Günaydınlar Yırtılıyor yüzüm kağıtlara bıraktığım kelimeler gibi dağınık; içimdeki gölgeler ve mezarda masumiyetin kemik sesleri Havalar sisli zehirleniyor martılar beş para etmez dünya için trenler tıkış tıkış otobüslerde asık suratlı…
Son Yazılar
Günlüğümden - Bugünü “Beddua Okuma Günü” ilan ettim... 14 Şubat'ın salakça bir coşkuyla kutlandığı ülkemde, korkunç ve iğrenç insanlık suçları işleniyor durmadan zira. 15 Şubat uygundur değil mi? Hem anlamlı…
Konuşan Oda “Deniz! Hazırlan, Alanyurt'a gideceksin... Haber var!” “Tamam abi, kameraman nerede?” “Yalçın! E hadi ama oğlum...” Ve kendimizi çalıştığımız yerel televizyon kanalının minibüsünde bulduk. Her zaman ki gibi nefes…
Küçük Şeylerin Tanrısı - Arundhati ROY “Küçük şeyler; ya Tanrı onları büyük sayıyor ve öyle kabul etmek istiyorsa?” Michel Faucault / Hapishanenin Doğuşu 'İnançlar ve Mitoloji' (yazan: Silvia Franko) adındaki…
Altın Yaldızlı Kara Beşik “Tutkalla iyice yapıştıracaksın. Yoksa okula götürmeye kalmadan kırılır.” dedi Sema. Tamam, dedim. Gelecek zamanlardaki tutkal maceralarımda yalnız olacağımı adım gibi bildiğim suskun harflerimle. Mırıldanır gibi. Ama…
İyi Bir Veda Kahretsin! Yine gecikmiştim... Her defasında evden, beş dakika erken çıkıyordum oysa. Galiba kaderimde vardı gecikmek!!! Bir kez daha kendime gözlerimi devirip, nihayet otoparkta boş bir yer bularak,…
Yuvarlak Masa Şövalyeleri Masada oturan beş kişi, beş farklı hikâye vardı. İlki iyi bir yazar değildi, mesela imkânı yok öykü yazamazdı. Kendi hayatını zar zor idame ettirirdi, başka hayatları yoluna…
Karasarı! Oğlum ve son yazdığım yazının etkisi, beni faka bastırıyor bugün! Bahsettim ya, realist üstatlardan. Ortalık sarı sıcakken, dışım gibi içim de kavruluyor durmadan. Az sonra yaşadığım yerde 'Madımakaklımda Yürüyüşü' var. Her…
Kumdan Kaleler kumdan kaleler yapmak istedim bugün dalgaların yaladığı basınca sen olan kumların tam üstüne kovam küreğim koşuşan insanlar ve benim gibi çocuk kalmış bir sürü deniz kabuğu herkese her…
Ağlama Çocuk! Biz, 6 arkadaş, dün gece bir şiir yazdık. Kelimelerin acıyan yanlarını gerçeklerle kardık. Kelimeler gerçeklerden, gerçekler kelimelerden daha sancılı çıktı. “Ağlıyor çocuk, sana. Göz yaşında umut olursun istersen,…
Benim Küçük Prens'im... Söylemek istediğin çok şey olur bazen ama boğazında düğümlenir ya kelimeler. Bir türlü çıkmaz dudaklarından yada çıksa bile, kafanda düşündüklerin dile döküldüğünde aynı etkiyi vermez. İşte şu…
Ey çocuk! Şeker sanmayacaktın o ilacı... Yasal Uyarı ! Büyüdüğünde Didem Madak şiirleri okuyan bütün çocukların, tekerlemeye eşlik etmesi gerekmektedir. Bir gün, bir çocuk şöyle bir tekerlemeye konu olmuş…