Yazar burada şaklabanlık etti desinler!
  1. Anasayfa
  2. Deneme

Yazar burada şaklabanlık etti desinler!

0

Yazar burada şaklabanlık etti desinler!

Garip telaşlardan geçiyoruz çoğu zaman. Türlü masallar okunuyor yanı başımızda. Ürkek ve hatta kırgın yüzlerle çıkıyoruz sokaklara. Sokakların türlü telaşları var. Biliyoruz, biliyorsunuz. Kaldırımlarda yürüyemeyecek kadar sıkışıksınız. Ve omuz yemeyi göze alamıyorsunuz. Düşünce genellikle korkmaya başlıyorsunuz. Her düştüğünüz biraz daha birikiyor içinizde. Bir gökkuşağını fark etmeyecek denli uzaksınız yaşamdan. Düşününce buluyorsunuz tüm sorumluları. Aklınıza geliyor yanıtlar. Unuttuğunuz soruların yanıtları. Dermanı kalmıyor bacaklarınızın. Ve günden güne saçlarınız dökülüyor, dökülmeyenlerse beyazlıyor. Hep kötüye gidiyor nefes alışlarınız. Bakışlarınız bir sarılık belirtisi. Kangren oluyor ayaklarınız.  Bir dakika sonra geçiyor, bir dakika sonra telefon çalıyor, bir dakika sonra hazırlanıp evden dışarı, dışarıdan eve, sokaktan bir diğer sokağa ve yalnızlıktan daha kalabalık bir yalnızlığa geçiveriyorsunuz! Bir dakika sonra hayatın pek bir bayat oluşuna tanıklık ediyorsunuz. Uyuşturmak için tüm bu gerçekleri,  sarıldığınız her şeyin; biraz bağımlısı, biraz da yanılgısı oluveriyorsunuz. Gecelerin beyefendilerinin ve hanımefendilerinin rollerine biat etmek zorunluluğu içinde, garip bir özgürlük seansına düşüyorsunuz. Düştüğünüz asansör boşluğundaki işçiler kadar hüzünlü aslında. Pek bir garip hayatlar yaşıyorsunuz. Aynı yaşlarda tadılan hüzünlerin, farklı algılarına tanıklık etmek zorunda bırakılıyorsunuz. Ve hep gece oluyor. Gece olmasa belki; bir umut ya, tüm bu karmaşa son bulacak! Hırsızlar yakalanacak ve adalet yerini bulacak. Epey kalabalık oldu burası, epey soluksuz yaşadık, epey gök gürledi ve ben ağladım. Ben çok ağladım. Ki ağlamak duyguların ağababasıdır! Ya da duygu demeyelim, bir sürü Duygu var şu hayatta; birinden biri alınır mahkemelik oluruz. Biz iyisi mi yine hüzün diyelim. Kederin kederi vardır diyelim yine. Yıllar önce söylediklerimizi yine tekrar edelim. Tekrara düşelim, tekrar düzüşelim! Yazar burada şaklabanlık etti desinler! Yıllardır hep bir şeyler diyorlar zaten. Yıllardır hep kırıyorlar bizi zaten. Yıllardır hep ölüyoruz biz zaten. Tüm bu zatenler yüzündendi her şey zaten!

–Buraya park edemezsiniz; dediler. Ben buraya park etmiyorum; dedim. Burada duramazsınız; dediler. Durmaktan hoşnut değilim; dedim. Ucuz atlattık… Park cezasının makbuzunu verirken elime, adi bir gülüş takınmıştı ibine!

–Güneş enerjisi olmayan adi bir çatıydı bizim çatı. Ama çok sevdim beşinci kattaki evimi. Kışın buz gibiydi de, yazın sımsıcaktı hep! Belliydi böyle olacağı, bu zamanda parasız yaşanır ama, telefonsuz asla! Ve yine biliyorum, ben ölünce bu evde birileri yaşamaya devam edecek ve belki insanlık telefonlardan vazgeçecek!

Bana çok dediler, sen nasıl bir adamsın; diye. Ben kimsenin umursamadığı şeyleri umursayan, umursanmayan bir adamdım. Türlü topraklarda, türlü hikayelerin içinde büyüdüm. Fakat içimde büyümedi çoğu şey. Dünyayı bir çocuk gibi algılamak daha basitti çünkü! Ama bir çocuk gibi ölmeyi algılayamam, yaşım kaç olursa olsun! Ya da savaşan güçlerin çıkar söylevlerini, kazançlarını ve zaferlerini! Şimdilik sadece Türkiye’yi gördüm. Ama gördüğüm kadarıyla bile savaşmanın mantıksız olduğu sonucunu çıkarıverdim. Pusuya düşmüş bir konvoydaki çaresiz bekleyişlerle büyüdüm. Beklediğim haberler, hayat ila memat arasında bir yerdeydi. Benim olmayan acılar vardı ve hepsini sahiplendim. Adını bilmediğim coğrafyaların huzursuzluğuna huzur aradım çoğu kez. Çoğu kez yalnızdım. Çoğu kez yanlıştı her şey! Ve ben tüm bu çaresizlikler içinde yaşarken, tutunduğum her şeyin tek tek çürüdüğünü hissediyorum. Kırılan umutların yerini, bencil öfkelerimiz alır genellikle. Ve genellemeleri hiç sevmesem de; çoğunlukla her biri doğrudur! Bir öfkenin yerini, koca bir sevgiyle kaplamak zorundasınızdır. Ama tükenirken tüm gerçek yalınlığında sevgiler, öfkelerle baş etmek imkansıza yakındır.

Gece Halaç pamuğu gibi dağıtırken tüm sevenleri, kirli yataklardaki huzursuz uykulara takılırız. Ne dinlenir yüreklerimiz,  ne duruluruz ne de durur hiç olmadık nedenlerden ötürü. Yaşamaya; böyle eksik-kırık-yamuk yumuk, çaresiz yaşamaya devam ederiz. Ki biliriz ölmek basit bir meşgaledir. Yaşamanın teferruatında, ağır yüklerle ilerlemekteyiz…

23.25 08.11.14

Yazar burada şaklabanlık etti desinler!

Yazarın (KorsanKalem) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.
İnstagram hesabımızı da takip edebilirsiniz.

Yazar burada şaklabanlık etti desinler!

İlginizi Çekebilir
orman

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir