Biz Varız
  1. Anasayfa
  2. Öykü

Biz Varız

Yazan: ecemnur

0

Biz Varız

İçinde elyeli barındıran her zamanın ardından en güneşli günler gelirdi. Kadınlar da buna benzerdi, en kötü olayların ardından gelen en güzel şeydi…

Karşımda oturan altı kadının da bunun farkında olmasını istiyordum. Sırayla hepsine baktım, gözlerinde dolaşan duyguyu yakalamaya çalıştım. Onlar beni göremese de ben onları her şeyiyle, bütün hisleriyle görüyordum.

“Hoş geldiniz, buraya gelmekle beni çok mutlu ettiğinizi belirtmek isterim.” dememle hepsinin hafifçe irkilmesi bir oldu. Bir kuş kadar ürkek ama bir aslan kadar da cesaretli ve güçlülerdi.

Hiçbirisinin konuşmayacağından emin olduktan sonra devam ettim cümlelerime. “Amacım sizi tanımak, birbirinizle de tanışmanızı sağlamak. Hepiniz buraya duyumlarınızla geldiniz ya da gelmek istediniz ve sonunda buradasınız. Sizden tek ricam, kendinizi anlatmanız olacak.”

Bilinmeyenler kolay olduğu kadar korkuturdu da insanı, onların da bunu yaşadıklarından emindim ama sonunda buradan mutlu bir şekilde ayrılacaklardı.

Derin bir sessizliğin oluşmasıyla konuşmayacaklarından emin oldum ve yine ben devraldım. “Emine önce seninle başlayalım, kendini bize tanıtır mısın?” Gözbebeklerinde kararsızlık gördüm, yine de hafifçe öksürdü ve herkesin ona dönmesini sağladı.

“Ben Emine, evli ve iki çocuk annesiyim. Hayatım sadece ev, çocuklar ve eşim arasında geçiyor. Bir hobim ya da uğraş verdiğim bir şey yok.” deyip sustu, başını hafifçe önüne eğdi ve yutkundu. Öyle yavaş geçti ki zaman, sanki o yuttuğu kor bir alev misaliydi.

Giydiği gömleğinin ucunu avuçlarının arasına aldı ve sıkabildiği kadar sıktı, bütün hıncını oradan çıkarmak istercesine…

Karşısında ve yanında oturan o beş kadın büyük bir sakinlikle izledi Emine’yi. Daha sonra yavaşça yerlerinden kalktılar ve ona adımladılar. Bunların hiçbirisini görmeyen Emine mahcuplukla başını kaldırmadı, öylece durdu.

Ve o beş kadın Emine’ye sarıldı, hem de sıkıca… En fazla yarım saat önce gördüğü, daha önce hiç tanımadıkları bu kadına destek oldular ve başını kaldırmasını sağladılar. En başında olması gerekeni yaptılar.

Gözleri dolu olan Emine’nin yaşları yanaklarından süzülmeye başladı. Bütün yorgunluğu meydana çıktı. “Yoruldum,” dedi feryat edercesine…

“Çok yoruldum, hepsine yetişmeye çalışırken yine de onları mutlu edememekten… Yemek saati geciktiğinde hepsinin azarlamasından, bana yardım etmemelerinden… Beni görmemelerinden çok yoruldum, en sonunda da bu hayata küstüm!” Sesi titredi… Kurduğu o hayatın altında kalmıştı.

Gözyaşlarını sildi, dik durdu ve gülümseye çalıştı. Kızaran gözleri kendisini ele verse de bunu umursamadı, muhtemelen her gün yaptığı gibi mutluluk maskesini yüzüne taktı.

“Böyle olmak zorunda değilsin, kendini eve kapatmamalı ve hayata küsmemelisin. Senin de kendini dinlemeye ve hatta tanımaya ihtiyacın var. Senin, içindeki Emine ile dertleşmeye ihtiyacın var.” Aleyna’nın cümlesiyle Emine başını onaylar bir biçimde salladı, biraz daha sakinleşti.

Derin bir nefes aldı, gördüğü destekle kendisini daha da anlatmak istemiş olabilirdi. “Aslında hiç böyle birisi değildim. Okulumu bitirdikten hemen sonra evlendim eşimle. Önce onunla hayata alışamadım, defalarca bırakmayı istedim ama olmadı. Sonra hamile kaldığımı öğrendim ve o andan itibaren çocuklarımla tehdit edildim. Gidemedim hiçbir yere, beni sindirmesine izin verdim. Çok pişmanım çok! Keşke dediklerim var ama zamanı geri alamıyoruz işte…”

Eşiyle yaşadığı o kadar yıl bundan ibaretti, zamanı geriye alamamaktan bahsediyordu. Her zaman tehdit edilen birisi olmak, gideceğin andan itibaren hiçbir hayat güvencenin olmaması ne kadar da kötüydü böyle?

“Peki, ya ailen? Onlar yanında olmadılar mı senin?” bir diğer yandan Şule’nin sorusuyla, yılların da verdiği o yorgunlukla acı bir şekilde gülümsedi Emine. Cevabı hepimizin tahmin ettiği gibiydi anlaşılan.

“Kocandır ne derse o, dediler ve beni susturmaya çalıştılar. Ben neden susuyorum ya da susturuluyorum ki? Bir kez bile olsun merak etmediler, bir çocuklarının olduğunu unutmuş gibilerdi. Oysa babam bir kez destek olsa bana, sadece yanımda olduğunu gösterse böyle hissetmezdim.” Derin bir nefes aldı, bütün sustuğu zamanlara inat susmayacaktı sanırım bugün. Öyle de olmalıydı.

“Benim de kendime güvenmem lazımdı, tüm suç onlarda diyemiyorum. Benim, kimsenin yanında sığınmama gerek yok. Benim sadece kendime ihtiyacım var. Ben bir anne ve eşim evet ama ben her şeyden önce bir insan ve kadınım.” cümlesini bitirmesiyle bütün kadınların birbirine baktığını gördüm, hepsinin gözleri dolu doluydu.

Duymak istedikleri, söylemek istedikleri bunlardı ve hepimizin buna ihtiyacı vardı.

Emine’nin etrafa bakmasıyla daha da konuşmak istemediğini anlamış oldu. Bu bile uzun yıllar kendisi hakkında konuşmayan birisi için yeterliydi. Bunu hemen anlayarak yavaşça yerine oturan kadınlardan, Emine’nin yanında olan Aleyna’ya sordum sorumu.

“Aleyna, sen de anlatır mısın kendini bize?” Bunu duyan Aleyna heyecanla yerinde kıpırdandı. Hayat dolu ve neşeli birisiydi. Önce uzun, kahverengi saçlarını arkaya attı ve büyük gözleriyle herkesi süzdü.

“Merhaba ben Aleyna, henüz yirmi yaşındayım ve okuyorum. Anne ve babamın ne kadar gözbebeği olsam da erkek arkadaşım tarafından sürekli dışlanıyorum.” Daha demin gülümseyen yüzü bunu deyince soldu, dişlerini sımsıkı birbirine bastırdı.

“Çevrem tarafından da sevilen birisiyim, hep sıcakkanlı olduğumu söylerler ama erkek arkadaşım bunları asla kabullenemez. Sürekli beni kıskandığını söyler ama bunun normal olmadığını farkındayım, o da farkında ancak kabul etmiyor.” Sıkıntıyla soludu, ne konuşacağını kestiremiyor gibiydi.

“Ailen bunu biliyor mu? Onlar için çok kıymetlisin, bunları bilseler asla müsaade etmezler diye düşünüyorum.” Özgecan’ın düşüncesini ortaya atmasıyla bütün kadınlar başını onaylayarak salladı.

“Bilmiyorlar, bilmelerini istemedim yoksa çok üzülecekler. Ben halletmeye çalışıyorum, ayrılmaya da çalışıyorum ama kabullenmiyor.” Bunun üzerine Ceren geldi Aleyna’nın yanına ve ellerinden sımsıkı tuttu.

“Biz varız, yanında oluruz ve ellerini şimdi sımsıkı tuttuğum gibi tutarız. Korkma veya çekinme, sana bir şey olmasına izin vermeyiz.” Yemin gibi düştü odaya Ceren’in sözleri. Öyle güzel güven vermişti ki, Aleyna başta olmak üzere hepsinde de bir rahatlama oluşmuştu.

Böyleydi işte, birbirimize destek oluyor ve her zaman yanımızda olduğumuzu belirtmemiz gerekiyordu.

“Siz varsınız, hepimizin gücü öyle çok ki kimse bize bir şey yapamaz.” Aleyna’nın bir nevi kendisine tekrarladığı cümle sayesinde hepsinin yüzü güldü, birbirlerine destekleri hayran olunacak gibiydi.

“Hadi sen kendini anlat şimdi de Özgecan.” Aleyna’nın bana bile ihtiyaç olmadan başka kişiye yönelmesi yüzümü gülümsetti, hepsi beni unutmuş gibiydi ve bu iyiye işaretti.

“Tabii, adımı biliyorsunuz zaten. Psikoloji bölümü öğrencisiyim, bu sene ilk senem. Hayatımdaki her şey çok güzel, mutluyum ve değer görüyorum. Hedeflerim, hayallerim var ve bunlar için çabalıyorum.” Özgecan’ın söyledikleriyle hepsinin yüzünde gururlu bir gülümseme oluştu, hayat dolu bir insan daha vardı karşılarında.

“Hiç mi bir korkun ya da kaçtığın bir durum yok?” Meleğin gözlerini büyüterek sorması ve sesindeki tedirginliğin hepsine işlenmesiyle hafif bir sessizlik oldu. “Var,” dedi sessizce Özgecan.

“Otobüse, minibüse binmek benim için bir işkence gibi. O bakışları görmek, özellikle tek kalacak gibi olmak beni ürkütüyor.” demesiyle hepsinin yaşadığı en büyük sorunlardan birisine parmak bastı.

“Benim de öyle,” dedi Ceren lafa karışarak. “Sokağa çıkmak bile bir işkence gibi artık, özellikle hava hafiften kararıyorsa ve sokakta da tek başınaysan aklına bir sürü düşünce gelir. Konumunu arkadaşlarına atarsın ya da telefonla konuşuyor gibi yaparsın.”

“Gündüz olsa bile tanıdığın birisi tarafından sokak ortasında öldürülme ihtimalin bile her an var.” diyerek lafa devam etti Melek. Hepsinin bakışı ona yöneldi, bunu gören Melek hafifçe omzunu silkti.

“Benim erkek kardeşim tarafından bile sokak ortasında öldürülme ihtimalim var,” dedi ve Ceren’i gösterdi. “Bu kızın da evinin önünde öldürülme ihtimali olduğu gibi, maalesef gerçek bu. Ya da” dedikten sonra Özgecan’a döndü.

“Özgecan’ın da minibüste öldürülme ihtimalinin yüksek olması gibi, ihtimaller hep var. Yer veya zaman fark etmiyor ne yazık ki.” Aldıkları nefesin onları boğmaya başladıklarını fark edip araya girecekken Şule’nin de konuşmasıyla hiç konuşmadım.

“Mesela ben çalışıyorum ama patronuma da pek güvenmiyorum, nereden bilebilirim ki onun tarafından öldürülmeyeceğimi? Hepimiz ya okuyoruz ya çalışıyoruz ya da evdeyiz. Bizim konumumuz önemli değil, bulunduğumuz mekân veya zaman önemli değil. Bizler de insanız ve her yerde bulunmaya hakkımız var.”

Ardından Emine başladı konuşmaya. “Sapkın zihinlerin nerede, nasıl bulunduğu önemli… Babanız, kardeşiniz, eşiniz, komşunuz hatta hiç tanımadığınız birisi… Bir sürü ihtimal var, kendimizi her an korumalıyız, buna mecburuz. En büyük korumamız da biziz, güçlerimiz.” Daha fazla dayanamadım bu güzel ortamda ve konuşmaya dâhil oldum.

“Hepiniz çok güzelsiniz, çok özelsiniz de. Birbirinize desteğiniz çok önemli, anlamanız daha da anlamlı kıldı. İyi ki geldiniz, iyi ki varsınız ve hep var olacaksınız. Bütün teşekkürlerimiz, iyi ki dediğimiz sizlersiniz. Lütfen kendinizi alkışlayın, bu alkışları sizler hep hak ediyorsunuz.” dememle hepsinin alkışlaması bir oldu.

Bu alkışlar yaşamdan koparılan ve hâlâ daha mücadele eden kadınlarımız içindi…

Bu alkışlar mücadelenin sesiydi.

Ve senin metroda gördüğün o genç kadın, marketinden alışveriş yapan kız kardeşin yerine koyduğun insan ve her gece aynı yastığa baş koyan eşin. Hepsi kadın, hepsi birer insan ve yaşamak istiyorlar. Bir çiçeğin, bir ağacın veya bir hayvanın da yaşamaya hakkı olduğu gibi.

Onlar toplumda anne, kız kardeş, eş, kız arkadaş ve dahası olarak nitelendiriyorlar. Onlar her şeyden önce insan ve her insanın özgürlük hakkı vardır. Kadınlar, sadece bunu istiyorlar.

Biz varız, onların yanındayız ve her zaman yanlarında olacağız. Kadınlar, toplumun her yerinde olacak ve olmaya devam edecek.

Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi;

“Dünyada her şey kadının eseridir.”

 

Biz Varız

Sitemizdeki diğer öykülere de göz atabilirsiniz. 

Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

İlginizi Çekebilir
Haziran Sabahı

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir