Deneme Sürümü
  1. Anasayfa
  2. Deneme

Deneme Sürümü

0

Deneme Sürümü

Soykırımlar, cinayetler, organize suçlar, taciz ve tecavüz vakaları, eziyet edilen hayvanlar… İnsanlar bugüne kadar çok fazla kötü şey yaptı, çok fazla kötü şey yapmakta, çok fazla kötü şey yapmaya devam edecek. “Bunu yapan insan olamaz!” denilen her olayda, “bunu” yapan insandı. Başımıza gelen en ufak kötülüğe hâlâ nasıl aynı tepkiyi veriyoruz, anlayamıyorum… Soykırımlar yapan, öldüren, katleden bir türün içinden; bizleri hayal kırıklığına uğratan, üzen insanların çıkması sahiden şaşırtıcı mı? Şehirleri, hayatları yok edebilen insanlar varken, küçük dünyamızı başımıza yıkan insanlara hâlâ nasıl şaşırabiliyoruz?

Bazen bazı şeyleri aktaramamak tuhaf.
Gerçekten.
Evimin önünden geçen çirkin, çukur dolu yolu doğru yönde takip edersen,
Kendini Champs-Élysées’de dolaşırken bulabilirsin.
Arka sokaklar pahalı bulvarlara çıkabiliyorsa şayet,
Kalbimdekileri kalbine iletebilmek mümkün olmalı.

Uyan, karnını doyur, evden çık, eve dön, karnını doyur, uyu.
Tanış, konuş, seviş, ayrıl.
Tanış, konuş, tekrardan ve tekrardan.
İnsan bir yerde kırılma yaşıyor. Bazen biriyle tanışırsın, vakit geçirmekten hoşlanırsın. Bitsin istemezsin, ama biter. Tuhaftır, mutluluk asla insanın tek başına elde edebileceği bir şey değildir. Bu ister sahip olmak istediğiniz meta olsun, ister sağlık durumunuz olsun, ister tanıştığınız insanın hayatınızda kalması olsun, mutluluğunuz çoğunlukla birilerine yahut bir şeylere bağlıdır. İtiraf etmesi çok acı, ama öyle. Acı, ama gerçek. Alamadığınız o cep telefonunu kafaya takmayıp, şükredebilirsiniz. Hoşlandığınız insanın sizi reddetmesiyle başa çıkabilirsiniz. Yeni bir kazak alacak paranız yoksa, eskileri giymeye devam edebilirsiniz. Ancak sabrın da bir sonu vardır. O an gelince, patlamanız kaçınılmazdır. Metaya sahip olmamakla, birinin hayatınızda olmayı istememesiyle mücadele etmek ayrıdır; zamanla birikmiş tüm vedalar, olumsuzluklar ve yokluklarla mücadele etmek ayrıdır.
Var olmak, dünyaya gelmek elimizde değilken; mutluluğumuzun olaylara, kişilere ve nesnelere bu kadar bağımlı oluşu çok acı değil mi?

Zamanla her bir nesnenin,
Özel bir insanın,
Birlikte geçmeyen her günün,
Bütün ufak tefek olumsuzlukların ruhunuzu kazdığını fark ediyorsunuz.

Her seferinde bir kürek darbesi,
Her seferinde ruhunuzdan kaldırılan parçalar kamyona yükleniyor, uzaklara gönderiliyor.
İşin kötüsü, bu noktadan sonra birileriyle tanışmak, devam edebilmek mümkün olmuyor.
Tanıştığın insan, zamanla içindeki boşlukları doldurabilir, ruhuna yama yapabilir, seninle birlikte mutlu olabilir. Neden mümkün olmasın ki?
Ancak bir yerden sonra, vakit kaybetmek istemiyorsun.
Geçen her anın, ruhuna vurulan yeni bir kürek darbesine gebe olduğunu düşünüyorsun.

Vakit kaybetmek istememek farklı,
Acele etmek farklı. Zamanla birbirine karışıyor.
Sonra mı? Sonra her seferinde daha da zorlaşan o tanışmalar…
Her yeni insana yüklenen büyük anlamlar…

Yeni tanışılan her kişi, insanın içindeki o büyük boşluğa yuvarlanır.
Henüz küçücük oldukları için, boğulurlar.
Büyümeleri için zaman gereklidir ancak, zaman kaybetmekten korkarsın.
Gitmeleri ise an meselesidir,
Küreğin onları ve bir parçanı daha ne zaman alıp götüreceği hiç belli olmaz.

Deneme Sürümü

Yazarın (antropolog) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Deneme Sürümü

İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir