Duy Beni
0

Duy Beni

  • Sizin için çok değerli olan bir şarkıyı ve bu şarkıyı bu kadar değerli kılmasının sebebini yazın.

Telefonlarımızda yüzlerce şarkı vardır. Bazı anlar da bazı şarkılar ilaçtır ruhumuza. Hissettiğimiz duyguyu ifade etme biçimizdir o an kulağımıza çalınan şarkılar.

Çocuk, hoşlandığı kızla otobüste karşılaşmıştır. Hemen bir şarkı çalınır kulağına: “Melisa Sözen & Mert Fırat – Aç Kapıyı Gir İçeri” der usulca. “Aç kapıyı gir içeri, gönlüm bekliyor seni.” Kızı inene kadar izler, bakar ve hayaller kurar. Şarkı ona öyle güzel anlar yaşatır ki sanki o an müzikle otobüsün ortasında dans ederler. Binlerce hayal, bir şarkı, bir adam ve bir kadın…

Aynı otobüste yüreğinin yandığından ayrılmıştır biri. Fırat Tanış “Yani” söylüyordur usul usul. “Geçtiğimiz yolları arıyor gözüm yine” derken Tanış, cama yaslanmıştır çoktan ağırlaşan başı adamın. Geçmişin hüznü, yarım kalışının acısı dağılıverir camdan geçtiği yollara doğru.

Diğer bir camda ise hayatını adadığı kadın doğum yapmıştır mesela, sadece ikisine ait olan o güzelliğe kavuşmak için saniyeleri sayan biri vardır. Yeni Türkü misafir olur o babanın hislerine. “Hiç kimsenin yağmurun bile böyle küçük elleri yoktur. Bütün güllerden derin bir sesi var gözlerinin” der Yağmurun Elleri sakince. Baba milyonlarca hayal kurar; kime benziyor, nasıl bir geleceği olmalı, ben ona yetebilecek miyim?…

Bu sevincin karşısında ayakta zar zor duran, sevdiğini kaybetmiş, nefesini yitirmiş belki son kez bile görememiş biri vardır mesela. Pinhani misafir olur ona da. “Yitirmeden” der, yitirdiğini bilmeden. “Sarıl her fırsatında o insana, arkasından ağlayan olma, geri getirmez çok ağlasan da” der. Çoktan akmıştır tüm pişmanlıklar gözden boncuk boncuk. Keşke bir kez daha görseydim diye diye devam eder yolculuğuna…

İşte otobüsün en masumu görünür usulca, yeri bile yoktur aslında. Birinin kucağında oturuyordur. Kırmızı bir balık vardır onun da kulağında. Yeni öğrenmiştir ve herkese söylemek ister. Aslında o şarkıyı söylerken balıkçı olan Hasan değildir de kendisidir. Kırmızı balık gölde kıvrıla kıvrıla yüzerken o da dayanamaz artık kıvrılır anasının kucağına…

Bir köşede Sezen Aksu vardır, sevdiğine gidiyordur biri. Uzun zaman geçmiştir görüşmeyeli; heyecan, tutku, istek her hissi ayrı ayrı yaşar sevdalısı otobüsün. “Başını göğsüme sakla sevgilim, güzel saçlarında dolaşsın elim, bir gün ağlayalım bir gün gülelim, sevişen yaramaz çocuklar gibi” adeta şarkıyı yaşayarak gider sevdasına…

Şimdi ben de bir şarkı dinliyorum tüm bu hisleri bir kenara bırakarak. “Mahmut Çınar & Hüsnü Arkan – Bul Beni” Her anımıza yakışan bir şarkı mutlaka vardır. Ben de arıyorum, daha anlamlı olması için anlarımın. Buluyorum da bazen. Bulamazsam da o beni mutlaka buluyor, ansızın kulağıma çalınarak…

“Çocuğun duasında duy beni, gönlünün çığlığında
Yalnızlığın gürültüsü çınlarsa kulağında
İki özlem, iki vuslat
Senle ben arasında
Duy beni” diyor çünkü…

 

————————————Editör Notları——————————————–

Yer yer üç noktayı, (..) nokta şeklinde kullanmışsın. Bu da genellikle hızlı yazarken kaçırdığımız bir şey. Bunun haricinde gayet keyifli bir yazıydı.

Duy Beni

Sitemizdeki diğer denemelere de göz atabilirsiniz. 

Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

– Duy Beni

İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir