8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun
“Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve karasabana koşulan
ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar
bizim kadınlarımız” Nazım Hikmet RAN
Bugün Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Tüm emekçi kadınlarımızın kadınlar gününü kutlarım. Bu günü, sıradanlaştıran birçok uygulama gözüme çarpmakta. Çevremizde adeta bu günü, sıradan bir kadın eğlencesine çevirme amacı güden etkinliklere tanık oluyoruz. Öncelikle bu günün kutlanış amacını, hangi olayla başladığına ve zemininde kadının toplumdaki yerine değinmeye çalışacağım.
8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi can vermiştir. İşçilerin cenaze törenine 10.000’i aşkın kişi katıldı.
Yani demek oluyor ki bugün çiçek böcek günü değildir. Bu gün toplumu inşa eden kadınların, toplumda erkeğin karşısında eşit bir duruş için direniş sergileme günüdür. Kadınlar hayatın her alanında çok güçlü bir şekilde bulunmalıdırlar. Bu ilerici bir dünyanın ön koşuludur bana kalırsa. Kadınları ikinci sınıf olarak gören birçok toplum bulunmaktadır. Bu toplumlar genel anlamda geri kalmış toplumlardır. Hiçbiri bilime, sanata ve ilerici bir tutuma dair adım atamamaktadırlar.
Ezilen, dışlanan, namus bekçiliğini yaptığımız kadınlar ne yazık ki dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi, bizim ülkemizde de yaşamlarını güç bela sürdürmeye, var olmaya çalışmaktadır. Ancak her geçen gün haber bültenlerinin vazgeçilmeyen haberlerinin başını yine, ne yazık ki kadınlar çekmektedir. Töre, namus cinayeti, şiddet… Kadınların rahimleri üzerine dönen kirli bir düzenin sonuçları olarak yüzümüze vurmaktadır.
Toplumsal değişimler kolay olmamakla birlikte; ayrımın aile içinde başladığı da bir gerçek! Erkek çocuğun sırtı sıvazlanırken, kız çocuk bir utanç kaynağı olarak görülmektedir. Bu utanç algısı ilk reglden, evliliğe kadar sürmektedir. Daha sonrasında ise, koca algısı başlar. Kocanın başında olduğu bir kadın her zaman daha iyi, daha sorunsuzdur. Ancak kadının yaşadıkları hiç irdelenmez. Çünkü ona bahşedilen kocasının karnını doyurması, evi temizleyip toparlaması, çocuklarını büyütmesi ve ne olursa olsun erkeğini tatmin etmesidir. Bunun ötesindeki birçok şey ‘orospuluk’ olarak adlandırılır ve şiddetli yaptırımları vardır! Erkeğin hovardalığı hoş görülürken, kadının belli bir saatte dışarı çıkması yasaklanır ve çıkanların da tecavüze uğraması bir hak olarak görülmektedir kimi zaman ve kimi insanlarca…
Sistem erkek egemen bir döngüye öyle entegre olmuştur ki, çalışma yaşamında bir kadının hakkıyla bir yerlere gelebilmesi neredeyse imkansız bir hal almıştır. Çalışan kadın bakımlı olmalı, seksapalitesi yüksek ve gerektiğinde yükselmek uğruna bacaklarını patronuna açabilmelidir! Yükselmenin koşulu bu olduğunda hakkıyla çalışan, haysiyet sahibi kadınlar pasifize edilmekte ve nihayetinde erkek egemenliği başarıyla gerçekleştirilmektedir.
Ne yazık ki içinde yaşadığımız toplumda, erkeklere sınırsız bir cinsel özgürlük sağlanırken; kadının yaşadıkları ayıplanmaktadır. İlk cinsel deneyimini yaşayan erkek övgü kaynağıdır. Ama bunu yaşayan bir kadın; ailesinden, toplumdan ve nihayetinde yeni tanışacağı ve belki de evleneceği erkekten bunu gizleme telaşındadır. Çünkü topluma göre namusunu kaybetmiştir. Namus algısı bu kadar basite indirgenmiştir. Bekâret, bir kadının namusunu veya namussuzluğunu ilan etmektedir! Peki, ama bir erkek nasıl namussuz olarak adlandırılabilir? Yani bir erkek ne yaparsa namussuz olur? Ve namusun seviyesi nedir? Mesela ilk öpüştüğünde ikinci dereceden namussuz mu sayılır kadın? Cinsel ilişki sonrasında da birinci sınıf namussuza mı yükselecektir?
Ne olursa olsun, kadın doğurandır ve bir erkek olarak kadınların üstünlüğünü kabul etmek benim boynumun borcu. Bir toplumu her alanda temsil edebilecek yetenek, güç ve zekâya sahipler kadınlar. Ve dokundukları her şeye masumiyet katacak kadar da temizler… İnanıyorum bir gün dünyadaki bütün savaşları, açlığı ve aklınıza gelebilecek tüm kötü şeyleri yine kadınlar nihayete erdirecektir. Buna canıgönülden inanmaktayım.
Dünyanın Bütün Kadınları, Dünya Emekçi Kadınlar Gününüz kutlu olsun…
08.03.16 04.50
Yazarın (KorsanKalem) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.
İnstagram hesabımızı da takip edebilirsiniz.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun