Sevgili Füruğ’a
  1. Anasayfa
  2. Deneme
Trendlerdeki Yazı

Sevgili Füruğ’a

"Kadın olmanın dahi zor zanaat olduğu bu dünyada Füruğ tutup kadın şair, kadın tiyatro oyuncusu, kadın yönetmen, kadın ressam, kadın yazar olmuştu. Füruğ’nun varlığı bir tehditti ülkesine."

0

Sevgili Füruğ’a

Ah Füruğ, canım Füruğ…

Ne çok isterdim mutluluktan çoğalan bir hayatının olmasını. Sardunyalar yetiştirerek mutlu olmanı. Dünyaya açılan o tek penceren sana nasıl yettiyse; sevdiğin adama da öyle yetmesini. Büyük acılar yerine küçük sevinçler biriktirmeni. Sevdiğin adamla bir yol boyu yürümeni. Sevilmeni, gerçekten hudutsuz kere sevilmeni. Ama hasretle bitti sonun. Aşka, çocuğuna, şiirine, ailene, özgürlüğe, hayallerine hasretle bitti.

Şiir denilince akla ilk İran edebiyatı gelir. İmkansızlıklar ülkesi… Füruğ da bu imkansızlıklardan nasibini almıştı pek tabi. Aydın ve mücadeleci ruhunun yanında şairliği de vardı Füruğ’nun. Sözünü sakınmayan, yaşadığı aşkları gizlemeyen, hissettiğini korkmadan yazan bir şairlikti bu.

Kendi varlığımın sesi olayım dedim yazık ki kadındım.”

Kadın olmanın dahi zor zanaat olduğu bu dünyada Füruğ tutup kadın şair, kadın tiyatro oyuncusu, kadın yönetmen, kadın ressam, kadın yazar olmuştu. Füruğ’nun varlığı bir tehditti ülkesine. Bir imkansızlık ülkesinde, kimse tarafından kabul görmeyen imkansız şiirler yazıyor dönemin şahını ve kin dolu halkı durmaksızın kızdırıyordu. Bu şiirler yüzünden hırpalanıyor, yok sayılıyor ve ruhunda derin yaralar açılıyordu. Füruğ’nun yaraları aşktandı. Kim bilir belki de söyledikleri gibi merhemi de şiirdi. Genç yaşta aşk şiirleri söylemeye başlamasına rağmen şiirlerinde derin bir yalnızlık duygusu dikkat çekerdi. Çok sevmişti Füruğ ve çok sevilmek istemişti. İnsan çok sevdiğini unutamaz, birde çok sevdiği adam tarafından çok sevildiğini ve onun akıl almaz ihanetini. İhanet edenin yası tutulmaz derler. Peki ya şiiri yazılır mı?

Sarılayım diye sana geldim” der Füruğ ve sonra yıkılır “Oysa gördüm yapraksız bir dalsın.”

Sevgili Füruğ, çocukluğundan itibaren toplumun kendisine biçtiği rolleri benimsemek yerine özgürlüğe, bağımsızlığa dikmişti gözünü. Doğduğu ve yetiştiği dönem karanlık bir dönemdi, yanlış zamanda ve yanlış yerde dünyaya gelmenin cezasını bütün ömrü boyunca ödemek zorundaydı. Yüreğini yitirmiş bu zamandan ödü kopuyordu. Oysa yaşamayı, hayatta olmayı ve iliklerine kadar sevmeyi seviyordu. Hatta bir güvercin olmak istemişti. “Dünya sevmek için çok küçük” diyordu. “Bir güvercin olup sevgiyle kanat çırpmak istiyorum” diyordu. Dünya mı küçüktü yoksa o güzel kalbini mi sığdıramadılar işte ondan emin değilim canım Füruğ. Omuzlarındaki yükü şöyle duyuruyordu dünyaya;

“Keşke ölseydim ve yeniden dirilebilseydim ve dünyanın başkalaştığını, dünyanın bu denli acımasız olmadığını (…) görseydim.”

Kadın olmayı Füruğ seçmemişti fakat kadınlar için mücadeleyi o seçiyordu. Sevgili Füruğ şiirlerinde kadınların sorunlarını ele alıyor, İran toplumunun kadınlara karşı uyguladığı ayrımcılığı eleştiriyordu. Onun bu fikirleri şiddetli tartışmalara yol açıyordu. İran’da kadınların yaşamlarının daha iyi hak ve koşullara kavuşmasını durmaksızın savunuyordu. Füruğ’nun şiirlerinin kadını; çarşaf ve peçeden kurtulmuş ve aile sorunlarının dışında bir dünyaya göz dikiyordu. Sevgiliyi, sevişmeyi, tabii tutkuları bütün çıplaklığıyla ve erotik imgelerle anlatıyordu. Dış dünyadaki sosyal değerlere, toplumun geleneksel yapısına ve törelerine aldırmadan bir kadın olarak gençlik dönemindeki durumunu ve duygularını dilediği gibi tasvir ediyordu. İran kadınlarının özgür olmalarını ve erkeklerle eşit haklara ulaşmalarını istiyor ve bunun için mücadele veriyordu. Erkekler nasıl özgürce arzularını anlatabiliyorsa bir kadında aynı şekilde aynı tutkuyla arzularını anlatabilmeliydi. Füruğ özgürlük peşindeydi. İstediği tek şey kadınların her alanda hak ettiği özgürlüktü. Ona göre erkek, bencil ve bazı hakları haksız olarak elde etmeyi kabul eden bir varlıktı. Dönemindeki Şah’ın despotluğuna karşı çıkıyor, aydın düşünceleri İran toplumunun kapalı zihniyetine uymadığı için öfkeli halkın artan nefretini de kazanıyordu.

Duruşu, kararlılığı, mücadelesi, sanat anlayışı ve düşünce dünyasıyla dönemindeki sanatçılardan oldukça farklıydı. O bir şeyleri değiştirmek için gelmişti sanki dünyamıza. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğin hüküm sürdüğü egemen eril zihniyetine karşı mücadelesini şiirlerine taşıyor, İran Edebiyatı’na yeni ve güçlü bir soluk getiriyordu. Hiciv türü Füruğ ile üst bir düzeye taşınıyordu. İran şiirine kadını, tutkularını, hislerini getiriyordu Füruğ. “Buradayız” diyordu. Kadınız, varız, buradayız ve burada olacağız. Yarına umudunu şöyle anlatıyor Füruğ;

“Ellerimi bahçeye dikiyorum yeşereceğim. Biliyorum!”

Sevgili Tanrı bazı insanları yetenekten, cesaretten ve azimden yaratır. Füruğ da o insanlardan biriydi. Senin öldüğünü kesin suretle kabul etmiyor; bir kuşa dönüşerek uzak ve soğuk iklimlere uçtuğunu varsayıyorum.

Sevgili Füruğ,

“kuş ölür, sen uçuşu hatırla.”

Sevgili Füruğ'a

Yazarın (Simay Kurtoğlu) diğer yazılarını da okuyabilirsiniz. Sevgili Füruğ’a

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Sevgili Füruğ’a

Sait Faik zamanında; "yazmasam deli olacaktım” demiş. Ben de o vesileyle yazıyorum. Yazmak benim ben olmamı sağlayan bir unsur.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir