Çağın Tiksintisi
  1. Anasayfa
  2. Konuklarımız

Çağın Tiksintisi

Mustafa Gökçek Makaleleri

0

Çağın Tiksintisi

‘Saint-Exupery’ ölmeden az önce “Çağımdan tiksiniyorum.” demiş. ‘Camus’ bunu yazıyor, ama benimsemiyor: “Bu somurtkan, bir deri, bir kemik dünyadan kaçmak da insanı sarabilir zaman zaman. Ama bu çağ bizim çağımızdır, kendi kendimizden tiksinerek de yaşayamayız. Bu derece aşağıya düşmesi, değerlerini aşırılığa götürmesinden olduğu kadar kusurlarının yüceliğindendir de. Biz bu değerlerin en köklüsü için savaşacağız.”

Bu çağ bizim çağımızdır, oysa bu çağdan tiksiniyoruz! ‘Saint-Exupery’nin sözü ile ‘Camus’nünkünü birleştiriyorum ben. Gerçek bu, çünkü. Gerçekten kaçılmaz. Bunu bir kez iyice bellemeli. Yaşadığımız çağ budur, ama hepimiz tiksiniyoruz ondan. Zaman zaman kaçmak, çağ dışına çıkmak, düşlere dalmak, anlamsızlığa, bunalımlara saplanmak, gerçek üstünden yararlanmaya kalkışmak… Hep, bu çağın tiksintisinden doğuyor.

‘Saint-Exupery’ en çok sevdiğim yazarlardan biridir. ‘Saint-Exupery’i okumayanlara acıdığım olur. ‘Sartre’, ‘Camus’, ‘Kafka’ hepsi yeni şeyler getirmişlerdi, gerçek aydın bu yazarların yapıtlarını okumadan duramaz. Çağımızı tanımak- Sevmek veya sevmemek, o başka- duymak için bu yazarları okumak nasıl baş koşulsa, ‘Saint Exupery’yi okumak da “insanlığımızı” duymanın baş koşuludur. ‘Saint-Exupery’nin çağımzın tiksintisi, bir nefret, bir düşmanlık, bir yabancılaşma değildir. Büyük bir aşkı bir yakınlığı arayıp bulmanın yarattığı bir tiksintidir.

‘Camus’nün “değerlerin en köklüsü” saydığı nedir peki? Savaşacağımız o değer hangisidir? ‘Camus’ “Bilgisizliğimizi bildik mi, yobazlığı attık mı, dünyayı ve insanları sınırlandırdık mı, bir sevdik yüzü, kısacası güzelliği bulduk mu, eski Yunanlılarla bir yerde buluştuk demektir” diye yazıyor. ‘Camus’ye göre “çağımız” dostluk denen değeri yok etmiştir, öldürmüştür. Tiksinti buradan geliyor. Dünyayı yeni baştan kurarken “dostluk”u katacağız harcına… Güzellik, dostluk, aşk. Tiksintiyi yenen güçlerdir bunlar. Bunalımlar bu değerlerin yokluğundan ileri geliyor. Dostları olan, aşkları olan, güzelliği gören bir kişi bunalmaz elbet. Bunalma nedir, onu bile bilmez. Bilmeyince de tiksinmez çağından.

Çağdaş edebiyatın, sanatın “aşksız” kaldığı ortada. Şiirler okuyoruz havada, boşlukta. Değmiyor, girmiyor, işlemiyor bize. Sözcükler, sözcükler, sözcükler! Boşuna değil ‘Hamlet’ in dedikleri… Sözcükler, harflerden kurulur. İçi boş kalıplardır onlar. Dostluk, aşk, güzellik, o kalıpları dolduran birer anlamdır. Ama yoksa; bulunmuyorsa, görülmüyorsa kalıplar boş durur hep. Sözcükler havaya sıkılan kurşunlar gibi hedefine varmadan uçuşurlar boşlukta. Bunalımlar, tiksintiler, anlamsızlıklar, saçmalıklar sanata, edebiyata, gündelik yaşama girer. ‘Camus’ “bu yol yaratılışla işkence arasındaki savaştadır” demiş. Dünyayı ezen teknik uygarlığın öldürdüğü “insan” dirilecek sanatta bir gün. Romanda, şiirde, öyküde, oyunda “insan”ı göreceğiz. “Troya savaşı, savaş meydanından başka yerlerde oluyor” diyordu ‘Camus’. Dünyayı saran bunalım, tiksinti sanatçının, düşüncelerinin dostluk, güzellik, aşk uğruna vereceği savaşlarla yenilip, yok olacaktır ancak…

Çağın Tiksintisi

Konuklarımızın diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Çağın Tiksintisi

İlginizi Çekebilir
Dönüşüm

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir