İş
  1. Anasayfa
  2. Öykü

İş

0

İş

İşten çıkıp iki sokak ötedeki duraktan otobüse binecek, minibüse biner binmez cebimdeki bozuklukları çıkarıp şoföre uzatacaktım. İki durak sonra gözleri ağlamaktan kan çanağına dönmüş bir kadın yanıma oturacak, birkaç saniye yüzüne baktıktan sonra kafamı cama doğru çevirip bir müddet dışarı seyredecektim. Yarım saatin sonunda genç kadın ayağa kalkacak, ineceğini söyleyip çantasından çıkardığı yirmiliği şoföre uzatacaktı. Şoför bir hışımla arkasını dönüp “Kardeşim madem yirmi lira vereceksin, otobüse biner binmez versenize şunu! Nasıl vereyim şimdi bu paranın üstünü!’’ diye kadına sitem edince, bir anda koltuktan fırlayıp cebimdeki diğer bozuklukları şoföre uzatıp ‘’Buradan alın.’’ diyecek, parayı şoföre verir vermez kadının yüzüne bile bakmadan, bir hışımla otobüsten inip, yürüyerek evin yolunu tutacaktım. Evimin bulunduğu sokağa girdiğimde o kadının beni takip ettiğini fark edecek, hiç sesimi çıkarmayıp sessizce yoluma devam edecektim. Apartmana girip merdivenlerden yukarı çıktığımda pencereye koşacak, onu apartmanın karşısındaki banka oturmuş görünce daireden koşar adım dışarı çıkacak, yanına gidip “Derdin ne senin?’’ diyecektim. O da cevap vermeyip susacaktı. Daha sonra apartmanın girişine gidip bekleyecektim. İki saatin sonunda o oturduğu banktan kalkıp koşar adım yürümeye başlayacak, sahilde bir çay bahçesine oturuncaya kadar onu takip edecektim. Sonra bende onun yanına gidip karşısına oturacaktım. Beni görür görmez gülümseyerek ‘’Merhaba!’’ diyecek, beni başıyla selamladıktan sonra “Adım Zeynep’’ diyecekti. Uzun uzun sohbet edecektik. Çay bahçesinden ayrılacağı sırada ayağa kalkınca çantasındaki siyah kaplı kenarı yırtılmış kitabı çıkarıp bana uzatacak, “Alın bu sizin olsun.’’ diyecekti.

Daha sonra sırılsıklam terli bir şekilde uyanıp yataktan kalkacak, rüyaymış diyecektim. Yüzümü lavaboda soğuk suyla yıkadıktan sonra mutfağa gidecektim ve annem de kahvaltıyı çoktan hazırlamış olacaktı. Mutfaktaki masaya bir hışımla oturup kahvaltı yapacaktım. Bir müddet sonra annem gelecek ‘’Oğlum İhsan, bugün dayın aradı; Kenan’ı senin çalıştığın iş yerine aldıralım, dedi.’’ diyecekti. Bende isteksizce ”Tamam anne bakarız.” deyip çayımı yudumlamaya devam edecektim.

Öğleye yakın ikinci el satan kitapçıya gitmek üzere dışarı çıktığımda, aşağıdaki mahalleden geçerken Cengiz abi bana seslenip ‘’İhsan gel otur, bir çayımı iç.’’ diye seslenince, bende ‘’Tamam abi.’’ diyecek ve sonra dükkanın önünde duran taburelerden birini alıp Cengiz abinin yanına oturacaktım. Cengiz abi tezgahın arkasındaki çırağına ‘’Oğlum koş! İki çay kap gel!’’ diye seslendikten sonra bana dönüp, ‘’İhsan anlat bakalım…’’ diyecekti. Bende ‘’Ne olsun abi! Bildiğin gibi, iş güç uğraşıyoruz.’’ diyecektim. Sonra ‘’İş yerinde müdür olmuşsun İhsan…’’ diye Cengiz abi lafa girecek, ‘’Şu bizim oğlanı da iş yerine aldırsan, yıllardır tanırsın, bir yardımın dokunsun şu çocuğa’’ diye sözüne devam edince bende ‘’Abi sen bari yapma!’’ diye ona çıkışacaktım.

Daha sonra telefon çaldı. Uzandığım kanepeden bir hışımla kalkarak, telefonu açtım. Arayan mahalleden arkadaşım Salih’miş. ‘’Abi işin yoksa hadi gel! Senin için patronla konuştum. Birkaç gün deneyelim dedi. Beğenirse seni işe alacak.’’ deyince isteksizce ‘’Tamam Salih! Geliyorum’’ deyip telefonu kapattım.

Yazarın (Mustafa Aslan) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

1990 Manisa doğumlu. Adnan Menderes Üniversitesi, Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu, Yiyecek İçecek İşletmeciliği Bölümü lisans mezunu.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir
Konuşan Oda

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir