Güvercin
  1. Anasayfa
  2. Öykü

Güvercin

0

Güvercin

Beklenen gün gelip çatmıştı. Sunucu büyük bir coşkuyla açılış konuşmasını yapıyordu. Derneğin on yıllık başarılarından bahsediyor, arkası kesilmeyen övgüler yağdırıyordu. Sonrasında konuşma yapmam için beni anons etti. Büyük alkışlar eşliğinde tekerlekli sandalyemi sürüyerek sahneye çıktım. Meraklı gözlerle bana bakıyor, engelime rağmen nasıl başardığımı merak ediyorlardı. Mikrofon boyuma göre ayarlandıktan sonra konuşmama başladım.

“Aslında her şey yaralı bir güvercin bulmamla başladı. Her şeyin boş ve anlamsız geldiği bir zaman diliminde çıkmıştı karşıma. Beni tekrardan hayata bağlamış, yeniden doğuşuma vesile olmuştu adeta. Bugün burada oluşumu o kanadı kırık güvercine borçluyum.

Balkondan sarkmış, mahalleyi izliyordum. Köşedeki fırıncı Osman Amca ile Bakkal Ahmet Abi tavla oynuyorlardı. Aslı ile Meltem evcilik oyununa dalmış, arkadaşlarım ise yine top peşinde koşturuyorlardı. Hayranlıkla, biraz da kıskançlıkla onları izliyordum. Eskiden ben de onlar gibi gün boyu top peşinde koşturuyor, sadece yemek yemek için eve girip çabucak yemeğimi yedikten sonra tekrar dışarıya çıkıyordum. Ama artık günlerimi balkonda onları izlemekle yetinerek geçiriyordum. Arada bir annem yanıma gelip acıyan gözlerle bakarak kalkmaya çalışmamamı, oturduğum yerden aşağıya sarkmamamı öğütleyip gidiyordu. Dört gözle okulun açılmasını bekliyordum. En azından bir uğraş edinmiş olacaktım. Okuma yazma öğrenecek, kitap okuyacak, büyüyecek ve doktor olacaktım. Önce kendimi, sonra da benim gibi hasta çocukları iyileştirecektim. Ama bunların olmasına daha çok vardı ve günlerim epey sıkıcı geçiyordu.

En azından evde beslediğim bir hayvanım olsun istiyordum. Ama annem bakımıyla uğraşamayacağını söyleyip beni geçiştiriyordu. Benim bakımım yeterince yoruyormuş onu, öyle diyordu. Babam olsa alırdı dediğimde ise sinirden deliye dönüyordu. Kazadan sonra babamın adını duymaya bile tahammül edemiyordu. Kazadan beri babamı görmemiştim, oldukça özlemiştim. Ama annemden korkuma bir türlü söyleyemiyordum. Ne zaman babamı ansam, o pisliğin adına ağzına bile alma diye söylenmeye başlayıp kazadan bahsediyordu. Bense kazaya dair sadece babamın sarhoş olduğunu ve çarpışma anındaki gürültüyü hatırlıyorum. Sonrası yok. Gözümü açtığımda hastanedeydim ve artık yürüyemez hale gelmiştim. En büyük hayalim güvercinler gibi uçmakken artık yürüyemiyordum bile! Uzun süren tedaviler sonucu yürüyemeyeceğim artık tamamıyla kesinleşmişti. Ben de yeni hayatıma, aldığım psikolojik yardımlarla birlikte alışmaya çalışıyordum.

Yine bir sabah uyandığımda artık balkonda oturmaktan sıkıldığım için annemden beni en azından bahçeye çıkarmasını istedim. Bahçede dolaşırken odunluğun orada, yerde beyaz bir güvercin çarptı gözüme. Sevinçle haykırarak anneme gösterdim. Yanına vardığımızda güvercinin kanadının kırık olduğunu gördük. Çok üzülmüştüm. O da tıpkı benim gibi yaralıydı ve artık uçamayabilirdi. Yalvarır gözlere anneme baktım, annem de dayanamadı ve onu iyileştirip eski hayatına döndürene kadar bizimle kalmasına ikna oldu.

Artık günlerimi güvercinimle ilgilenerek geçiriyordum. Onu en iyi ben anlayabilirdim. Günler onunla su gibi akıp gidiyor, neredeyse dışarıda oynamadığım için üzülmüyordum. Güvercinim de artık yavaş yavaş iyileşmeye başlamıştı. Hafifçe çırpınıyordu bile. Bir gün uçacak olması beni hem üzüyor, hem de sevindiriyordu. Onsuz ne yapacağımı bilmiyordum.

Bir sabah uyandığımda güvercinimin tamamen iyileştiğini ve uçabilir dereceye geldiğini görmüştüm. Annem artık onu bırakmamız gerektiğini söyledi. Bizimle yaşayamazdı ve özgürlüğüne kavuşmalıydı. Ne yazık ki annem haklıydı. Güvercinimi avuçlarımın içine alıp, balkona çıktım. Başını biraz okşadıktan sonra onu özgür bıraktım. Avuçlarımın arasından öylece uçup gitti. Bu sefer mahalleyi değil, güvercinimin kurtuluşunu izliyordum. Biraz hüzünle, biraz da gururla baktım arkasından. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Uçamıyordum, yürüyemiyordum; ama var olduğum süre boyunca yardıma muhtaç herkese yardım edecek, buna tutunarak yaşamımı devam ettirecektim.”

Yazarın (Zeynep Çelebi) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir