Kaos
  1. Anasayfa
  2. Deneme

Kaos

Yazan: abimopectore

1

Kaos

Hayat, endişeden yapılmadır demiş eski Yunan “ağır abi”lerinden biri. Eklemek istediğim bir şey var, naçizane. Hayat, hüzün adlı isli bir ağla örtülü. Arada çakırkeyif iken hafif, ya da hayal kurarken; her gün gördüğün renkler daha canlı gelir ya ayrıntılar daha etkileyici. Hüzün örtüsünün aralandığı zamanlardır onlar, her şeyin olduğu gibi göründüğü aslında. O anlar ki kederden, endişeden, pişmanlıktan arınmıştır, ki hüzün denen şey de bu üçünün harmanıdır.

O örtüyü kaldırıp atmak mümkün mü? Kim bilir, belki de. Varoluşçu felsefeyi hep mantıklı buldum. İnsanın  huzura kavuşmasının yolu öncelikle içgüdülerini dinlemesidir bana göre. Dinlemeli ve uzlaşılmalıdır içgüdülerle. Ortaokuldayken bir kompozisyon ödevi için araştırma yapıyordum, konu ‘barış’ idi. O zaman çok güzel bir Kızılderili atasözüne denk gelmiştim.

“Üç barış vardır: Birinci barış, en önemli barıştır. İnsan ruhundadır o. İnsan, kainatla ve kainatın bütün güçleri ile olan ilişkisini, beraberliğini fark ettiğinde, kainatın merkezinde Büyük Ruh’un durduğunu ve bu merkezin her yerde, her birimizin içinde olduğunu fark ettiğinde birinci barış sağlanmıştır. Bu gerçek barıştır, diğerleri sadece bunun akisleridir. İkinci barış iki fert arasında olan barıştır. Üçüncü barış ise iki millet arasında yapılır. Fakat hepsinden önce, anlamalısınız ki ‘gerçek barış’ dediğim birinci barış, insanın ruhundaki barış yoksa ne fertler ne de milletler arasında barış olabilir.”

Bana kalırsa bu barışı sağlamanın ilk adımı içgüdü ve duyguları sakin ve basit bir şekilde dinlemektir. Uzlaşma da önemlidir, kimileri buna beyin ve kalbin anlaşması vb. yakıştırmalar yapar. O kadar karmaşık değil.

Odaklanmak istediğim içgüdü ise güven. İnsan tarihi boyunca güven istedi. Yerleşik yaşama geçmeye karar veren atalarımız en güzel örnek. Bu bir miktar diğer insanların varlığına güvenmekten geçiyor, hatta bu medeniyet dediğimiz toplumsal örgünün temel ayaklarından biri.

Endişe ise bu güven arayışının kaçınılmaz bir dışavurumudur. Gelecek endişesi. İnsan gelecekte, sahip olduğu optimum koşulların devamını ister ya da daha iyisini daha dahasını. Bana kalırsa bu aşırıya kaçan isteme durumu anlam arayışının basitçe halının altına iteklenmesi, hırs halısının.

İkili ilişkilerde ise güven bir seçimdir, genelde geçmiş sayesinde kazanılır ancak bilinir ki geçmiş geleceğin teminatı değildir. İnsan asla emin olamaz.

Şimdi sizlere mantıkla olan amansız savaşımdan bahsedeyim. Ne nereden geldiğimizi biliyoruz ne de nereye gideceğimizi. İnsan bilmediği şeye güvenemez. Güvenin bir seçim olduğunu söyledikten sonra kendimle çelişiyor gibiyim ancak dogmatizme kaymayan septik bir güven’in mevcudiyeti konusunda karara varabilmiş değilim henüz.

İnsanın isteklerini de içgüdüleri şekillendirir. Bu yüzdendir ki insanlığın ortak istekleri mevcuttur, kapitalist algı yanıltmalarından sıyrıldığımızda bile. Bu noktada Pinhani’nin çok sevdiğim bir şarkısı geliyor aklıma. Hiç kimseyim. Farkındalığın uç noktasıdır, hiç kimse olduğunu kabullenebilmek. Hayatı bir puzzle olarak kabul edersek. Tabii ki doğum ve ölüm de bu puzzle’ın parçalarından. İnsanın tüm arayışları da diğer parçalar olursa, elimizde asla tamamlanamayacak bir puzzle olduğunun farkına varmamız çok sürmez. O halde insanın tüm arayışları boşuna mıdır?

Kaos

Diğer yazılara da okuyabilirsiniz. Kaos

İnstagram hesabımızı da takip edebilirsiniz.

Kaos

İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (1)

  1. 20 Eylül 2014

    Sadî ye sorarlar: “İnsan nedir?”…Yek katre-i hûnest, sâd hezârân endîşe,der,
    Yani “İnsan üç beş damla kan ve bin bir endişedir. güzel bir yazı olmuş bende bunu ekleyeyim dedim…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir