Yediye katlanan şiir
Boynu sarkmış bir çiçeğin kalbini öpüyorum
her gün içine oturduğum bahçede
kendime bakınıyorum;
bambaşka bir sabahı giyerken üstüme
dışarda, ortalıkta bir süre…
bir sabah vardım
ben yoktum
o yoktu
her gün nemli havluları topluyorum
yüzler siliyorum aynadan
sevgiyi unutmuş yüzler…
ha bir de merdivenler;
ne uzundur o diyaloglar
sesime sözcükler yapıyorum alnımın terinden
öpüyorum ellerimi sonra
ellerim;
kanatlar dikiyor kelebeğime!
Her sabah bıçağın dişlediği peynirleri diziyorum tahtaya
ne zaman dokunsam portakalın karnına
geometrik rüyalar görüyor
her pazar yediye katlanıyor bir şairin imgesi
sabahla akşam arasında
akşamla sabah arasında
semaverde çayın koyu alışkanlığı
sesimle tanımlıyorum;
kıyısız boş saatleri
serüveni azalıyor şiirlerin
yere düşen başkaldırılarım
büyük bir yokluğun içinde sağıyorum gün ışığımı
bakışlarımı bölüyor bu zaman
bir gidip bir geliveriyorum o boşlukta
içimde bir yerde sessiz bir parçalanma
yıkık dökük kırmızı bir düş
ortalıkta dolaşan materyalist gıcırtılar…
ne yorucu!
itici, soğuk.
dengesini yitirmiş bir dünya burası
herkesin, her şeyin uğradığı
insanlığın yörüngesini bozan koyu lekelerle dolu
devinimsiz taşkınlıklar,
parıltısı kana batmış insanlık,
demetlenemeyen hoşgörü
her şeyi acıyla öğrendiğimiz bir gezegen burası
çözümlendiğimiz yerdir acı aslında
biliyorum, bazen daha sert kırılıyor o camlar…
Çizim: Luvima
Yazarın (luvima) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.
Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.
Haftalık bültenimize ücretsiz abone olup gelişmelerden haberdar olabilirsiniz.
– Yediye katlanan şiir