Bir Yere Kadar
  1. Anasayfa
  2. Deneme

Bir Yere Kadar

0

Bazı gerçeklerin üzücü olması, onların gerçekliklerinden alıp götürmez. Her gün, her yerde karşılaştığımız sahte insanlar ve sahte olaylar, sahte hayatlar gibi, gerçekler de hayatın parçasıdır. Bazı yalanların çok tatlı olduğu doğrudur, ancak bu tatlı yalanlar içi havayla dolu güzel bir çikolata paketi gibidir. Paketi gördüğünüz anda heyecanlanırsınız. Daha çikolatayı yemeden o tadı damağınızda, zihninizde hissetmeye başlarsınız. Ona ulaşana kadar her şey çok güzeldir, ta ki o ana kadar… Pakete uzandığınız anda hayal kırıklığına uğrarsınız, aldatıldığınızı fark edersiniz. Çok tatlı bir yalan, görünüşte gerçekten güzel. Görünüşte güzel, evet… Ancak tatmak, dokunmak istediğiniz vakit, aldandığınız paketin yalan yüzüyle karşı karşıya kalırsınız.

Bir yandan da gerçekler var. Acı da olsa varlar, oradalar… Geç kalktığınız için otobüsü kaçırmak, acı bir durumdur. Ancak soğuk havada durakta beklediğinizde bu gerçekle ve soğukla, yüzleşirsiniz. Durumun acı olması, durumun gerçekliğinden eksiltmez. Gerçekliği, nedenlerin yarattığı sonuçları deneyimlersiniz. Nedenler sizi sonuçlara, sonuçlar ise yeni nedenlere götürür. Gerçek veya yalan, tatlı veya acı, her şey bir yere kadardır. Öyle ya, hayat bile bir yere kadar devam eder. Tüm takıntılarınız, umutlarınız, heyecanlandığınız şeyler, korkularınız, tuhaflıklarınız, iyi ve kötü yönleriniz, yalanlarınız, doğrularınız, yanlışlarınız… Hepsi ölüme kadar, bir yere kadar sizinle birliktedir. Kadeh kadeh içilen bir şarap gibi… Her kadehte, şişe biraz daha boşalır. Sonunda, vakti geldiğinde, şişe biter, çöpe gider. İnsanları gömeriz, lakin şişeleri çöpe atarız.

Boğucu bir yaz sıcağında çalışan bir vantilatör, sizin en iyi dostunuzdur. Yakın dostlarımdan müzik bile, o sıcakta beni kurtaramaz. Ancak dönen pervane… Hava sirkülasyonunun altından değerli olduğu o sıcaklar…

Dışarı çıkmaya karar verdiğinizde, elektrik tasarrufu için vantilatörün düğmesine basıp onu kapatmak, genellikle akıllıca bir harekettir. Düğmeye bastığınız vakit pervane bir süre daha dönmeye devam eder. Siz onu kapatsanız da çocukça bir muziplikle parmağınızı vantilatöre sokmazsanız, vantilatör aniden durmaz. Bir süre daha size, elektriğe, düğmeye rağmen dönmeye devam eder. Bir süre daha…

Kapattığım bir makinenin bile bir süre daha, bir şekilde çalışmaya devam edebilmesi bana umut veriyor. Belki öldükten sonra da bir süre daha sevdiklerimi düşünmeye devam edebilirim. Belki bir süre daha, onlar için orada olmasam bile… Belki rüyasız, karanlık geceler gibi olur, belki de hayal edebildiğin sürece renkli rüyaları gözünün önüne getirebilirsin, bilemiyorum. Bir yere kadar devam eden hayatın sonuna geldiğin vakit, belki bir yere kadar düşünmeye devam edebilirsin.

Arkadaşlar… İlkokula geçtiğimde, anaokulundan hiçbir arkadaşımın kalmadığını fark ettim. Liseye geçtiğimde, ilkokuldan görüştüğüm kimse kalmamıştı. Üniversiteye geçtiğimde, liseden görüştüğüm tek insanın bir hocam olduğunu fark ettim. Üniversiteyi bitirdiğimde, üniversiteden kalan az sayıda arkadaşımın esen rüzgâra tutulan yapraklar gibi ülkenin dört bir yanına dağıldığını gördüm. Arkadaşlıklar bile bir yere kadar. Ne kadar güldüğünüz, ne kadar ağladığınız, ne kadar maceraya atıldığınız mühim değil. Günü gelene veya ömrünüzün sonuna dek arkadaş kalabilirsiniz. Ölüm veya çıkarlar sizi ayırana dek… Arkadaşlar, arkadaşlıklar bile bir yere kadar. Ne kadar yakın, ne kadar özel olursa olsun.

Hayat, hayat bile bir yere kadar.
Günü geldiğinde, tüm içindekilerle birlikte sönüp gidecek.
Annenizin gözleri ve sıkı sıkı sarılışı,
Babanızın gür sesi ve bağrışları,
Arkadaşlarınızın şakaları, sevgilinizin bakışları,
Tüm güzel anlar ve tüm güzel hatıralar…
Aslında bir şişe şarap gibi,
Zamanla kadehe dökülüyorlar.
Kadeh boşaldıkça dolar,
Bu oyun böyle oynanır.
Ta ki şişe bitene kadar.
Şişe biter,
Çöpe gider.
Yeni bir şişe açtırabilirsiniz lakin unutmayın,
Her barın bir kapanış saati vardır,
Ne kadar acı olursa olsun.

Tüm takıntılarınız, tüm doğrularınız, tüm yanlışlarınız, tüm yalanlarınız… Hayat budur.
Hayat, özenle üzerine resimler yaptığınız beyaz bir kâğıdın yanışı gibidir.
Karalamak zorunda kaldığınız, kötü çizdiğiniz yerler de,
Bir mimar, bir ressam gibi güzel çizdiğiniz yerler de yanar.
Kağıdın son köşesine kadar,
Bir yere kadar…
Rüzgarın küllerimizi arzuladığımız yerlere taşıması dileğiyle…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir