1. Anasayfa
  2. Öykü

“Çoktan Unuturduk, Fakat Bu Şarkılar…”


0

Çoktan Unuturduk, Fakat Bu Şarkılar – Artık şarkılar eskisi gibi üzmüyor beni. Ne oluyor bana böyle? Alıştım mı sahiden? Unuttum mu yoksa?… Çoktan Unuturduk Fakat Bu Şarkılar.

“Sen kendi dünyanın toprağında, ben kendi dünyamın toprağında anca büyür, çiçek açarız.”

Artık şarkılar eskisi gibi üzmüyor beni. Ne oluyor bana böyle? Alıştım mı sahiden? Unuttum mu yoksa? Yüce Tanrı yazdıysa bozsun, onu unutmamak dahi şahsi hayatımın en mesut meselesiydi. Madem sevgimizi yaşayamıyorduk, bizzat zatı şahanem yüzünden; o vakit unutmamalıydım sevdiğimi ve dahi sevildiğimi…

Fakat öylesine bir işle meşgale olduğumda dahi gelmiyor artık hatırıma. Zeki Bey’in “Çoktan unuturdum ben seni çoktan, ah bu şarkıların gözü kör olsun” dediği dizesinde gözyaşlarım süzülmüyor artık. Emel Sayın’ın “Hani bendim yedi renk, hani tende can idim” dediğindeki çaresizliği boğazımı düğüm düğüm yapmıyor artık. Müzeyyen Senar “En güzel günlerini, demek bensiz yaşadın” dediği o gönül kırgınlığını kalbimde hissetmiyorum artık. Zeki Bey “Hiç ayrılamam derken kavuşmak hayal oldu” dediğinde ruhum benliğimden iplik iplik sökülmüyor. “Elbet bir gün buluşacağız.” dizesini duyunca umut dolmuyor artık içime. Buluşmasak dahi olur zatı şahanem. Hatta isabet olur. Unuttum mu ben seni? Oysa hatırlamamakla öyle meşguldüm ki tamamıyla zihnimden silinebilme ihtimalini gözden çıkarmışım.

İnsan bu kadar sevilmeyi unutabilir mi? İnsan bu kadar sevmeyi unutabilir mi? Sahiden seversen unutmazsın pek tabii. Sahiden sevmedik mi biz şimdi? Oysa öyle sahiciydik ki yalan olma ihtimali aklımızın ucuna dahi gelmemişti. İnsan bazen şu soruyu sormadan edemiyor ne yazık ki “Sevilmedim mi acaba sahiden?” Hayır efendim sevdi, muhakkak sevdi veyahut sever gibi yaptı ama çok güzel sever gibi yaptı. Gibi yapmasına sağlık… Bir maviye benzedim, bir maviye benzettim birini; akabinde bütün ruhuma baharı getirdi. Bir akşamsefası tohumunun filizlenmesi gibi yeşerdi içimde. İçim ona nehirlerin denize aktığı gibi engel dinlemeden akıyordu fakat sonra ne hatır kaldı geriye ne de gönül…

Geçti mi sahiden? Katiyen geçmez gibi gözüküyordu, bir ömür sürer gibiydi. Fakat zaman denen o illet, mucizevi şey geçirdi.

Ehline denk gelmeyen her şey ziyan olmaya mahkûmdur. Ziyan olmadık mı bu vesileyle? Ziyadesiyle olduk. Fakat ne çıkar bahtımızda ayrılık varsa yarın. “Ölüm değilse bizi ayıran yazık olmuş, hata yapmışız.” demiş bir yazar. Biz bu cihanda birbirimize tesadüf ederek en büyük hatayı yapmış; ayrılarak birbirimize giderayak en büyük iyiliği tecelli etmiştik. Şahsi hayatımda başıma gelen en güzel şeydin, şahsi hayatımda başımdan giden en akıllıca iştin. Onca tesadüf sahiden birbirimizden ayrılmamız için başımıza gelmişti. Hoş, ben de zorlanarak da olsa senin kadar gerçekleri gördüm. Beraber olamayız, artık ben de senin gibi biliyorum. Başka dünyanın insanlarıymışız. Zinhar kelime oyunu değil bu yaptığım. Başka dünyalar denilen klişe sahiden varmış… Sen kendi dünyanın toprağında, ben kendi dünyamın toprağında anca büyür, çiçek açarız. Ayrı ayrı topraklarda ancak ayrı ayrı çiçekleniriz şimdi. Yollarımız bir daha ilk gün ki gibi tesadüf etmez. Gökyüzü bile şahsımıza münhasırdır artık.

İlk gün bana söylediğin gibi ne demişti Ahmed Arif; “Kendine iyi bak bir daha hiçbir ana doğurmaz seni, bir daha hiçbir cihan bulamaz seni tekrar öperim.

Yazarın (Simay Kurtoğlu) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Sait Faik zamanında; "yazmasam deli olacaktım” demiş. Ben de o vesileyle yazıyorum. Yazmak benim ben olmamı sağlayan bir unsur.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir
Güzel Tatlar Gezegeni

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir