Gecelerin gölgelerini tüttüren kadın, Gölgede bırakıyorum saçlarımın koyu hallerini, külden çiçekler bitiyor; dünyanın düzeni bu, ben hep ağladığını görürdüm kuşların kanat çırparken bir yerlere
külden çiçekler bitiyor;
dünyanın düzeni bu
ben hep ağladığını görürdüm kuşların kanat çırparken bir yerlere
Bütün odalar karanlık ve sessiz;
anlamadığım şeyler hakkında
duvarlar…
yaşayan hiçbir şey yoktu
ruhuma açılan hangi deliği kapatabilirdim
karşılamaya bile yetişemediğim zamanın yokluğunda?
Kayalara sokulurdum
dalgaların oyduğu çatlaklara sızar
bütün ihtişamıyla ölümü severdim!
bütün gelenekçi resimleri yırtardım yataklara gerdiğim çarşafların hallerinde
güneş hep geç kalırdı bize
İçine kimseleri almadığım mağaralar keşfederdim
bütün Tanrılar kıskanırdı beni
çığlık çığlığa şiirler yazardım mağaranın özgün duvarlarına
hayır derdi babam
hayır derdi kocam
karşı koyar; çiğnerdim şiirin bütün yaralarını
açılan tüm yaraları!
sonra gecenin gölgelerine tüterdim
göğsümde kurusun diye
“kemikli dizeler” kurardım
küfürbaz söylemlere
Yeraltının en derin kuyusunda
felaket yüklü fısıltılar duyuyorum
kan kokuyor her düştüğü yerde
iyileşmiyor dünyanın yaraları…
Kesikler açıldı kağıtların yüzünde
her gün biraz daha büyüyordu
nabzımın damarları
o yankılı odada
yırtıklarını da seviyordum!
Fotoğraf & İllüstrasyon: Luvi Ma
Yazarın (luvima) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.
Gecelerin gölgelerini tüttüren kadın, Gölgede bırakıyorum saçlarımın koyu hallerini, külden çiçekler bitiyor; dünyanın düzeni bu, ben hep ağladığını görürdüm kuşların kanat çırparken bir yerlere