi ne güzel kaybediyorum
hep kaybederim!
yol belli
yek ve tek
pansuman ediyorum ayaklarımı
bugün de bitti
paranteze sarıyorum konuşmaları
keşke adım; Tufan olsaydı
ne önemi var ki şimdi?
usturaya vurdular yaşamı
ne yaşadıysa yuttu ceplerim
işte tam da bu yüzden
keşke adım; Tufan olsaydı
sığınak bulamıyorum
arbedenin ortasında
hıçkırık tutuyor çocukluğumu
inancın bağışlasın seni
mezhepler, tarikatlar, cemaatler
birer çöplükten ibaret
varoluşu tahrik ediyor
ne zaman sevecek olsak birini
hançerle kesip alıyorlar vücudumuzun bir yerini
kibriyle katlediyor yaşamı ademin oğlu
bir ritim uydur
dağılan geçmişine
yaşandı
bitti ‘’mi’’
kanamayı durduramıyorum
hiçbir ambulans çağırmıyor beni
hepimiz çuvallıyoruz aslında!
dönüşümle düşüyor şiirin dekoru
Aralıksız savaş isteyen Dünya
kimliği belli bu kaosun
“geyikli geceyi” dinliyorum
biliyor musunuz bu şiiri
“geyikli geceyi hep bilmelisiniz”
okudukça ısındığınız bir şiir
hatırladığınız bir şey
üşüdüğünüz bir yer
“ne iyiydik ne kötüydük
durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa
başta ve sonda ayrı olduğumuzdandı…”
Kara kuru bir şeymiş Leyla
insanın insana aşık olmadığını biliriz buradan
Mecnun neden çöle bıraktı kendini
Yusuf’un kuyudaki sesleri…
mesaisi ağır bir yoldayız
aşk; öpemeyeceğiz bir uzaklıkta
haykırışlar, haykırışlar
hadise dolu hepsi
üzerime biraz yağmur sıçrat Allah’ım
ben şairim sen şiirsin
bir yokuş yukarı
bir yokuş aşağı
bestelediğin şarkılar hep mi trajik
kaç insan çıkar anketinin sonucunda?
bilmen lazım göğe bakışımdan
cayır cayır sürprizlerle dolusun
tekrarlanan neyimiz varsa
muazzam ümitsiz
peşinat sayıyorsun acının ilk o en koyu damlasını
sessiz sedasız anlaşamıyoruz seninle
Çizim: Luvima
Yazarın (luvima) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.
Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.
– Yırtık Parantez